27 Aralık 2004 22:00

İki kardeş halk

Bitirilebilse büyük, görkemli bir anıt olacak bir tarih müzenin yarım kalmış inşaatında, iki yarı üvey kardeş ne konuşur?

Paylaş
Bitirilebilse büyük, görkemli bir anıt olacak bir tarih müzenin yarım kalmış inşaatında, iki yarı üvey kardeş ne konuşur? Başarılabilse yaşamın görkemine kavuşacağı, dünyanın cennet olacağı uygarlık projesinin (sürecinin) savaşlarla yıkılmış, harebeye dönmüş yıkıntıları arasında iki halk ne konuşur? Geçmişi konuşurlar elbette. Savaşları, iç savaşları, ailelerin- ülkelerin parçalanışını, parçaların her birinin ayrı bir yere savruluşunu, "inançlar, fikirler, milliyetler" temelinde kutuplaşmayı.

Galip ve mağlup Semaver Kumpanya'nın "Diktat" adlı oyununda, yazar Enzo Cormann'ın zamana ve mekâna, zaman zaman dokunuyormuş gibi göründüğü metin; aslında tam da zamanın ve mekânın ortasında konuşuyor. Bir iç savaşta karşı karşıya gelmiş, savaşın sonunda biri "galip" diğeri "mağdur ve mağlup" iki yarı üvey kardeşin konuşmasından, hesaplaşmasından oluşuyor metin. Ancak, belki de intikam alma amacıyla kişisel bir noktadan başlayan ve olayların faillerinin belli olduğu düşünülen bu hesaplaşma, kişiselliğinden sıyrılarak; tarihin, politikanın, savaşların, haklının, haksızın sorgulamasına dönüşüyor bir süre sonra. Sorgulamanın en anlamlı yerinde kesilmek üzere...

Kuyruk yarası, evlat acısı Tarih boyunca yapılan savaşlar, anlaşmalarla sonuçlansalar da, coğrafya kitaplarındaki kalın çizgilerin yerlerini değiştirmelerinin yanı sıra halklar arasında kapanması zor ayrılıklar, aşılması güç uçurumlar yarattı. Öyle ki savaşların bu tür sonuçları yeni savaşların haklı nedeni oldu. Ya da gerektiğinde bir kibrit çakılarak tutuşturulacak "savaş potansiyeli"nin hazır fitili... Savaşı çıkaranlar belli bir noktada buluşsalar da onlar adına, onların çıkarları için savaşanların içine ekilen düşmanlık tohumları, büyümeye devam etti ve bir gerçeklik kazandı. Yılan ve ihtiyar adam hikâyesini bilirsiniz... Evinin bahçesinde yaşayan yılan ile ihtiyar adam arasında iyi bir dostluk vardır. Yılan her gün ihtiyar adama bir altın getirmektedir. Ancak bir gün bu dostluk, ihtiyar adamın oğlunun yılana saldırması ile bozulur. Yılan çocuğun elinden sağ kurtulur ama kuyruğunu kaybeder ve ertesi gün çocuğu öldürür. İhtiyar adam çocuğunu bahçeye açtığı büyük bir mezara gömer. Zaman geçer... İhtiyar adam bir gün yılana giderek yeniden dost olmayı önerir ama yılanın cevabı oldukça nettir: Sende bu evlat acısı, ben de bu kuyruk yarası oldukça... Bu topraklarda da yakılan, boşaltılan köyler, kulakları kolye yapılan gerillalar ve ölen askerlerle ifadesini bulan bu durum; halkların ortak mücadelesinin zemini olacak kardeşleşmenin önündeki en büyük engel gibi duruyor. Bu "Diktat"taki iki yarı üvey kardeşin de bir araya gelmesinin önündeki en büyük engel. Ancak bu, genel olarak tarihin ve yaşananların üstüne örtülen sır perdesinin yırtılması ile ortadan kalkabilecek bir durum. Kardeşler konuştukça... Semaver Kumpanya'nın kendi sahnesinde izleyici ile buluşturduğu oyun "Diktat", sahnelerin başarılı ismi Işıl Kasapoğlu'nun imzasını taşıyor. Yönetmen Kasapoğlu, oldukça zor bir metni sahneye taşırken, "sıkıcı" olma tehlikesini ustaca atlatıyor. Köksal Engür ve Bülent Emin Yarar'ın oyunculukları bu konuda en iyi yardımcıları. Oyunun Hakan Dündar imzasını taşıyan dekorları da yalın, ama işlevli.Oyunun ışıkları Ulaş Yatkın'a, kostümü Funda Çebi'ye müzikleri Joel Simon'a ait. Şenova Ülker'in trompeti de canlı olarak oyuna ayrı bir hava katan önemli bir etken.

Öldürenin benzerliği "Diktat"ta da iki kardeş konuştukça ölen ve öldürenin benzerliği belirginleşiyor. Savaşın, haklının, haksızın, milliyetçinin, liberalin maskeleri tek tek düşüyor. Öyle ki, her şey ortadadır artık. Ve çıplaklıkta konuşmak da anlaşmak da daha kolaydır. İki kardeş, tarihin enkazı arasında ortak noktalarını ve yeni bir ortak hayata gidecek yolu bulmuşlardır. Ama, bu kadar kolay olacak mıdır sahiden? "Diktat", "sınır"larımızın içinde ve dışında adı sıkça "sorun" sözcüğü ile birlikte anılan uluslara; bu uluslar arasındaki bitmez kavgalara dair bir oyun aynı zamanda...

ÖNCEKİ HABER

Yapacağımız çok şey var...

SONRAKİ HABER

Kürt Pen, İstanbul bürosunu kuruyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...