19 Aralık 2004 22:00

Köylü mücadeleye hazır

Tüm Üretici Köylü Sendikası tarafından Malatya'da Bölge Tarım Kurultayı yapıldı. Kurultay salonunu dolduran köylüler, hükümetin uyguladığı politikalara duydukları öfkeyi dile getirirken, nasıl bir tarım politikası sorusuna yanıt aradı.

Paylaş
Tüm Üretici Köylüler Sendikası (TümKöy-Sen) Malatya'da yaptığı Bölge Tarım Kurultayı ile "Türkiye ve dünya tarımının dünü ve bugününü" masaya yatırdı. Uluslararası tekellerin ve Avrupa Birliği'nin (AB) tarıma yönelik dayatmaları karşısında ulusal tarım politikasının savunulduğu kurultayda, sendikanın mücadele programı da ele alındı.

Salona sığmadılar Malatya'da Tek Gıda-İş Sendikası'nın Konferans Salonu'nda yapılan kurultaya Tüm Köy-Sen Adıyaman ve Tunceli temsilcilikleri ile Malatya'nın Doğanşehir, Ören ve Hekimhan ilçesinin köy muhtarları ile üretici köylüler katıldı. "Haşhaş, tütün, pancar sırada kayısı mı var", "Milletin efendisi IMF'ye köle olamaz", "Don olayında uğradığımız zararlar karşılansın", "Pancara uygulanan kota kaldırılsın" döviz ve pankartlarıyla donatılan salonda Tüm Köy-Sen Malatya Şube Başkanı Hayri Yıldırım sözlerine, kalabalık nedeniyle oturacak yer bulamayan üreticilere seslenerek bugün bu salonun kendilerine dar geldiğini yarın alanların da dar geleceğini belirterek başladı. Son dönemlerdeki çiftçi eylemlerine ve sendikalarının Malatya'daki faaliyetlerine dikkat çeken Yıldırım, Malatyalı köylülere örgütlerini güçlendirme çağrısı yaptı.

Tarıma sadece yüzde 6 Tüm Köy-Sen MYK üyesi ve gazetemiz Haber Müdürü Bülent Falakaoğlu, AB'nin uyguladığı ortak tarım politikası sonucu elinde "tahıl dağları", "et buzulları", "Süt ırmakları" vb. ifadelerle tanımlanan stoklar oluşmasının ve DTÖ kararlarının AB'yi politika değişikliğine ittiğine dikkat çekti. AB'nin politika değişikliğinin 2004 Mayısı'nda AB'ye katılan ülkelere yönelik uygulamalarında görülebileceğini söyleyen Falakaoğlu, işlenen toprakların yüzde 40'ına sahip yeni katılan 10 ülkeye tarım bütçesinden sadece yüzde 6'lık pay ayrıldığını belirtti. AB cennete açılan kapı mı? Yunanistan, Polonya, Portekiz, İspanya'da tarımdan kopuş sonrası yaşanan yoksullaşmaya, işsizliğe ilişkin bilgi veren Falakaoğlu, AB'nin artık büyük üreticilerin çıkarlarını koruduğu, küçük üreticileri hızla yok ettiğini verilerle ortaya koydu. Tüm desteklerden mahrum bırakılan ülke üreticisinin AB tarımıyla rekabet edemeyeceğini söyleyen Falakaoğlu şöyle devam etti: "AB propaganda edildiği gibi cennete açılan kapı değildir. Ne hükümetlerin, ne de AB'nin programında tarımı kalkındıran maddeler yok. Biz tarım sanayi işbirliğini yeniden kurmalıyız."

Kayısının önemi Türkiye'nin kayısı üretimindeki avantajlarına ve rekabet gücüne değinen Ziraat Mühendisi Hüseyin Boztepe, kozmetik sanayinden bebek mamasına, yaş tüketiminden marmelata kadar çok geniş bir tüketim alanı olduğuna değinerek şunları söyledi: "Tarım sanayi ilişkisinin doğru kurulması halinde hem çiftçi hem de ülke kazanır. Bu bilinçle örgütlenip mücadele etmeliyiz." Sendikalarının, ürettikleri ürünün fiyatını belirleyemeyen çiftçilerin, tarım politikalarının belirlenmesinde de söz sahibi olmamasına ve uygulanan politikalarla yıkıma sürüklenmesine karşı kurulduğunu söyleyen Tüm Köy-Sen Genel Başkanı Şevki Konur, sendikanın örgütlülük düzeyi hakkında bilgi verdi. Sendikanın ulusal tarım politikaları Türkiye'nin ekonomik geleceği ve üretici köylünün çıkarları açısından gerekli olduğunu, Tüm Köy-Sen'in dışındaki birlik, kooperatif, oda gibi üretici kuruluşlara karşı olmadıklarını aksine bunları desteklediklerini bu kuruluşların demokratikleştirilerek, üreticinin doğrudan söz sahibi olduğu yapılar haline getirilmesi gerektiğini söyledi.

Yabancı tekeller için Tüm Köy-Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Abdullah Varlı, Türkiye'nin ABD ve AB ile yaptığı tarım anlaşmalarından kârlı çıkmasının mümkün olmadığını, çünkü zengin ile fakir arasındaki ortaklığını eşitsiz bir anlaşma olduğunu belirtmesinin ardından sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye IMF'nin borç sarmalına girdikten sonra IMF yaptığı her yeni anlaşmada önümüze şeker, tütün yasası, yabancıların mülk edinme yasalarını koydu. Bunlar ülkemizin teslim alınma aşamasaydı. 'Tütün ekme, TEKEL'i kapat' diyorlar. Amaç 30 milyon tüketicinin bulunduğu sigara pazarının yabancı tekellerin eline geçmesidir. IMF kapılarında 3 milyar dolar için el açanlar 5 milyar dolarlık cirosu olan TEKEL'i, altın yumurtlayan tavuğu satıyorlar. Dört mevsim yaşanan bir ülkede tarım ithalatının çığ gibi büyümesi kabul edilemez. Tarım ithalatı için ayrılan milyarlarca dolar çiftçinin desteklenmesi, bilinçlenmesi için ayrılsa bu ülke bölgenin gıda ambarı olur. Ama bunu yapmak için ulusal tarım politikası lazım."

Örgütsüz kitle güç değildir Varlı, sabah kalkıp, akşama kadar çalışıp, çabalayan bu ülkeyi doyuran köylüye, profesör sıfatlı adamların Tarım Bakanlığı'nın düzenlediği panelde hakaretler yağdırdığına dikkat çekti. Buna benzer kişilerin çeşitli televizyon programlarında ve panellerde IMF ve DB isteği doğrultusunda Türkiye tarımının tasfiye politikalarını savunduğunu söyleyen Varlı sözlerini şöyle tamamladı: "Bu ülkede 10 milyon oy alan parti iktidar oluyor ama 30 milyon köylü bu tarım politikaları altında inliyor. Örgütsüz kitle, güç değildir. Bugün köylü örgütlenmezse, gücünü birleştirmezse, tarım politikalarında doğrudan taraf olmazsa durum daha da kötüye gidecektir. 30 milyon köylü bir araya gelirse bu tarım politikalarını da değiştirir iktidarı da alır."




BAŞBAKANA SİTEM Mecit Amaç ( Tek Gıda-İş Sendikası Doğu ve Güneydoğu Bölge Başkanı): "Önümüzde cennet yok. AB, IMF, DB eliyle dayatılan politikalar nedeniyle önümüzde cehennem var. Hem üretim hem de tüketimde ulusal bir programımız yok. Başbakan işçiyi, emekçiyi, köylüyü, işsizi bu ülke halkından saymıyor. Onlara hakaret ediyor. İşçiye 'sülük' diyor, işsize 'taşı sık suyunu çıkar' diyor, köylüye 'gözünü toprak doyursun' diyor. Tüm bu kesimleri ötekiler diye tanımlıyor. Bu kesimleri alt alta koyup topladığımızda geriye 1-2 milyonluk rantiyeci kalıyor. Bizim geleceğimiz örgütlü gücümüzde, birliğimizde.

Salih Gündoğan (Tüm Köy-Sen Tunceli İl Temsilcisi): Tarım ilimizde çok yaygın değil ama hayvancılık yaygın bir biçimde yapılıyor. Yaylalarımızın yasaklı olması hayvancılığı bitirecektir. Biz sendika olarak şu anda Mazgirt ve Pertek'te çalışma yürütüyoruz.

Mahmut Yıldız (Tüm Köy-Sen Adıyaman İl Temsilcisi): Adıyaman'da iki yıldır süren bir çalışma var. Nereye gitsek çok sıcak karşılanıyoruz. Çünkü üreticilerin sıkıntıları ortak ve bu sıkıntılardan kurtulmak istiyorlar. Sendikanın sadece tarıma yönelik değil köylünün eğitim ve sağlık sorunlarını da gündeme taşıması lazım.

ÖNCEKİ HABER

İskoçya'da hükümete protesto

SONRAKİ HABER

Soğuk hava narenciyeyi vurdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...