17 Aralık 2004 22:00

Aslanın kurtardığı köle: Androklus

Eski Romalılar; bazı ölüm mahkûmu suçluları cezalandırmak için, onları arenaya getirirler ve yırtıcı aslanları onların üzerine salarlardı. Gene bir gün imparator Sezar'ın da seyirci olarak bulunduğu o Büyük Arena'da; bu yırtıcı aslanların kapatıldığı dehlizin kapısını açtılar...

Paylaş
Eski Romalılar; bazı ölüm mahkûmu suçluları cezalandırmak için, onları arenaya getirirler ve yırtıcı aslanları onların üzerine salarlardı. Gene bir gün imparator Sezar'ın da seyirci olarak bulunduğu o Büyük Arena'da; bu yırtıcı aslanların kapatıldığı dehlizin kapısını açtılar. Salıverilen hayvanların en iri yarısı ve heybetli olanı, bir anda bütün izleyenlerin ilgi odağı oldu. Çünkü bu hayvanın kalın ve adaleli bacakları, gür yeleleri, ışıl ışıl parlayan gözleri vardı. Korkudan eğilip büzülmüş suçlulara doğru bakışlarını gezdiren aslan; bir ara Androklus adlı bir köleyi uzun uzun süzdü; sonra da birden durgunlaştı ve kuyruğunu ağır ağır sallayaraktan, korkudan tir tir titreyen Androklus'un üzerine doğru ağır ağır yürüdü. Yanına varınca da, onun kollarını, bacaklarını başıyla sürtünerekten okşadı; ellerini yaladı... Bir süre sonra da Androklus'la aslan, birbirleriyle tatlı tatlı oynaşmaya başladılar...Sanki kırk yıllık iki candan dost gibi...Bu sahneyi tribünlerden izleyen onbinlerce insan, gördükleri karşısında öylece donakalmış gibiydi. Haliyle imparator Sezar da büyük bir şaşkınlık içindeydi...Bir süre sonra tribünlerden ayrılan imparator; ölüm mahkûmu bu Androklos'u huzuruna getirtip sorguladı. Bu zavallı kölenin de zaten aradığı buydu; hiç çekinmeden hem kendisiyle hem de aslanla ilgili bütün serüvenini, baştan sona imparatora anlattı: Androklus; Roma İmparatorluğu'nun sömürgesi Afrika'yı yöneten Romalı despot valinin bir kölesiydi. Ne var ki bu vali, bütün bir kıtayı mallanıp sömürdüğü yetmiyormuş gibi, buyruğu altındaki yerli halka, aklına gelen her türlü insanlıkdışı işkenceyi uygulamaktan geri kalmıyordu! Kölelerinden ve çevresinden, kim olursa olsun, kaşını kaldıranın kellesini uçuruyordu! Tabii ki bunları imparator Sezar bilmiyor, diye düşünüyordu Androklus. İşte bir köle olarak bu zorba valiyle orada teke tek başa çıkamayacağını anladığı için, onun yanından kaçmıştı. Artık bundan sonra yapabileceği tek şey; Roma'daki Sezar'a ulaşıp valinin zorbalıklarını ona duyurabilmekti. İşte bu yüzden, ölümü göze alarak, çöl bayır demeden yollara düşmüştü. Ne var ki valinin askerleri de her yerde onu aramaya başlamışlardı. Çöllerde çoğu kez aç susuz, can derdiyle cebelleştiği bir sırada; hem askerlerden hem öldürücü sıcaktan korunmak amacıyla, ilk gördüğü mağaramsı bir kuytuya atmıştı kendini. Ne var ki azılı ve heybetli bir aslan da onunla aynı anda içeri dalmıştı! Korkudan bayılıp düşeceği sırada o iri yarı aslan; acı acı çığlıklar atarak Androklus'un önüne gelip çömelmiş; kanlar içindeki ön ayağını ona uzatmıştı. Androklus; çekine çekine de olsa eğilip baktığı hayvanın kanlı pençesinde büyük bir diken görmüş ve onu çekip çıkarmıştı! Böylece acılarından kurtulan aslanla Androklus, artık o andan itibaren canciğer dost olmuşlardı. Aslan çevrede avladığı hayvanların etinden Androklus'a da getirmeye başlamıştı. Ne var ki bir an önce Roma'ya ulaşması söz konusu olduğu için, aslanın dışarı ava çıktığı bir sırada Androklus, mağaradan kaçmıştı. Askerlere yakalanmamaya çalıştıysa da, birkaç gün sonra onların eline düşmüştü. Askerler; kural gereği, yakaladıkları kölenin halk önünde herkese ders olacak şekilde cezalandırılması için, onu apar topar Roma'ya getirmişlerdi. Bu arada Androklus; kendisini aramaya çıkan can dostu aslanın da, Romalı askerlerin eline düştüğünü az önce arenada gözleriyle görerek öğrenebilmişti!.. İsyancı kölenin bu anlattıklarını dinleyen imparator Sezar, çok duygulandı ve bu öyküyü bütün ayrıntılarıyla Romalı halka duyurdu. Bu olaydan büyük bir coşkuya kapılan halk, sokaklara ve meydanlara döküldü. Ve köle Androklus'un bağışlanmasını ve özgür bir insan olarak dolaşabilme istemini, bağıra bağıra dile getirdi. Bu coşkulu ve içten gösteriler üzerine imparotor Sezar, köleyi bağışladı. Ve aslanı da artık köleliği biten Androklus'a armağan etti. Androklus'la dostu olan aslan; Roma sokaklarında iki gün iki gece, kalabalıkların arasında salına salına dolaştılar. Meydanlara dökülerek ilk kez bir köleyi bağışlatma başarısını kazanan halk bu görkemli iki dostun üstüne çiçekler yağdırdı ve armağanlar sundu. "Yaşasın aslan! Yaşasın özgür Androklus!.." gibilerden coşkulu sloganlar attı... Bu öykü; Romalı halkın belleğinden hiç silinmedi. Yüzyıllar süresince bu serüvenin anısı; " insanın insana köleliğinin" kaldırılması simgesine dönüştü. Ve bu simge; zaman içinde yalnızca Roma sokaklarında değil, dünyanın bütün meydanlarında anılıp yaşatıldı.

yatan@ngi.de

ÖNCEKİ HABER

İMO'dan siyah çelenk

SONRAKİ HABER

Sanatı yaşatma çabası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...