08 Aralık 2004 22:00

Savaşların ilk kurbanları kadınlar

Af Örgütü, "Kadına Yönelik Şiddete Son" kampanyasının "Paramparça Hayatlar" başlıklı yeni raporunda hem şiddete, hem de hükümetlerin şiddeti önlemekteki başarısızlığına karşı küresel eylem çağrısında bulundu.

Paylaş
Uluslararası Af Örgütü, silahlı çatışmaların ilk kurbanlarının kadınlar olduğunu bildirdi. Örgütün Londra'da yayınlanan raporunda, tecavüz kurbanı olan, cinsel köle yapılan kadınların, anti personel mayınların ya da bombardımanların da hedefi olduğuna dikkat çekildi. Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Khan, "Bu tür şiddet bir anda gelişen şiddet değil. Hesabı yapılmış bir politika stratejisi çerçevesinde düzenlenmiştir ya da hoş görülmektedir" dedi. Khan, yeni uluslararası ceza mahkemesini, bu tür dosyalardan bir ya da ikisini ele alarak kadınlara karşı şiddetin bu biçimde cezasız kalmaya devam edemeyeceği mesajını vermeye çağırdı. Khan, kadın ve kız çocuklarının sadece öldürülmediğini, tecavüz, cinsel saldırı, sakat bırakılma ve aşağılanmaya da maruz bırakıldıklarını belirterek şöyle dedi; "Gelenek, kültür ve din kadının omuzlarına, yaşadığı toplumun 'onurunu' yüklemektedir. Amacın kadınları cezalandırmak, aşağılamak ya da sindirmek olmasının yanı sıra, bütün topluluğu terörize etmek, küçük düşürmek ve 'yenmek' için, bir kadının cinselliğini aşağılamak ya da fiziksel bütünlüğüne zarar vermek artık bir yöntem haline gelmiştir."

İnsanlık ders çıkarmadı 120 sayfalık raporda, Sudan'ın Darfur bölgesinde yüzlerce ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde binlerce kadının tecavüze uğradığı, Kolombiya, Nepal, Hindistan, Çeçenistan ya da Salomon Adaları'ndaki gibi pek de bilinmeyen küçük çatışmalarda yine kadınların tecavüz kurbanı olduğu belirtildi. Tecavüzün bir "savaş silahı" gibi kullanıldığı kaydedilen raporda, "Kadınların bedeni, cinsiyetleri ve doğurganlıkları sıklıkla gerçek bir savaş alanı haline geliyor. Bir etnik grubun tamamen ortadan kaldırılmasını hedefleyen ve kadınlara yönelik şiddeti stratejinin ortasına yerleştiren Ruanda'daki soykırımın ardından, insanlık böyle bir stratejinin bir daha gündeme gelmemesi için çok fazla bir şey öğrenmiş gibi görünmüyor" denildi. Son yıllarda "önleyici"denilen savaşlardaki bombardımanların sivil halklara ağır kayıplar verdiğine dikkat çekilen raporda, patlayan kara mayınları ya da cephanenin, bir askerin ayağı ile odun ya da su bulmaya çıkmış bir köylünün ayağı arasında ayrım yapmadığı ifade edildi. Raporda, Amerikan ve İngiliz güçlerinin 2003'te Irak topraklarına 10 bin 500'den fazla bomba attığı, bunların 1,8 milyon küçük bomba anlamına geldiği ve ortalama yüzde 5'inin hemen patlamadığı düşünülecek olursa, ortada hâlâ 90 bin kadar patlamamış ve öldürmeye ya da sakat bırakmaya hazır küçük bomba olduğu sonucuna varıldığı kaydedildi.

Küresel eylem önerisi Af Örgütü, 2000 tarihli ve 1325 sayılı BM kararı uyarınca kadınların barış sürecine katkıda bulunmasını isteyerek, halen dünyadaki 40 milyon mültecinin yüzde 80'ini kadın ve çocukların oluşturduğuna, ancak çatışmaların çözümü sürecinde bu kesimin söz haklarının bulunmadığına işaret etti. "Bu küresel öfkeyi harekete geçirmeliyiz. Şiddete karşı durmak için, zulüm gören kadınlara destek vermeli ve değişimi gerçekleştirme gücü olanlara baskı yapmalıyız. Değişimi başlatacak olan, tek tek kadın ve erkeklerin gücüdür" denilen raporda, küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde yürütülecek bir eylem planı da önerildi.

ÖNCEKİ HABER

Gaziantep'te görüşmeler başladı

SONRAKİ HABER

Alman ordusunda
   Amerikan tipi işkence

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa