03 Aralık 2004 22:00

Özürlüler ABD'yi protesto ettiler

Paylaş
Sayıları, trafik ve iş kazaları ile savaşlarla her geçen gün artan özürlüler, ABD Ankara Büyükelçiliği'ne siyah çelenk bırakarak, Irak'taki katliamlarından dolayı ABD'yi kınadı, savaşsız bir dünya istemlerini dile getirdiler. Türkiye Özürlüler Eğitim Dayanışma Vakfı (ÖZEV) ve Evrensel Görme Özürlüler Derneği üyesi özürlüler ve aileleri dün ABD Ankara Büyükelçiliği karşısında toplandılar. "11 Eylül'ü yapanlarla ne farkınız var", "Engelsiz bir dünya için savaşa hayır" yazılı dövizler taşıyan engelliler, AKP Hükümeti'nden ABD ile işbirliği yapmamasını istediler. Büyükelçilik civarında polisler tarafından durdurulan ÖZEV adına açıklama yapan, aynı zamanda özürlü annesi Gülçin Çelebi, "Emperyalist politikalar bütün dünya insanı için daha fazla yoksulluk, daha fazla açlık ve daha fazla engelli demektir. Irak'ta yaşananlar emperyalist amaçlar için insanların bir araç haline getirilmesi, daha fazla çıkar uğruna daha fazla insanın ölmesi, yaralanması ya da engelli kalmasıdır" diye konuştu. Açıklamanın ardından bir heyet siyah çelengi büyükelçiliğin kapısına bıraktı.
GDO'nun geleceğini halk belirler
Transgenik olarak üretilen ilk domatesin ardından 1996 yılında ticareti yaygınlaşan ve bugün Türkiye'nin yüzölçümü kadar bir alanda ekimi yapılan GDO'lu ürünlerin, ülkemize de girdiği birçok şekilde kanıtlandı. Gümrüklerinde tek bir analiz labaratuvarı bulunmayan ve her türlü GDO tekelleri için 'cennet' ülkelerden biri olan Türkiye'de konu, 'hormonlu ürünler' ile birlikte tartışılmaya başlanarak halkın gündemine geldi. Bugün dünyada 18 ülkede 67.7 milyon hektarlık bir alanda GDO'lu ürün ekimi yapılıyor. Gazetemizin sorularını yanıtlayan ZMO İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, devletin bu konudaki tutumunu, halkın tavrının belirleyeceğine dikkat çekerek, İngiltere'de hazırlanan bir rapora dikkat değindi. Atalık, İngiltere Hükümeti'nin Strateji Dairesi'ne transgenik ürünlerle ilgili olarak hazırlattığı bir raporda, İngiltere Tarım Bakanı Margaret Beckett'in, "İngiltere'de transgenik ürünlerin geleceğini halkın tepkisi belirleyecektir" dediğini anımsatarak, "Türkiye'de de tamamıyla başıboş olan bu alanı doldurmak için halkın bilinçlenmesi ve tepkisini göstermesi gerekiyor. Zira bizi yöneten hükümetlerin 10 yıllık süreçte bu konuda hiçbir çabaları olmamıştır" dedi. Türkiye'nin 2003 yılında yurtdışından ithal ettiği tarım ürünlerine bakıldığında 800 bin ton soya ve 1.8 milyon ton mısırın yüzde 90'ının dünyanın en büyük GDO üreticileri ABD ve Arjantin'den alındığının görüleceğini vurgulayan Atalık, "Yasak olmasına karşın ABD ve Arjantin'den alınan soya ve mısırın transgenik olmama şansı yok" bilgisini verdi. 'Ürün miktarı ve kalitesini artırmak, yoksul dünyayı doyurmak' gibi nedenlerle gen transferine ihtiyaç duyulduğu gerekçesiyle transgenik bitki üretimine geçildiğini, ancak bunun üreticiye ve halka hiçbir faydası olmadığını anlatan Atalık, şöyle konuştu: "Kazanan transgenik tohumu üreten biyoteknoloji devleridir. Arjantin transgenik bitki üretiminde dünyanın en büyük ikinci ülkesi olmasına karşın bugün Arjantin'de milyonlarca insan aç yatıyor. Bu alanda faaliyet gösteren biyoteknoloji şirketlerinden en önemlileri Munsanto, Du Pont/Pioneer, Syngenta ve Dow/Mycogen. Bu şirketler tohumları patentliyorlar. Meksika'da şirketler yerel bir gazete çıkararak çiftçileri tehdit ediyorlar. Türkiye biyoçeşitliliğine sahip çikmaz, yaklaşık 11 bin olan bitki türünün patentinin yabancılara geçmesine olanak verirse büyük bir zenginliğini daha kaybedecektir.
ÖNCEKİ HABER

'Reşit Ağa' köylüleri cezalandırıyor

SONRAKİ HABER

Psike'nin çileli direnci

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...