07 Mart 2011 12:48

Sıradaki domino Suriye mi?

Tunus ve Mısır rejimlerinin gitmesi ve Cezayir’den Tahran’a kentleri saran cadde protestoları ile birçok insan şimdi sıradaki domino taşının nereye düşeceğini merak ediyor. Laik askeri diktatörlüğüyle Tunus ve Mısır’ın yıkılmış rejimlerine epey benzeyen Suriye, sıradaki kurban olmasa da bir dönüm noktasına yaklaşıyor g

Sıradaki domino Suriye mi?
Paylaş
Ribal al-Assad

Tunus ve Mısır rejimlerinin gitmesi ve Cezayir’den Tahran’a kentleri saran cadde protestoları ile birçok insan şimdi sıradaki domino taşının nereye düşeceğini merak ediyor. Laik askeri diktatörlüğüyle Tunus ve Mısır’ın yıkılmış rejimlerine epey benzeyen Suriye, sıradaki kurban olmasa da bir dönüm noktasına yaklaşıyor gibi görünüyor.

Elbette, uluslararası ilişkilerin eski domino teorisi bütün bölgenin farklı parçalarının birbirlerine bağlı olduklarını vurgulayan ham bir yol sadece. Bugünün Arap dünyası için, satranç tahtası daha iyi bir metafor olabilir.  Tahtadaki herhangi bir taşın kaçınılmaz olarak kaldırılışı diğer bütün parçalar arasındaki ilişkileri değiştirir.

Bugün, ortaya çıkan ve büyüyen protestolar -Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki bütün Arap devletleri buna inanıyorlar- eğer kendi başına bırakılırsa ülkelerin içerisindeki muhalefet hareketlerini de etkisi altına alabilir.

Suriye’de, protestoların rejimin kırılgan politik durağanlığını kırması  kaçınılmaz görünüyor. En sıradan Suriyeli bile yüksek işsizlik, yükselen gıda fiyatları, bireysel özgürlüğün önündeki baskıları içeren fazlasıyla zor ekonomik ve sosyal şartlarla ve yaygın yolsuzlukla karşı karşıyadır.  Bu faktörler Kuzey Amerika ve Ortadoğu’da insanları caddelere taşıyan faktörlerden farklı değil. Yaşam şartlarının protesto edilmesi olarak başlayan şey özgürlük ve demokrasi için geniş çaplı taleplere dönüşüyor.

HAKLI KORKU

Damascus’taki rejim haklı olarak benzer isyanların korkusuyla dolu. Halk ve güvenlik kuvvetleri arasındaki bir gerginlikten kaçınmanın en iyi yolu ulusal birliğe yönelen bir hükümet ve seçimleri sağlayacak zekice reformların gerçekleştirilmesidir. Halihazırdaki rejimin kökleşmiş ataleti böylesi bir hareketi önlemeye çalışacaktır.

Bunun yerine, Suriye yöneticileri seçim sisteminin aynı doğrultuda sürmesi için bazı rüşvetler sunuyor-öğretmenlere laptop, kamu sektöründeki işçilere rüşvetler ve boş reformist söylemler. Ama şu anki durum çok daha fazla ciddi önlemler gerektiriyor.

1963’ten beri yürürlükte bulunan rejime ve onun güvenlik hizmetlerine geniş çaplı yetkiler vermiş olan olağanüstü halin kaldırılması -hem sembolik hem de elle tutulabilir doğru yönde atılmış bir adım olacaktır.

Suriyeli yöneticiler Arap dünyasındaki diğer liderler gibi özgürlüğün temel bir insan hakkı olduğunu kabul etmeye başlamazlarsa, en sessiz insanların sabrı bile tehlikeli olarak aşınabilir. Yükselen gıda fiyatları Kuzey Afrika’da tetikleyici bir unsur olarak hizmet etmiş olabilirdi. Ama  amaçları politik reformlara dönüşmüş protestocuların hızıyla her biri gafil yakalandı.

Arap dünyasındaki bazı ülkelerde şahit olduğumuz şekilde bu cini katliam yapmadan şişesine geri koymak gerçekten imkansız olacaktır. Bu yüzden Suriye hükümeti cevap vermek zorunda olduğunu biliyor- bunun sonrasında yakın bir zamanda açıklanan gönülsüz reform taslağı yeniden gündeme getirildi. Ama kökleşmiş popüler şikayetlere çiçekli dille ve bir demet teşvikle nutuk atmak, su tabancasıyla bir orman yangınını söndürmeye çalışmaya benziyor. Suriye’nin çözümleri problemlerin ciddiyeti kadar sağlam olmalıdır.

SLOGANDAN FAZLASI GEREK

Şimdiye kadar, Suriye’nin yöneticileri kendi kendilerini korumak için İsrail ve Batı karşıtlığı söylemine dayandılar. Fakat İsrail-Filistin çatışması ile ilgili haykırışlar Tunus ve Kahire’deki protestolarda nadiren duyuldu. Üstelik son birkaç yılda, İsrail uçakları Suriye’deki hedeflerini vurduğu anda ve sonrasında da, İsrailli uçaklar başbakanlık sarayının üzerinden uçtukları zaman da rejimden hiçbir karşılık gelmedi.

Rejim, kıdemli ortağı İran ile dirençli bir parça olduğunu iddia ediyor. Buna rağmen WikiLeaks bağlantıları, Suriye hükümetinin İran rejimine İsrail’e karşı savaşta kendilerine güvenmemelerine dair telkinde bulunduğunu ortaya çıkardı çünkü çok güçsüzler. Bu yüzden eğer rejim eski oyalayıcı taktikleri dokunulmazlıkla devam ettirmeyi düşünüyorsa ölümcül bir hata yapıyor demektir. Buna karşın iş bulamayan iyi eğitimli genç bir nüfusla rejim, güçlü kalmak ve olağanüstü hali ayakta tutmak için boş sloganları kullanıyor olduğunun farkına varan kendi potansiyel protestocu kadrosunu da yarattı.

Suriyeli insanlar güçlü, sabırlı, dirençli ve becerikliler. Aile ve sosyal bağlar sıkıntılar karşısında kuvvetli kalmaya devam ediyor. Bir gıda kıtlığı oluştuğu zaman insanlar paylaşmaya başlar. Eğer rejim İnternet’i keserse insanlar proxy servislerini kullanır.

Ama buna mecbur olmamalılar. Dünyayla bağlantı kurmak için güvenliklerini tehlikeye atmak zorunda olmamalılar. Hiç kimse harap olmuş Şam sokaklarını veya güvenlik güçleriyle göstericilerin arasında patlamış bir şiddet müsabakasını görmeyi istemez. Suriyelilerin istediği şey rejimle doğru dürüst bir diyalog.

Rejim şunun farkına varmalı ki, tüm çabalarına rağmen Suriyeliler bölgede yaşanan gelişmeleri büyük bir ilgiyle izliyorlar. Suriye’nin insanları şiddeti yeğlemeyebilirler -fakat özgürlüğün doğuşu, bir kez kanıtlandı mı, kolay unutulamaz- ya da uzak ve izole bir liderlik tarafından, değersiz açıklamalar ve devlet bildirileri tarafından  gölgede bırakılamaz.

Berlin duvarı düşmez dediler. Mübarek’in adaylıktan çekilmeyeceğini söylediler. Ve bazıları hâlâ Suriye’nin değişemez olduğunu söylüyor. Ama Suriye değişecek ve ben benim yurttaşlarım gibi barış dolu ve uyumlu bir değişimi getirecek zaman için dua ediyorum.

Suriye Demokrasi ve Özgürlük Cephesi Yöneticisi Ribal al-Assad

Project Syndicate’ten
Çeviren Soner Barbaros

ÖNCEKİ HABER

Tuzla’dan ders almadılar

SONRAKİ HABER

‘Respekt vor und für die Kunst’*

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...