31 Ekim 2004 22:00
Bir kez daha ateşkes
Kürt sorununun çözümü için başlatılan 'Barış İçin Aydın Girişimi' temsilcilerinden Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH) Başkan Yardımcısı Akın Birdal, bölgede süren çatışmaların hayatın her alanını olumsuz yönde etkilediğini ifade etti. Çatışmaların durması ve barış ortamının sağlanması için kitle örgütlerine ve siyasi partilere çağrı yapan Birdal, "Gelin hep birlikte barış türküleri ile yürüyelim" dedi.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH) Başkan Yardımcısı Akın Birdal, 19 Ekim 2004 tarihinde Avrupa Parlamentosu (AP) Üyesi Feleknaz Uca, SODEV Başkanı Ercan Karakaş, İnsan Hakları Derneği Başkanı Hüsnü Öndül, yazar Mihri Belli ve Vedat Türkali gibi aydınlarla birlikte oluşturdukları "Barış İçin Aydın Girişimi"ne ilişkin soruları yanıtladı.
- Neden böyle bir girişime ihtiyaç duyuldu? - Barış herkesin hakkıdır. Biz insan hakları mücadelesi sürecinde, kişisel, siyasal, ekonomik, toplumsal hakların kullanımının barış hakkının kullanımı olduğunu yıllarca söyledik. Çünkü, bir toplumda barış yoksa, onun yerini şiddet ve çatışma almışsa, diğer hak ve özgürlüklerin her zaman gerekçeleri de yaratılıyor. Biz ancak Türkiye'de herkesin diliyle, kültürüyle, kimliğiyle kabul göreceği bir yasal ve anayasal düzenlemeyle hoşgörü ortamının yaratılacağını düşünüyoruz. Girişimimiz de bu amaçla oluşturuldu.
- Girişim mevcut katılımcılarla mı sınırlı kalacak, yoksa başka kesimlere de çağrıda bulunulacak mı? - Şu anki çağrıcılar profili, barış ve kardeşlik yürüyüşünün öngördüğü bir profil değil ama yine de önemli. Çünkü çağrıcılar profilinde siyasetçiler, insan hakları savunucuları, emek örgütünden arkadaşlar, yönetmenler, yazarlar ve köylü hareketinden arkadaşlar var. Türkiye'nin demokratikleşmesini, sivilleşmesini isteyen herkes bu girişimin bir parçası olmalı. Sadece sivil toplum kuruluşlarını değil, hükümet ve parlamentoyu da ziyaret edip onlara da çağrıda bulunacağız. Türkiye'de şu anda bir çatışma var ve çatışmanın taraflarına da bir çağrı yapıyoruz. Bu taraflardan birinin çağrımıza cevap vermesi çalışmalarımızı kolaylaştıracaktır. Örneğin yeni bir ateşkes kararı alınabilir. 1999'da tek yanlı bir ateşkes süreci başladı. Ve toplum rahatladı. Bu 6 yılın yarattığı sonuçlardan yola çıkarak bir kez daha ateşkes denenebilir.
- Avrupa ya da diğer ülkelerle, hükümetler bazında diyaloga geçmeyi düşünüyor musunuz? - Evet, Brüksel ve Federal Almanya'da kimi milletvekilleri ve gruplarla görüşmede bulunacağız. Zaten çağrı grubunda, Avrupa Parlamentosu üyesi Feleknaz Uca da var. Oradaki insan hakları savunucuları ile de görüştük. Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda onlar da bir şeyler yapmak istiyor. Neden? Çünkü bu uluslararası bir sorun ve dayanışmayı gerektirir. Ayrıca barış için mücadele vermiş Nobel ödülüne layık görülmüş insanlar da çalışmalara destek sunacak. Tüm katılımcılarla birlikte, barışa kadar silahların susması ve operasyonların durması mücadelesinde olacağız.
- Girişimin halk ayağı nasıl oluşturulacak? - Girişimde, köşesinde oturan aydınlar değil, barış için, özgürlük için halkın vicdanı olan aydınlar ve sanatçılar yer alıyor. Çünkü halkımızın zaten bir barış sorunu yok. Zaten halklar barış içinde yaşıyor. Bu bir siyasi anlayış sorunu. Amacımız ve çabamız bir refleks oluşturmak, mevcut anlayışı değiştirmek ve barışı içselleştirmektir.
- Askeri kesimlerle de görüşmeyi düşünüyor musunuz? - Hayır. Bizim muhataplarımız bellidir. Girişim, sivil demokratik bir harekettir. Parlamento ve daha çok da parlamento dışı siyasi partilerle görüşmelerde bulunacağız. Çünkü parlamento dışındaki muhalefetin siyasi görüşü bizim için önemli. Yoksa bugüne kadar hep parlamentonun belirlediği Türkiye gerçeği bizi buraya getirdi. Yani, temsili bir demokrasi, çoğulcu ve katılımcı bir anlayış kazanmadığı için barış ve demokrasi hep dışarıda kalmıştır.
- Kürt sorunun çözümü için önünüze bir program koymadınız. Neden? - Biz Kürt sorunun çözümü için şun ların şunların yapılması gerekiyor diye önümüze yeni bir program koymadık. Çünkü zaten bunların ne olduğu biliniyor. Dağdakilerin, yurt dışındakilerin, cezaevindekilerin demokratik toplumsal düzene katılması sağlanmalıdır. Bu konuda Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrarın Türkiye halkının ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel yaşamındaki sıkıntıların sonuçları biliniyor. Ve biz bunların tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Ülkedeki sorunların büyük bir yüzdesi de Kürt sorunu ile ilişkili. Eğer Türkiye AB'ye dahil edilecekse ve Kürt sorunu çözümsüz kalacaksa, Türkiye Avrupa'nın insan hakları standartlarına uygun bir gelişme gösteremez. Kürt sorununu kilit nokta olarak görüyoruz.
- Kamuoyuna iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? - Tabii ki var. Özellikle barış özleminin yakıcı olduğu bölgede her geçen gün bir genç gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Türkiye'nin her yerinde bu çatışmalara karşı duvarlar örersek, herkes kalkan olursa galiba barış kabul görecek. Herkesin barış için yazacağı, çizeceği bir şeyi, sesi, sözü olmalı diyorum. Gelin hep birlikte barış türküleri ile yürüyelim diyorum.
- Neden böyle bir girişime ihtiyaç duyuldu? - Barış herkesin hakkıdır. Biz insan hakları mücadelesi sürecinde, kişisel, siyasal, ekonomik, toplumsal hakların kullanımının barış hakkının kullanımı olduğunu yıllarca söyledik. Çünkü, bir toplumda barış yoksa, onun yerini şiddet ve çatışma almışsa, diğer hak ve özgürlüklerin her zaman gerekçeleri de yaratılıyor. Biz ancak Türkiye'de herkesin diliyle, kültürüyle, kimliğiyle kabul göreceği bir yasal ve anayasal düzenlemeyle hoşgörü ortamının yaratılacağını düşünüyoruz. Girişimimiz de bu amaçla oluşturuldu.
- Girişim mevcut katılımcılarla mı sınırlı kalacak, yoksa başka kesimlere de çağrıda bulunulacak mı? - Şu anki çağrıcılar profili, barış ve kardeşlik yürüyüşünün öngördüğü bir profil değil ama yine de önemli. Çünkü çağrıcılar profilinde siyasetçiler, insan hakları savunucuları, emek örgütünden arkadaşlar, yönetmenler, yazarlar ve köylü hareketinden arkadaşlar var. Türkiye'nin demokratikleşmesini, sivilleşmesini isteyen herkes bu girişimin bir parçası olmalı. Sadece sivil toplum kuruluşlarını değil, hükümet ve parlamentoyu da ziyaret edip onlara da çağrıda bulunacağız. Türkiye'de şu anda bir çatışma var ve çatışmanın taraflarına da bir çağrı yapıyoruz. Bu taraflardan birinin çağrımıza cevap vermesi çalışmalarımızı kolaylaştıracaktır. Örneğin yeni bir ateşkes kararı alınabilir. 1999'da tek yanlı bir ateşkes süreci başladı. Ve toplum rahatladı. Bu 6 yılın yarattığı sonuçlardan yola çıkarak bir kez daha ateşkes denenebilir.
- Avrupa ya da diğer ülkelerle, hükümetler bazında diyaloga geçmeyi düşünüyor musunuz? - Evet, Brüksel ve Federal Almanya'da kimi milletvekilleri ve gruplarla görüşmede bulunacağız. Zaten çağrı grubunda, Avrupa Parlamentosu üyesi Feleknaz Uca da var. Oradaki insan hakları savunucuları ile de görüştük. Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda onlar da bir şeyler yapmak istiyor. Neden? Çünkü bu uluslararası bir sorun ve dayanışmayı gerektirir. Ayrıca barış için mücadele vermiş Nobel ödülüne layık görülmüş insanlar da çalışmalara destek sunacak. Tüm katılımcılarla birlikte, barışa kadar silahların susması ve operasyonların durması mücadelesinde olacağız.
- Girişimin halk ayağı nasıl oluşturulacak? - Girişimde, köşesinde oturan aydınlar değil, barış için, özgürlük için halkın vicdanı olan aydınlar ve sanatçılar yer alıyor. Çünkü halkımızın zaten bir barış sorunu yok. Zaten halklar barış içinde yaşıyor. Bu bir siyasi anlayış sorunu. Amacımız ve çabamız bir refleks oluşturmak, mevcut anlayışı değiştirmek ve barışı içselleştirmektir.
- Askeri kesimlerle de görüşmeyi düşünüyor musunuz? - Hayır. Bizim muhataplarımız bellidir. Girişim, sivil demokratik bir harekettir. Parlamento ve daha çok da parlamento dışı siyasi partilerle görüşmelerde bulunacağız. Çünkü parlamento dışındaki muhalefetin siyasi görüşü bizim için önemli. Yoksa bugüne kadar hep parlamentonun belirlediği Türkiye gerçeği bizi buraya getirdi. Yani, temsili bir demokrasi, çoğulcu ve katılımcı bir anlayış kazanmadığı için barış ve demokrasi hep dışarıda kalmıştır.
- Kürt sorunun çözümü için önünüze bir program koymadınız. Neden? - Biz Kürt sorunun çözümü için şun ların şunların yapılması gerekiyor diye önümüze yeni bir program koymadık. Çünkü zaten bunların ne olduğu biliniyor. Dağdakilerin, yurt dışındakilerin, cezaevindekilerin demokratik toplumsal düzene katılması sağlanmalıdır. Bu konuda Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrarın Türkiye halkının ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel yaşamındaki sıkıntıların sonuçları biliniyor. Ve biz bunların tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Ülkedeki sorunların büyük bir yüzdesi de Kürt sorunu ile ilişkili. Eğer Türkiye AB'ye dahil edilecekse ve Kürt sorunu çözümsüz kalacaksa, Türkiye Avrupa'nın insan hakları standartlarına uygun bir gelişme gösteremez. Kürt sorununu kilit nokta olarak görüyoruz.
- Kamuoyuna iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? - Tabii ki var. Özellikle barış özleminin yakıcı olduğu bölgede her geçen gün bir genç gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Türkiye'nin her yerinde bu çatışmalara karşı duvarlar örersek, herkes kalkan olursa galiba barış kabul görecek. Herkesin barış için yazacağı, çizeceği bir şeyi, sesi, sözü olmalı diyorum. Gelin hep birlikte barış türküleri ile yürüyelim diyorum.
Evrensel'i Takip Et