29 Ekim 2004 21:00

Türk kimliği bir doğu kimliğidir

Bir direniş edebiyatınından bahsederken işgale karşı direniş güçlerinin bütün talep ve geleceğe dönük emellerini de kendi edebiyatımıza yansıtmaya çalışıyoruz.

Paylaş
16 Arap ülkesindeki aydınları kapsayan Arap Yazarlar Birliği Başkanı Ali Akle Ursan; Türkiye'nin bir Ortadoğu ülkesi olduğunu hatırlatarak yöneliminin Batı'dan çok Doğu'ya dönük olmasını beklediklerini ifade etti. Ortadoğu'un politik, ekonomik ve kültürel alanlarda beraber hareket etmesi gerektiğini belirten Ursan ile işgal sonrası Arap edebiyatı, Arap aydınlarının tutumu ve Arap dünyasının Türkiye'den beklentileri ile ilgili konuştuk. - Bölgenin son dönem yaşadığı sorunlar biliniyor. Filistin, Irak ve bölgenin diğer ülkelerine dönük işgal planları...Bu durum edebiyat dünyasını nasıl etkiliyor? Evet; bizler uzun zamandan beri bir işgal hareketi ile karşı karşıyayız. Bu gerek Irak'ta, gerek Lübnan'da gerek Suriye'de gerekse de Filistin'de. Elbette fiili olarak gerek ABD gerekse de Avrupa'nın işgallerine, baskı ve zorlamalarına karşı bir tutum, bir direniş var. Özellikle kendilerinin "barış" diye ifade ettikleri konsepte karşı bir duruştur bu. Edebiyatımız da şüphesiz ki bunun merkezinde durmaktadır. Bizim edebiyatımız bu siyasal direnişten farklı olamazdı zaten. Hiçbir zaman da biz kendimizi ABD'nin işgal politikalarına karşı tutumuzu edebiyatımıza da yansıtmaktan geri durmadık. Bir direniş edebiyatından genişçe bahsedebiliyoruz şimdi. - Peki muhalef etmenin ötesine geçebiliyor mu edebiyat? Çünkü bölge ülkelerinde işgale karşı direniş de bir taraftan gelişerek ilerliyor. Kesinlikle. Bu tamamiyle teslimiyetçiliğe karşı bir tutumdur. Direniş hareketini de "bir terör hareketi" olarak değil gerçekten kitlelere seslenebilen bir hareket haline getirmek de biz aydınların görevidir. Edebiyatçılar olarak da bir direniş edebiyatınından bahsederken işgal ve baskılara karşı direniş güçlerinin bütün talep ve geleceğe dönük emellerini de kendi edebiyatımıza şiirimize romanımıza yansıtmaya çalışıyoruz. - Arap Yazarlar Birliği'nin Başkanı ve 16 Arap ülkesini temsil sıfatını taşıyorsunuz. Savaş sonrası dönemde medya aracılığıyla Arap aydınlarının Saddam Hüseyin'den kurtuldukları için işgal güçlerini destekledikleri lanse ediliyor. Bunun gerçeklik payı var mıdır? Bu düşünce bazı Arap yazarların düşüncesi olabilir. Fakat hemen belirtmek gerekir ki çok kısmidir. Bu ne Arap Yazarlar Birliği'nin düşüncesidir ne de diğer Arap ülkelerinde olan edebiyatçıların ortak görüşüdür. Bu tutum Saddam Hüseyin diktatörlüğünü savunmak anlamına gelmiyor kuşkusuz. Biz Irak'ın emperyalist emellerle işgal edilmesine karşıyız. Amerika kendi müttefiki olan İngiltere ile birlikte dünya kamuoyunu hatta kendi halkını dahi aldattı. Bunun yanı sıra da Birleşmiş Milletler ve uluslararası kanunları da çiğneyerek yalan üzerine kurulu bir harekât gerçekleştirdi. Bu da bölgedeki Siyonist güçlerin işine yaradı. Dolasıyla bunun yanında olmak mümkün değildir. - İşgalden sonra Irak'taki meslektaşlarınızla irtibanız ne düzeyde? Onlar için de ABD yanlısı tutumun 'kısmi' olduğunu söyleyebiliyor musunuz? Iraklı yazarlarımızın büyük bir çoğunluğu bu işgale karşıdırlar ve direniş yanlısıdırlar. Tabii ki bunun tersini yapan yazarlar da yok değil. Onlar işgal güçleri ile işbirliği yaparak kendi bireysel çıkarları için çaba sarfediyorlar. Ancak çoğunluk bağımsız, özgür bir Irak'tan yanadır. Sorun Saddam Hüseyin sorunu değildir, bu bölgenin stratejik sorunları ile ilgilidir. Son olarak şunu söylemek gerekir ki Arap aydınları bölgenin tamamında Irak'ın işgalinin komşu ülkelerinin de tehdidi anlamına geldiğini bilmektedir. Bu bölgenin bütününe de dönük ABD-İsrail ve İngiltere'nin hegemonya harekatıdır. Irak işgali bunun bir ön adımıdır. - Bu noktada Arap dünyası Türkiye'den neler bekliyor; nasıl misyonlar yüklüyor? Türkiye; geçmişte siyasi, ekonomik, uygarlık alanında İslam ve Arap aleminde ciddi bir önderlik yaptığını hatırlamalıdır. 1923'le başlamıyor bu tarih. Uzun yüzyıllar bunu sürdürmüştür. Şu anda bu tarihe dönük tutumu nedir? Türkiye'nin bunu sorgulaması gerekiyor. Bu geçmiş tarihe ne diyor? Bizce Türkiye hüviyeti bir Avrupa ya da bir Batı kimliği değildir. Bir Doğu kimliğidir. Bugün ekonomik, kültürel anlamda ciddi adımlar atabilir ve Ortadoğu'da yeniden rolünü oynayabilir Türkiye. Diğer taraftan Türkiye'nin İsrail'e tarşı tutumu çok önemlidir. İsrail bir ülkeyi işgal etmektedir. Türkiye tutumunu bu politikadan belirleyebilir. Elbetteki Türkiye'ye diğer Arap ülkelerinden daha fazla bir misyon yüklemiyoruz. Ama; Türkiye-İsrail ilişkileri ile Türkiye-Arap ilişkilerini bir tartıya koyarsak demek istediğim anlaşılabilir. Ancak Türkiye'nin yararına olan elbetteki İsrail'e karşı durup Filistin mücadelesinin yanında olmaktır. - Gereklilikler üzerinde durdunuz. Peki şu anda veya savaşın ilk dönemlerinden bu yana Türkiye'yi nasıl görüyorsunuz? O süreçten bugüne herhalde en önemli nokta şudur; ABD kuvvetlerinin Türkiye'den geçişini kabul etmemesi Arap halkları tarafından çok olumlu karşılanmıştır. Büyük bir tehdit böylece engellenmiştir. Bu tutumun devamını bekliyor Türkiye'den Ortadoğu. Bölge genelinde daha güçlü ve etkili bir Türkiye görmek istiyoruz. Türkiye istediği kadar Batı'ya yönelsin O bir Ortadoğu ülkesidir.

ÖNCEKİ HABER

Klütaymestra'nın öfkesi

SONRAKİ HABER

Edebiyatımızın 'Çınar'ı anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...