25 Ekim 2004 21:00

Almanya'da ihale zirvesi

Almanya ile Fransa arasında her altı ayda bir yapılan geleneksel Alman-Fransız Zirvesi'ne bu kez bir de Türkiye eklendi. Zirvede Almanya'dan tank, Fransa'dan da uçak alınması gündeme gelecek.

Paylaş
Bugün Berlin'de ilginç bir zirve yapılıyor. Almanya ile Fransa arasında her altı ayda bir yapılan geleneksel Alman-Fransız Zirvesi'ne bu kez bir de Türkiye eklendi. Böylece Alman basınında Alman-Fransız-Türk Zirvesi olarak sunulan bugünkü buluşma, tarihe bir "ihale zirvesi" olarak geçmeye şimdiden aday görünüyor. Siyasetçiliğiyle değil tüccarlığıyla övünen Başbakan Erdoğan, 17 Aralık Zirvesi'nde, AB'den net bir tarih koparmak amacıyla Fransa'yı ikna etmek için geçen hafta yaptığı Paris ziyaretinde, Avrupa Hava ve Uzay Tekeli (EADS)'ye en büyük uçak siparişinde bulunduklarını resmen açıklamıştı. THY için 2.22 milyar Euro (2.8 milyar Dolar) değerinde 36 adet yolcu uçağı siparişi, Avrupalıların ağzını sulandırdı. İşlerin bu kadar kesat gittiği bir dönemde, 36 uçak hiç de fena bir sipariş sayılmaz.

Uçak-tarih alışverişi Bir süre önce, büyük gazetelerin birinde (Hürriyet) Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac'ın ikna edilmesi için Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in ağzından gönderilen, "Çok sayıdaki uçak siparişi Chirac'ı ikna eder" mesajı bugün yerine geliyor. Bu demek oluyor ki, Fransa cephesinden Türkiye'ye tarihin maddi bir bedeli önceden belirlenmiş ve bu basın aracılığıyla Erdoğan hükümetine fısıldanmıştı. Avrupalılar böyle yapınca, Erdoğan da hakikaten bir tüccar gibi davranmış, tarih karşılığında uçak pazarlığını kabul etmişti. Bugün Berlin'de yapılacak Chirac-Schröder-Erdoğan zirvesi, bu pazarlığın anlaşma ile bittiğinin gösterisinden başka bir şey değil.

Bu kadar ucuz mu? Ancak, tarih meselesinin bu kadar aleni bir şekilde para ile satın alınması kafalarda pek çok soru işareti bırakıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce basına bolca yansıdığı gibi, Chirac'ın iyi bir rüşvet yiyici olduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca, "uçak rüşveti" ile partisini ikna edip etmeyeceği meçhul. Chirac bunu bildiği için, Türkiye'nin üyeliği konusunda net bir şeyler söylememeye, ya da "zamanı gelince bakarız", "kararı halk verir" diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyor. Chirac'ın durumu bugünkü imza töreninden sonra daha da zorlaşacak gibi görünüyor. 17 Aralık'tan sonra, Erdoğan ile Schröder çıkıp, "Berlin'deki imza töreninde böyle anlaşmamıştık" deseler, bu ne anlama gelecek. Ayrıca, Chirac'ın varisi gözüyle bakılan ve yıldızı her geçen biraz daha parlayan Ekonomi Bakanı Nicolas Sarkozy, açıkça Türkiye'ye hayır diyor. Dolayısıyla, Fransa'nın Türkiye konusundaki kararını asıl olarak referandumdan çıkacak sonuç belirleyecek. Bugünkü koşullarda sonucun "hayır" olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Alman panzerleri tesadüf mü? 17 Aralık zirvesinde tarih karşılığında rüşvetin diğer bir boyutu ayrıca Almanya'nın Türkiye'ye başta tank olmak üzere, diğer askeri silahları da içine katmak gerekiyor. 1990'lı yılların başından beri, Türkiye'deki insan hakları ihlallerinden ötürü Türkiye'ye silah satamayan Almanya, son birkaç haftadır yeniden satışı gerçekleştirmeyi tartışıyor. Federal Güvenlik Konseyi'nin İlerleme Raporu ile Türkiye'ye silah satışı önünde bir engelin kalmadığını belirtmesi, akabinde 350-1000 adet Leopard II tankları satışının gündeme gelmesi bunu gösteriyor. Her ne kadar, Ankara ve Berlin'deki yetkililer şu anda panzer satışı konusunda net bir açıklama yapmasalar da konunun önümüzdeki ay içinde netleşmesi bekleniyor. Almanya Savunma Bakanı Peter Struck, kasım ayı içinde Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ü ziyaret edecek ve bugüne kadar teknik elemanlar düzeyinde yapılan tank pazarlığı, bakanlar düzeyinde ele alınacak. Panzer satışına karşı çıkan koalisyon hükümetinin küçük ortağı Birlik 90/Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth'un 2-5 Kasım tarihleri arasında Türkiye'ye yapacağı ziyaret bu bakımdan önem taşıyacak.

ÖNCEKİ HABER

Dergilerde bu ay...

SONRAKİ HABER

Özdemir hayli değişmiş!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa