23 Ekim 2004 21:00

Bağıstan'da yaşam yeniden yeşeriyor

On yıl önce boşaltılan köylerine geri dönen Mardin'in Bağıstan köylüleri, yaşamlarını yeniden kuruyor. Elektriğin gelmesini ve okulun açılmasını sağlayan köylüler, buğday, mercimek ve nohut ekerek ayakta duruyor.

Paylaş
1995 yılında evlerinden zorla göç ettirilen ve iki yıl önce geri dönen Mardin'e bağlı Bağıstan köylüleri, yeni bir hayat kuruyor. Yıkılan ve harabeye dönen evleri kendi imkânlarıyla tamir eden köylüler, elektriğin de köye gelmesini sağladılar. Okulunun da açıldığı köyün şimdilik 15 öğrencisi var. Devletten sadece 50 torba çimento alabildiklerini belirten köylüler, çatışmalardan doğan zararlarının tazmin edilmesi için Göç-Der Diyarbakır Şubesi'ne başvurdular.

'O günü unutmayacağız' Köyün eski muhtarı Ahmet Daşgan korucu olmayı kabul etmedikleri için baskı gördüklerini ve köyü boşaltmak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Köyü boşaltıktan sonra evlerin askerler tarafından ateşe verildiğini belirten Daşgan, köylülerin Adana, İzmir, Ankara, İstanbul ve Diyarbakır gibi illere göç ettiklerini ifade etti. Daşkan sözlerini şöyle sürdürdü; "O gün hem yağmur yağıyordu, hemde göç ediyorduk. O anı hayatımız boyunca unutmayacağız." 2002 yılında köylerine dönebildiklerini kaydeden Daşkan, daha önce dönmek istediklerini ancak engellendiklerini anlattı; "Bize köyümüzü terör nedeniyle terkettiğimize dair form doldurtmak istedikleri için reddediyorduk. Döndüğümüzde devletten 50 torba çimento dışında bir yardım alamadık. Üstelik bu 50 torbanın 5 torbasını da karakola verdiler. "

'En azından kira vermiyoruz' Devletin köylerine rahatça dönmeleri için herhangi bir proje geliştirmediğni ifade eden Daşkan "Köylü hayvancılıkla geçimini sağlıyordu. Ama şimdi hayvan alacak durumumuz yok. Köylülerin biraz toprağı var. Buğday, mercimek, nohut ekiyoruz. Geçimimiz zor. Ama en azından şehirdeki gibi kira vermiyoruz, yüksek elektirik ücretleri ödemiyoruz. Hükümetin son çıkardığı yasadan yararlanmak, zararlarımızın karşılanmasını talep ediyoruz" dedi. Köye bir yıl önce dönen Ahmet Balıkçı ise, köylerinin boşaltıldığı sırada hayvalarını üçte biri fiyatına sattıklarını, bağ ve bahçelerinin bakımsızlıktan kuruduğunu ve tarlalarının yıllarca boş kaldığını söyledi. Köyde köylünün sürdüğü arazinin hiçbirinin kaydının bulunmadığını anlatan Balıkçı, oluşturulacak zarar ve tespit komisyonlarının zararlarını tam olarak karşılamasını istediğini söyledi.


ÜZÜMLER TOPLANIYOR PEKMEZ YAPILIYOR Bağıstanlıların en büyük uğraşı, köylerinin adından da anlaşılacağı gibi bağcılık. Köyleri boşaltıldıktan sonra binlerce bağ kökü bakımsızlıktan kurumuş. Her şeye rağmen ayakta kalan kökler, üzüm vermeye devam ediyor. Bağbozumu sezonunu yaşayan köylüler topladıkları üzümün suyunu telis denen torbaların içinde sıkıyorlar. (Kürtler buna "Şire" diyor) Şiresi sıkılan üzüm, küçük kazanlarda kaynatılarak Kürtçe "dims" denilen pekmeze dönüştürülüyor. Köylüler üzüm şiresinden pestil ve helva da yapıyorlar.


ANNEANNE'NİN VASİYETİ Şehriban Balıkçı, henüz 12 yaşında. Bağıstan yakılınca ailesi Diyarbakır'a taşınmış. Burada ilkokul dörde kadar devam eden Şehriban, anne ve babasının ayrılması üzerine annesiyle birlikte İstanbul'daki dayısının yanına yerleşmiş. "Rahmetli" diyerek saygıyla adını andığı anneannesinin sanki öleceğini biliyormuşçasına "Köyümüze dönelim" ısrarı üzerine köye dönmüşler. Anneanne geçtiğimiz yıl hayatını kaybetmiş.

ÖNCEKİ HABER

Korsakoff genelgesi

SONRAKİ HABER

Kadınlar kurultayda
   emek örgütlerini tartıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...