22 Ekim 2004 21:00

Katliam belgesel oldu

Cezaevinde isyan çıktığı, cezaevlerinin "örgüt yuvası"na dönüştürüldüğü bahanesiyle 10 tutuklunun öldürüldüğü Ulucanlar katliamı bir belgesele konu oldu.

Paylaş
Ulucanlar Cezaevi'nde 26 Eylül 1999'da gerçekleştirilen katliamı anlatan "Notasyon" isimli belgesel, hem katliamı yaşayan canlı tanıkların, hem de "dışarıda" olan hekim, gazeteci, tutuklu yakını insanların ağzından cezaevleri sorununda devletin tutumuna ışık tutuyor. Belgesel boyunca süren satranç hamleleri Ulucanlar katliamının, devletin cezaevleri ve siyasi mahkûmlar üzerindeki bir oyunu olduğuna işaret ediyor. Medet Dilek'in yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği, Hüseyin Daşdemir'in kameramanlığını, Oktay İnce'nin kurgusunu yaptığı belgesele adını veren, "Notasyon", bir satranç deyimi. "Satranç hamlelerinin yazımı" anlamına gelen notasyona "satranç alfabesi" de deniliyor. Bu yüzden notasyon, diğer bir deyişle satranç hamlelerinin yazıya geçirilmiş hali, olmasaydı satranç dünyası bilgi birikiminden mahrum kalacaktı. "Notasyon" ismi, bu anlamıyla, belgeselin Ulucanlar gerçeğini unutturmamak için yapıldığı mesajını veriyor. Belgeselde satranç saatinin tik-takları ise hiç susmuyor. İHD eski Genel Başkanı Akın Birdal'ın katliam öncesi cezaevinin durumunu anlatmasıyla başlayan belgeselde, Birdal, 20 kişilik koğuşlarda 60-70 kişinin tutulduğunu belirtiyor. Ulucanlar'ı yaşayanlardan Önder Mercan katliam sırasında "hamam" adıyla anılan yere alındıklarını, burada sistemli işkence gördüklerini bildiriyor. Çırılçıplak soyulduklarını, vücutlarında sigara söndürüldüğünü söyleyen Mercan, İsmet Kabaklıoğlu'nun da bu sırada katledildiğini, kulaklarına onun kırılan kemik seslerinin geldiğini, üstlerine kan sıçradığını anlatıyor. Bir diğer tanık, Esmehan Ekinci de 19 Aralık katliamından sonra bu saldırının önemini anladıklarını dile getiriyor.

Gazetelerin rolü Gazetemiz Ankara Temsilcisi Fevzi Argun da, katliamın ön hazırlıklarının bazı gazeteler tarafından yapıldığına dikkat çekiyor. Cezaevlerinde bombalar, silahlar bulunduğuna dair haberlerin o dönem sıklaştığına dikkat çeken Argun, cezaevinde bir operasyon başladığını duyduğunda şaşırmadıklarını ifade ediyor. Argun, operasyon sonrası da basının katliamı meşru gören, silah kullanan görevlileri değil, tutuklu hükümlüleri suçlu gören bir tavrı olduğunu söylüyor. Katliamdan 5 gün sonra cezaevine giren ilk ekibin içinde yer alan hekim Ümit Erkol ise "Asıl operasyonun gerçekleştiği koğuşlar temizlenmişti tabii, buna rağmen ilk hissedilen 5 gün önce atılan gaz bombalarının etkisinin sürüyor olmasıydı" diyor. Tutuklu Devrim Turan'ın babası Süleyman Turan'ın Veysel Eroğlu isimli bir tutuklunun bağırsaklarının torba halinde dışarı çıktığını anlatan sözleri, Ulucanlar'daki vahşeti özetliyor. Belgeselde Önder Mercan'ın konuşması sırasında kameraya takılan duvara yazılmış dizeler ise dikkat çekici: "Murat almasın öylece zincir vuran/ mıhlayan düşlerimizi zindanlara / murat almasın/ insan saçlarından fırça/ dişlerinden marka yapanlar/kumar masalarına."

ÖNCEKİ HABER

Troya surları düşerken

SONRAKİ HABER

Rimbaud'nun doğumu kutlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...