14 Ekim 2004 21:00

Çabalar karşılık buluyor

Geceli gündüzlü çalışma; işyerinde, evde, kahvede yapılan toplantılar, yöre derneğinden gazetelere ziyaretler, toplanan binlerce imza, yapılan çağrılar...

Paylaş
Tersane İşçileri Komitesi, ağustos ayında bir araya gelerek taleplerini içeren bir dilekçeyi arkadaşlarının imzasın açmaya karar verdiler. Gece yarıları dahil, ulaştıkları her işçiye amaçlarını anlatarak imza istediler. Kısa zamanda topladıkları üç bin imzalı dilekçeyi, aralarında Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile kitle örgütleri ve gazetelerin de bulunduğu, pek çok kuruma ulaştırdılar. Yirmi gün sonra Çalışma Bakanlığı'na bağlı müfettişler komite üyelerini arayarak görüşmek istediklerini bildirdiler. İşçiler, yıllardır çalıştıkları tersanede ilk kez bir iş müfettişi ile yüz yüze gelirken; denetimleri süresince komiteyi muhatap alacaklarını söyleyen müfettişlerin yanı sıra, basın yayın kuruluşları ve odalar da yüzlerini tersaneye döndüler. Bir mesai sonrası buluştuğumuz komite üyeleri ile bu gelişmeleri ve hedeflerini konuştuk.

Geceli gündüzlü Tersane işçisi Ali Doğan, başlangıçta 12 kişiyle kurulan komitenin hangi ihtiyaçtan doğduğunu anlatıyor önce. Yaşadıkları sorunlar karşışında bir örgütlülüğün oluşturulmasının şart olduğunu dile getiren Doğan, "Ancak bu örgütlülük sadece bir kesimin değil, bütün işçilerin içinde kendisini bulabileceği bir örgütlülük olmalıydı. Tersane işçileri AKP'ye ya da MHP'ye oy vermiş olabilir. Komitemizde her görüşten arkadaşlarımız var. Böyle olunca, tersane içinde yüzünü komiteye dönen işçilerin sayısı kısa zamanda arttı" diyor. Yanlızca her görüşten işçinin yer alması değil, komitenin tersanede yaşananlar karşısında aldığı tutum da yaygınlaşmasını ve etkisinin artmasını sağlamış. Örneğin bir iş kazası sonrası hemen bir araya gelerek protesto eylemi yaptıklarını ve kamuoyunu bilgilendirdiklerini ifade eden Doğan, eylemlerin tersanelerde konuşulmaya başladığını belirtiyor.

Nasıl müdahale edebiliriz? Komite fikrini tartışmak için, oluşum sürecinde 150 tersane işçisiyle görüştüklerini ve ağustos ayı başında "tersane koşullarına nasıl müdahele edebiliriz" sorusunu temel alan bir program hazırladıklarını aktaran Doğan, çalışmalarını şöyle özetliyor: "Bir yandan 6-7 önemli tersaneyi hedef belirleyip buralarda birimler oluşturarak, komitenin altını oluştururken, semtlerde de iş çıkışı kahve ve ev ziyaretlerini sürdürdük. Tersane işçilerinin yaşadığı Şifa, Aydınlı, İçmeler, Esenyalı, Gebze, Güzeltepe gibi semtelerde işçilerle yüz yüze gelerek komiteyi anlatmak bizim için çok önemli. Bu işin semt ayağı olmazsa olmaz diye düşünüyoruz. Diğer yandan ise acil beş talep belirledik: Sigortalı ve kadrolu çalışmak, iş güvenliği önlemlerinin alınması, eşit işe eşit ücret, havzaya tam teşekküllü SSK hastanesi ve her tersaneye bir ambulans, sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılması. Taleplerimiz etrafında bir imza çalışması yaptık. Kısa sürede 3 bin imzaya ulaştık. Sorunlarımızı ve taleplerimizi içeren dilekçeleri imzalarla birlikte Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığına, Başbakanlık, Çalışma ve Sağlık bakanlıkları, AKP, CHP grup başkanlıklarına gönderdik, ilçemizdeki partilee de verdik. Yine dilekçelerle birlikte gazete, kitle örgütlerinin bir bölümünü dolaştık."

İlk kez bir müfettiş işçiyi dinledi İş müfettişleri kendileriyle temasa geçerek tersane havzasında 13 kişilik bir ekiple denetime başladıklarını söyleyince, çabalarının karşılık bulmasından duydukları memnuniyeti dile getiren Yılmaz Yaşar, 21 Eylül'de yapılan ilk görüşmeyi şöyle aktarıyor: "Kovuşturma başlatacaklarını söylediler. Sigortaları olmayan taşeron ve tersaneler hangileri buna ilişkin bir dosya hazırlamamızı istediler. Sonraki görüşmede dosyaları sunduğumuzda adamlar şaşırdı. Taşeronun taşeronunda çalıştığımızı söylediğimizde 'böyle bir şey olamaz' dediler. Sigorta olayında, yevmiye ile çalıştırıldığımız sürece sigorta olamayacağını anlatığımızda, maaşlı sistem üzerinde çalışacaklarını söylediler. SSK hastanesi için Çalışma ve Sağlık Bakanlığı'nın ortak bir çalışmasının mevcut olduğunu, bunun için gelecek bir heyetin hem GİSBİR hem de bizimle görüşeceğini söylediler. Ayrıca işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda işçilerle eğitim çalışması yapılacağını ilettiler ki bu eğitim çalışması bugüne kadar yanlızca kadrolu işçilerle yapılırdı. Müfettişlere 'biz de sizi denetleyeceğiz. Aileleriyle birlikte 30 bin insanın eli yakanızdadır' dediğimizde, bizimle sık sık biraraya geleceklerini ve kendilerini istediğimiz zaman arayabileceğimizi söylediler." 18 yıldır tersanede çalışan Zekeriya Turhal, çalışma müfettişlerinin ilk kez patron örgütü GİSBİR'i (Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Derneği) değil, işçileri muhatap aldığına tanık olduğunu ifade ediyor: "Yıllardır duyarlı tersane işçileri olarak Bölge Çalışma'ya ve Çalışma Bakanlığı'na başvuru girişimlerimiz olmuştu. Ama, bir sonuç alamamıştık. O kadar arkadışımız iş cinayetlerine kurban gidiyordu ama biz buraya bir müfettişin geldiğini görmemiştik. Dönem dönem müfettişler geliyordu, ancak GİSBİR'i dinler, sigorta ödeyen bir iki tersaneyi sanki bütün tersane böyleymiş gibi rapor eder, GİSBİR'de bu raporlarla basına açıklama yapardı "bakın bizde her şey yolunda' diye."

'Kitle örgütleri de sesimizi duydu' Komitenin genç üyelerinden Sezai Kocaman, sorunlarını duyurmak ve destek istemek amacıyla tersanelerin bulunduğu Tuzla'da esnafları, yöre derneklerini ve kitle örgütlerini dolaştıklarını anımsatarak, ziyaret etmek istedikleri ancak kabul edilmedikleri GİSBİR'in, bugün iş emniyeti, iş sağlığı, iş güvenliği ile ilgili bir birim kurduğunu belirtiyor. "Bu birimlerin müfettişlerin havzaya gelmelerinin ardından kurulmaları dikkat çekici" diyen Kocaman, GİSBİR'in göz boyamayı sürdürdüğünü söylüyor. Tersane işçilerinin çağrısına yanıt veren TMMOB, İstanbul Baro'su ve Tabip Odası komite üyeleriyle temasa geçerek, iş güvenliği, sosyal haklar ve işçi sağlığı konularında havzada panel ve toplantılar yapmak istediklerini bildirdiler.

Komite etkili Çabalarının somut karşılıklar bulmasının, komiteyi ve tersane işçilerini güçlendirdiğini belirten Ali Doğan, tersane işçilerinin komiteyi, kendilerinin doğal örgütü olarak görmesinin önemine vurgu yapıyor. "Komitemizin faaliyetleri yaygınlaştıkça, taşeronlarda geri duruş başladı. Örneğin işçi parasını alamayınca arkadaşlarımızdan birini arıyor ve iş çıkışı oralara yöneliyoruz. 5 kişiyken 50 kişi oluyoruz ve bu giderek yaygınlaşan bir şey. Bu belki bugüne kadar tersanelerde denenmişti ama sürekliliği olmamıştı" diyor. Tersane işçilerinin tepkilerini soruyoruz. Komiteyi ve çalışmalarını anlattığı arkadaşlarının gelişmeleri sevinçle karşıladıklarını aktaran Ercan Bölük, sık olmasa da önyargılı tepkiler de aldıklarını belirtiyor:"Biz işçiler taşerona, düşük ücrete, sigortasızlığa karşıyız. Bunların düzelmesi hepimizin isteği. Çalışmaları anlattığım işçilerin çoğu destek veriyor. Ama tek tük de olsa bazen terorist damgası yediğimiz oluyor. Diyorum ki onlara, 'Kardeşim biz burda birlikte çalışmıyor muyuz? Yediğimiz içtiğimiz ayrı gidiyor mu? Gitmiyor. Aramızda ayırımcılık var mı? Bunlar bizim için' diyorum. 'Tamam' diyorlar. Böyle bir iki arkadaşı da toplantılara getireceğim. Konuşacağız. Yavaş yavaş geliyorlar. Yani böyle şeylerle de karşılaşıyoruz ama ikna etmek zor değil, yeterki amaç olsun. İşin yürüdüğünü de görünce daha da kolaylaşacak ikna etmek."


BİZİ HABERDAR EDİN! Yeni katılımlarla büyüyen Tersane İşçileri Komitesi, önlerine yeni görevler koyarak çalışmalarını sürdürecek. Öncelikle özel bir bülten hazırlayarak, gelişmeleri bütün tersane işçilerine duyurmayı hedefliyorlar. Yine geniş bir salon toplantısı düzenleyerek, işçi arkadaşlarıyla düşünce alışverişinde bulunmayı planladıklarını aktaran Niyazi Tepeli, odalar, Tabip Odası ve İstanbul Barosu'ndan gelen panel-toplantı taleplerini bir takvime bağlayacaklarını belirterek, şu bilgileri veriyor. "Televizyon ve gazete ziyaretlerini sürdüreceğız. Konfederasyon başkanları ya da yöneticileriyle görüşerek, tersaneye ciddi adımlar atılmasını isteyeceğiz. Komitemiz ayrıca çalışmalarını duyuracağı bir bülten çıkarma hazırlığı içinde. Yer problemini çözer çözmez bunu hayata geçireceğiz. Çalışmalarımıza daha fazla işçiyi katmanın yolu, akşamları evlerini, kahveleri dolaşmak. Bu ziyaretleri sürdürüyoruz." Bu olumlu mesafenin sınırlı sayıda ve çoğu genç işçilerin inançlı ve özverili çalışmaları ve tersane işçisi arkadaşlarının destekleri ile alındığını söyleyen Ali Doğan, sağlanan bu birliği daha da güçlendirmek ve örgütlü hale getirmek gerektiğini belirterek, işçi arkadaşlarına şu çağrıyı yapıyor: "Bugüne kadar sorunlar karşısında duyarsız kalan kurumlar sesimizi duymak zorunda kaldılar. Hangi düşüncede olursanız olun, tersanede yaşadığımız koşulların değişmesini istiyorsak, omuz omuza vererek gücümüzü birleştirmek zorundayız. Bunun için de işyerinizde sigortasız, iş güvenliği alınmadan çalıştırılıyorsanız mutlaka bizi bilgilendirin. Bundan sonra baretsiz, kemersiz, çelik uçlu ayakkabısız yani yaptığımız işin gerekli güvenliği sağlanmıyorsa çalışmayın ve çalışmaya zorluyorlarsa bunu mutlaka bize bildirin."

ÖNCEKİ HABER

Romanya bütçesi de IMF'den

SONRAKİ HABER

Zana'dan kardeşlik çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa