08 Ekim 2004 21:00

Olcay: Sorunlarla yüzleşmeliyiz

TRT tarafından satın alınarak 'bloke' edilen "Hiçbiryerde" adlı filminin başrol oyuncusu Zuhal Olcay, TRT'nin filmin yayın hakkını satın aldığı halde göstermemesinden yakındı. Olcay, "Hâlâ bir takım şeyler gizleniyor, yaşadığı topraklarda ne olup bittiğini bilmek aslında her insanın da biraz da görevi.

Paylaş
Yılların yorumcusu, tiyatrocu ve sinema oyuncusu Zuhal Olcay, sinemanın içinde bulunduğu sığlığı aşması gerektiğine dikkat çekerken, Türkiye gerçeklerine objektif tutan ürünlerin gölgelenmesine anlam veremiyor. Tayfun Pirselimoğlu'nun kayıp insanları konu edinen ve geçtiğimiz günlerde TRT tarafından satın alınarak adeta 'bloke' edilen "Hiçbiryerde" adlı filmde başrol oynayan Zuhal Olcay, TRT'nin filmin yayın hakkını satın aldığı halde göstermemesinden yakındı: "Hâlâ bunlarla uğraşıyoruz. Hâlâ da bir takım şeyler gizleniyor, yaşadığı topraklarda ne olup bittiğini bilmek aslında her insanın da biraz da görevi. Sorunları olan bir ülkeyiz. Önemli olan bu sorunlarla yüzleşebilmek." Müziğe bildiğimiz kadarıyla "Evita" müzikaliyle başladınız. Sizin için ilk başlarda bir serüven olduğunu söylemiştiniz... Evet. 1987-88 yılıydı sanıyorum. "Evita" müzikaliyle bir teklif geldi bana ve kabul ettim. Şarkıcılığı her zaman çok seviyordum ve böylece bir müzikal olayıyla başladı. Arkasından tam o müzikal provaları sırasında Mehmet Teoman'dan böyle bir albüm teklifi gelince kabul ettim. Aslında tamamen benim dışımda gelişti her şey. Ama ben hep yorumculuk yapmayı, şarkı söylemeyi çok sevdiğim için, giriş o giriş ve hala devam ediyorum. Bir dönem de, şarkı söylemenin artık sizi heyecanlandırmadığını söylemiştiniz. Neden? O, bir dönem çok popüler müzik yapılıyordu. İşte "cakka da cukka da" şeyler... İşte "eller havaya, elleri göreyim" tarzı şeyler. Ama insan istediği, inandığı yolda yürüyünce, birlikte çalışacağı aynı düşüncede insanları buluyor. Nitekim şimdi çok güzel bir ekibiz.
Bir de albüm yapmama gibi bir kararınız vardı... Hiç düşünmediğim bir şeydi ama Bülent Ortaçgil'in teklifi gelince kabul ettim; çok da sevindim. İyi ki de yapmışım. Bir de tarzınızı pop olarak değerlendiriyorlar ama tam olarak pop değil. Siz nereye koyuyorsunuz tarzınızı? Yani ben müzisyen değilim. Yorumcuyum. Dolayısıyla bana getirilen şarkıları, benimle örtüştüğü sürece yorumluyorum; yorumlamaya çalışıyorum. Bu anlamda Bülent Ortaçgil'in müziği bana çok yakın. Hem, içerik, hem müzikalite, hem tarz olarak. Ama bu demek değil ki, yarın bir klasik okumayacağım. Mesela Fazıl Say'la oratoryoda söylüyorum. Sinema ve tiyatro yaşamınıza gelirsek... Son zamanlarda adınız çok fazla duyulmuyor bu alanlarda. Neden? Türkiye'de sinema filmi çok çok az yapılıyor zaten, biliyorsunuz. Bu sene bir festival yapılıyor Antalya'da. 12 tane film katılıyor. Bu topraklarda 12 film çıkmış. Ne acı bir şey. Dolayısıyla bir de ben çok seçiciyim sinema filmi konusunda. Şimdi Kutluğ Ataman'ın bir filmine başlayacağım. Dünyada ses getirmesi beklenen çok önemli bir proje. Laf olsun diye dizi çekmekten hoşlanmıyorum; ama yakında bir dizi de olacak. Bölgede de Tayfun Pirselimoğlu'nun kayıp insanları konu edinen 'Hiçbiryerde' adlı filminde oynamıştınız. Geçtiğimiz günlerde TRT bu filmi satın aldı ve gazetelerde de filmin oynayacağı haberi yer aldı. Ve filmi son anda kaldırdılar. Yani hâlâ, hâlâ, hâlâ bunlarla uğraşıyoruz. Yani şuradaki insanlar, Türkiye'nin birçok yerindeki insanlar izleyemedi. 'Hiçbiryerde' projesi gelmeden önce bölgede olup bitenlerden haberdar mıydınız? Elbette. Sonuçta, birçok şey maniple edildi, çarpıtıldı, gizlendi... Hâlâ da bir takım şeyler gizleniyor, yaşadığı topraklarda ne olup bittiğini bilmek aslında her insanın da biraz da görevi. Yani bunu bilmek zorundasınız. Hiçbir şey güllük gülistanlık değil. Tabi ki sorunları olan bir ülkeyiz. Önemli olan bu sorunlarla yüzleşebilmek. Bunların önce sorun olduğunu kabullenmek. 'Hiçbiryerde' de gerçekten bu meseleye parmak basan politik bir film. Sadece bir annenin gözünden, bir kaybı aramak... Bir yakınını kaybetmenin ne demek olduğunu... Empati kurmuş yönetmen ve bir senaryo yazmış. Bu senaryoyu bir filme çekiyoruz ve görüyorsunuz, ulusal kanalımızda oynatamıyoruz. Batıyla kıyasladığınızda, bölgede sanata olan ilgi nasıl sizce? Mesela birçok yerde tiyatro sahnesi yok ve siz de sahne bulamamışsınızdır. Bulamadık, doğru. Mesela Mardin'de oynayamıyoruz. Orada bir film çektim sadece... Sanatın, tiyatronun gerekliliği bir kültür politikasıdır. Buradaki insanları suçlayamazsınız bunun için. O insanlara siz ne götürüyorsunuz ki ilgi için, ya da ilgisizlik için onları suçlayasınız. Kaldı ki buna rağmen, mesela Batman'daki tiyatro seyircisi bizi çok mutlu etmişti. Bu sadece benim değil, hepimizin ortak görüşü. İnanılmaz güzel bir seyirci vardı. Yani seyirciyle bir sorunumuz yok. Yönetimlerle iktidarlarla sorunumuz var. Son olarak şunu sormak istiyorum: Birçok basın organı, birçok sanatçının özel hayatını gündeme getiriyor. Sizi de, özellikle son günlerde yine bu yöne çekmeye çalışıyorlar... Evet beni de çekmeye çalışıyorlar ama ben oraya gitmeyeceğim. Öyle bir şansları yok. Hiçbir şekilde bunu başaramayacaklar. Ama benim iradem dışında haberler yapıldığında maalesef yapabileceğim hiçbir şey yok. Bir takım sanatçılar kişisel ilişkileri sayesinde bunu sağlayabiliyorlar; ama benim öyle ilişkilerim olmadığı için yapabileceğim hiçbir şey yok. Ne demek istediğimi anlatabildim mi?

ÖNCEKİ HABER

Hoca, şiir ve gerekenler

SONRAKİ HABER

Erdoğan şansa bırakmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...