23 Eylül 2004 21:00

Bir müdahale hikâyesi

ABD ve İngiltere, soykırım kartını oynuyor. Ama onların asıl ilgilendiği etnik temizlik kurbanları değil, Sudan'ın petrol kuyuları. Çin başta olmak üzere rakiplerin kontrol altında tutulması için Sudan müdahalesi bire bir.

Paylaş
ABD ve İngiltere etnik temizlik ve soykırım kartını oynuyor. Tekrar. Bu sefer Sudan'da. Sudan'da bir soykırım sürüyor olsa bile, bu iki devlet, insanların çektiği acıyla ilgilenmiyor. Dahası bu iki devlet, insan hakları ihlallerine göz yumarak, hatta bizzat bu ihlallere imza atarak yaşamaya alışkın. Eğer şimdi buna karşı çıkmaya karar verdilerse işin içinde mutlaka kâr vardır. NATO saldırısının hemen ardından binlerce Sırp, Yahudi ve Romenin evlerinden atıldığı Kosova'da etnik temizlik hem savaş için gerekçe olmuştu, hem de jeostratejik bir önem arz etmediği durumda görmezden gelinecek bir şey. Aynı şekilde Sudan'da da çatışmalar askeri müdahale için gerekçe hazırlamaktadır. Şu açıktır ki ABD ve İngiltere etnik temizlik kurbanlarını kurtarmak yerine, Sudan'ın petrol kuyularıyla ilgilenecektir.

Cancavidler, SPLA ve ABD Sürekli söylenen bir şey var: Arap militanlar (Cancavidler), etnik temizlik yürütüyorlar; onlar Darfur bölgesinde bir milyondan fazla kişiyi evlerinden etti ve Çad sınırındaki mülteci kamplarına sürdü. Az çok, sayısız Afgan'ın ABD bombalarıyla pis ve salgın hastalıkların hüküm sürdüğü, Pakistan sınırındaki mülteci kamplarında yaşamaya zorlanması gibi! Yüzeysel bakıldığında durum bu kadar basit. Etnik temizlik. Belki soykırım. Uluslararası toplumun harekete geçmesi gerek! Ama işler bu kadar basit değil. Bir kere Sudan'da petrol var, hem de çok fazla. Ve güneyde yarı bağımsızlık isteyen Amerikan yanlısı Sudan Halk Kurtuluş Ordusu (SPLA) ile ülkeyi kırıp geçiren 21 yıldır süren bir iç savaş. SPLA'nın hedefinde Washington'un mesafeli durduğu Hartum yönetimi bulunuyor. Amerika tarafından desteklenen SPLA, amaçlarını yerine getirebilmek için sivillere yönelik terörist saldırılardan kaçınmıyor. Ne de olsa ABD terörizmden değil, kendi çıkarlarına karşı olan terörizmden nefret eder.

Çin'in başına gelenler ABD kontrolündeki petrol kaynaklarına bağımlı olan Çin, Sudan petrolünün gelişmesi için oluşturulan bir konsorsiyumun içinde. Çin'in ABD ekseninde olmayan petrol kaynakları bulmaya ihtiyacı var. Problem şu ki her durumda ABD onun planlarını bozmak için bekliyor. Çin'in henüz plan aşamasında olan Hazar Denizi petrol boru hattını korumak için kurduğu Şangay İşbirliği Örgütü, ABD'nin Afganistan'ı işgal etmesiyle ve boru hattı projesinin planlandığı Orta Asya'da üsler kurmasıyla zor duruma düştü. Çin ayrıca, Irak petrolünü geliştirmek için bir anlaşma yaptı. Ancak 141 bin Amerikan askeri ülkede bulunurken ve Irak hükümetinde ABD'nin adamları varken, bu anlaşmanın geçerli olması beklenemez. Irak'ta Çin'in anlaşmalarını engellemenin, Şangay Örgütü'nü darbelemenin ve Çin'in Sudan'da petrol rezervi geliştirmesini baltalamanın ABD için stratejik önemi var: Güçlü bir rakibin gelişmesini önlemek. Çin'i, Avrupa Birliği ve Japonya'yı petrol konusunda ABD'ye bağımlı tutmak ABD'nin üstünlüğünü sağlamanın yollarından biri.

İsrail ve Kolombiya örneği ABD'nin etnik temizlik gibi bir kaygısı yok. ABD, kendi petrol kaynaklarını korumak, petrol piyasasının hakimiyetinin ABD Doları'nda kalmasını sağlamak, Japonya, Avrupa ve Çin gibi stratejik rakipleri ABD'ye bağımlı kılmak için dünyanın petrol rezervlerini yönetmeye çalışıyor. Etnik temizlik umrunda bile değil, ABD'nin hiç şaşmadan kime destek verdiğine bir bakın. Washington'un gözdelerinden İsrail, etnik temizlik üzerine kuruldu. Yüzbinlerce Filistinli komşu ülkelerde bulunan mülteci kamplarında yaşamaya mahkûm edildi ve onyıllar sonra hâlâ buralarda yaşıyorlar. Eğer ABD etnik temizlik konusunda bu kadar duyarlıysa neden İsrail'i yaptırım ve askeri müdahale ile tehdit etmiyor? Benzer bir paralellik Kolombiya ile kurulabilir. Kolombiya hükümeti, paramiliter gruplar ve gerillalar arasında onyıllardır süren bir iç savaş söz konusu. Hükümet ve sağcı paramiliterler Cancavid'lerin suçlandığı her şeyi yaptı. ABD ise onları ve hükümeti destekliyor! ABD ve İngiltere, başarabilirlerse Sudan'daki iç savaşı, askeri müdahale için gerekçe olarak kullanacak, aynen Irak'ta ve yönetimde Demokratların bulunduğu zaman İran'da yapıldığı gibi. Kapitalist güçler sınırları dışında yaşayan insanların kaderleriyle ilgilenmezler; hatta kendi ülkelerinde yaşayanların kaderiyle de. Onların ilgilendikleri piyasalar, kârlı yatırımlar ve petrol başta olmak üzere hammaddedir. Etnik temizlik, soykırım ve iç savaş, sermaye sınıfı tarafından askeri müdahalenin gerekçesi olarak görülür. Dahası, sermaye çatışmalarını da körükler. SPLA'yı destekleyen ABD Sudan'da süren iç savaş konusunda da masum değil. Aslında Batı müdahale etmek istediği çatışmalardan tamamen olmasa da mutlaka sorumludur. (Global Research)

ÖNCEKİ HABER

Yeni hedefleri Samarra

SONRAKİ HABER

İtalyan rehineler öldürüldü mü?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...