29 Ağustos 2004 21:00

Aşk-ı Pervâz

Cemil Koçgün'ün ilk albümü "Aşk-ı Pervâz", Etno Müzik etiketiyle çıktı. Batı ile otantik müziğin harmanlaştığı, Kürtçe ve Türkçe parçaların yer aldığı albüm için sanatçı, "Meğer ağacın köküne inmek ve insan olabilmekmiş tüm mesele.

Paylaş
Cemil Koçgün'ün ilk albümü "Aşk-ı Pervâz", Etno Müzik etiketiyle çıktı. Batı ile otantik müziğin harmanlaştığı, Kürtçe ve Türkçe parçaların yer aldığı albüm için sanatçı, "Meğer ağacın köküne inmek ve insan olabilmekmiş tüm mesele. Oraya varmak için köklere döndüm. Döndüm, döndüm ve aşka pervane oldum" diyor. Albümde 10 parça yer alıyor. Söz ve müziğini kendisinin yaptığı parçaların yanı sıra sanatçı albümünde, anonim parçalarla 3 yıldır birlikte çalıştığı Mikail Aslan'ın "İnsano Naçar" ve "Pervane" adlı parçalarına, sözlerini Alişer Efendi'nin yazdığı bir parçaya da yer veriyor. Albümde ayrıca Koçgün'ün dedesi Şükrü Koçgün'ün 1977 yılında İmranlı- Becek köyünden Almanya'ya mektup yerine gönderdiği sitem dolu ses kayıtları ve söylediği bir türkü de bulunuyor. Albüm için çekilen iki klipin önümüzdeki günlerde TRT- 3'te yayınlanması düşünülüyor. Cemil Koçgün'le Türkiye ziyareti sırasında albümü ve çalışmaları üzerine konuştuk. Avrupa'da yaşayan genç bir müzisyen neden kalkıp da mistik ve otantik müzik yapma ihtiyacı duyuyor? 12 yaşlarındaydım ve babam bana o zamanlar bir bağlama almıştı. Uzun uzun uğraşmaya ve bir süre sonra çalmaya başladım. Bulunduğum mekânlara yabancı, uzak yerlere ait olan huzur ve heyecan verici melodilere bağlanmıştım ve öylece büyüdüm. Yaşım 20'lere dayanmıştı, baktım ki önümde bir yol ve uzaklarda bir ışık huzmesi. Geldim, geldim ve hayatıma bir üstat olarak giren Mikail Aslan'la buluştum. Onunla müzik yapmaya başladım, dersler aldım. Beraberinde tarih, mitoloji, felsefe ve bilcümle sanatlar geldi. "Meğer ağacın köküne inmek ve insan olabilmekmiş " tüm mesele dedim kendime.. Oraya varmak için köklere döndüm. Döndüm döndüm ve aşka pervane oldum. Müzik içerisinde derinlere doğru yol aldıkça yaşlılarımızın o enfes performanslarını fark ettim. Trans ve semah, büyülü derinliklerine inip direğimi sarstım. Yitik zamanlara ve mekânlara misafir oldum. Öğrendiğim, içimde sönmek bilmeyen kızıl bir köz kütlesi saklıymış. dinledim duydum. - "Aşk-ı Pervâne" için "Aşkını ve inancını ateşle sınayanların baladı" diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Ateşin insanla olan serüveni beni hep etkilemiştir. Dünyada yaşam bulan hemen hemen tüm insan topluluklarında ateşin yapıcı ve yok edici izlerini bulabilirsiniz. Örneğin Zerdüştlükteki ateş simgesi oldukça baskındır. Bu etki günümüzde Kürt aleviler arasında halen görülebilir. Tabii ki Antik Yunan'daki Promethous'uda unutmamak gerekir ve son olarak Sivas'ta inançları ateşle sınanan kardeşlerimizi unutmamak gerekiyor. - Mikail Aslan ve Ahmet Aslan'la ses ve müzik tonlarınız aynı. Öğrencisi olmanızdan dolayı bu benzerliğin kaçınılmaz olduğunu söyleyebilir miyiz? Genel olarak otantik söyleyen müzisyenlerin tarzları birbirine benzer. O şarkıyı söylediğiniz zaman onun bir özelliği vardır. O ses tonu otomatikman ortaya çıkıyor. Herkes saz çalıyor ama bu otantik sazın içine girdiğiniz zaman, eski yaşlılarımızın ses ve müzik tonları hepsi birbirine benziyor. Sazla alakalı bir şey, otantik müziğin bir tarzı var. Yani o kültürden gelen bir özellik. -Albümünüzde bağlama stiliniz dikkat çekiyor. Alıştığımız bağlama sesinin dışına çıkmışsınız... Tamamen bugünkü bağlama sisteminden kopuk, daha eskiye ilk çıkış noktasını yakalamaya çalıştık. Yani 4 bin 5 bin yıl öncesinden nasıl çalınıyorsa onun peşine, yaşlılarımızın peşine düştük. Orijinal halini kullanmak istedim. Muzaffer Sarısözen'in kayıtları derlemeleri elimize ulaştı. Onlardan örnekler dinledim. Mesela dinlediğim Pertek'li Süleyman Kaya'nın bağlama şekli çok orijinaldi, 3 telli bağlama çalıyor, şelpe çalıyor. Biz bir yıl uğraştık ama bunun mantığını çözemedik. O kadar geniş yani... Türkiye'de çok sesli müziğin ilk örnekleri Kaya'nın Hozat'lı İsmail Oğuz'la birlikte çaldığı bağlamadan alınmış. - Mikail Aslan'ın Ensemble'sinde de yer alıyorsunuz sanırım. Bu çalışmayı biraz açabilir misiniz? Mikail Aslan'ın 2001 yılında oluşturduğu bir grup bu. Yakında Alman Senfoni Orkestrası ile bir parça ,Mozart'tan bir parça Beethoven'dan çalacağız. Ön planda kaval ve ney gibi otantik doğu enstrümanları arka planda ise 70-80 kişilik bir batı senfoni orkestrası olacak ve onlar bize eşlik edecek. İlk defa böyle bir şey olacak. Deyiş şeklinde onlara aksak ritimleri öğreteceğiz. Çalışmalara bu kış başında başlayabiliriz. Mayıs ya da haziran ayı gibi bir konser verebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Müzik paraya teslim

SONRAKİ HABER

Barolar ikiye bölündü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...