25 Ağustos 2004 21:00

Yurdunda sürgündü

Cemal Uğur, emekli bir polis memuru. Eski Pol-Der üyesi. 1968 yılında göreve başlayan Uğur, 'Bağımsız bir Türkiye' diye slogan atanlara sempati duyduğu için birçok badireler atlatmış, görev süresince uydurma gerekçelerle o şehirden bu şehre epey sürgüne gönderilmiş.

Paylaş

Cemal Uğur, emekli bir polis memuru. Eski Pol-Der üyesi. 1968 yılında göreve başlayan Uğur, 'Bağımsız bir Türkiye' diye slogan atanlara sempati duyduğu için birçok badireler atlatmış, görev süresince uydurma gerekçelerle o şehirden bu şehre epey sürgüne gönderilmiş. Halkın Kurtuluşu'na üye olduğu gerekçesiyle tutuklanmış, cezaevinden çıktıktan sonra vurulmuş. Bu nedenle sol kolu felç olmuş. 1979 Eylül'ünde öldürülen Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul'a sahip çıktığı için başına gelmeyen kötülük kalmamış. Kendisini duyarlı bir vatandaş olarak tanımlayan Uğur ile yayımlamış olduğu "Yurdunda Sürgünsün" isimli şiir kitabı vesilesiyle söyleştik. Polislik mesleğine başlamanız, siyasi fikirlerle tanışmanız nasıl oldu? 1960'lı yıllarda 27 Mayıs'ın oluşumunda Yozgat'ta ortaokula gidiyordum. Alevi köylerinden gelen insanlar çok daha azınlıktı. Şehirde hep Sünni hakimiyeti vardı.Adımız da 'podi'ydi, sonradan öğrendiğim 'it' anlamına geliyormuş. Eziktik. Öylece askere gittim. Dönüşte iş arıyorduk. Babam, tanıdığı Yozgatlı bir milletvekili var ona gidiyor. "Peki tamam polis yapalım" diyor. 1968'in 7. ayında atandım. Antakya'da göreve başladım. Antakya'da vatandaşlar hep horgörüldü. Bu olaylar beni bir yerde taraf olmaya itti.O da mutlaka haklı olanın, ezilen insanların yanıydı. Bu birilerinin dikkatini çekmiş olmalı ki, 38 kişiyle birlikte tayinim çıktı. Beni Uşak'a tayin ettiler. Uşak'ta ne gibi durumlarla karşılaştınız? Uşak'ta çok okuma fırsatı buldum. Bu sıralarda normal tayinim çıktı, Deniz Gezmiş'e idam kararı veren hakimin memleketi, Gümüşhane'ye bağlı Firan ilçesine gittim. Orada bu hakimin akrabaları halkı esir almışlar. İnsanlarla güzel ilişkilerimiz oldu. İnsanlarla diyaloğumuzun iyi olması nedeniyle hakkımızda asılsız iddialar ortaya atıldı. "Komünizm propagandası yapılıyor" dediler. Bunların ardından beni Urfa'ya gönderdiler. 8 ay sonra da Bayburt'a gönderildim. Birkaç yer gezdikten sonra Adana'ya geldim. Bu dönemde Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul Hatay'dan buraya gelmişti. Biliyorsunuz Cevat Yurdakul, gericiler, ülkücüler tarafından öldürüldü. Bu olayı biraz anlatabilir misiniz? Cevat Bey, Adana'ya geldiğinde güzel çalışmalar yaptı. Ancak onun o çalışmasından bilhassa MHP yanlıları rahatsız oluyordu. Bir şekilde evinden çıkarken pusu kurarak öldürdüler kendisini. Tarih Eylül 1979'du. Cevat Yurdakul fiziki olarak çok ufak tefek ama özverili dürüst bir bürokrattı. Bu cinayete tepki gösterenleri işkenceli sorgulara çektiler. Sadece tepki gösterdiğimiz için sorguya çekildik. Bu olaya karışanlara ise bir şey yapılmadı. Bunların ardından beni Kastamonu'ya tayin ettiler. Bana da illegal örgüt üyeliğinden gıyabi tutuklama kararı verdiler. Bir süre Kastamonu cezaevinde yattım. Fikirleriniz nedeniyle epey sıkıntı çektiniz herhalde... Kendi ülkemizin daha özgür, daha bağımsız olmasını, daha eşitlikçi, gelir dağılımının adil olmasını istiyorduk. Bu taleplerimizi dile getiriyorduk. Bu dönemlerde Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilmişti. Şok olmuştuk. İçimiz yanmıştı. Sloganlarında "Bağımsız Türkiye" dedikleri için öldürülmüşlerdi. Halkın Kurtuluşu'na benim de sempatim vardı. Fikirlerim vardı. Cezaevinden çıktıktan sonra kolumdan vuruldum. Sol görüşlü olduğum herkes tarafından biliniyordu. Takip ediliyormuşum, sanırım yeni yapılan garajlara yakın bir yerde etrafım sarıldı. Sonra ateş açtılar üstüme. Kitabınızdan, şiirden bahsedebilir misiniz? Deniz Gezmiş'ler idam edildiğinde onlara ithafen 'Çiçeği dalında sevmeli, koparanlara ne demeli' isimli şiirimi yazdım. Nâzım, Hasan Hüseyin çok etkilendiğim şairlerdi. Onlardan esinlenerek ben de tepkilerimi o günkü dünya görüşlerimi, isyanlarımı, sevgimi şiirlerle dile getirmeye çalıştım.

ÖNCEKİ HABER

Belgeseller rastgele diyor

SONRAKİ HABER

Yargıtay MİT'le görüşemez