22 Ağustos 2004 21:00

Köye dönüş umudu

"Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yasa"nın yürürlüğe girmesiyle birlikte yüzlerce göç mağduru hukuksal yardım başvurusunda bulundu. Başvurular zorunlu göçün boyutlarını ortaya serdi.

Paylaş
"Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yasa"nın yürürlüğe girmesi ile birlikte göç mağdurlarına köylerine dönüş umudu doğdu. Birçok eksikliği barındırmasına karşın mağdurlara yargı yolunu açan söz konusu yasadan yararlanmak üzere yüzlerce göç mağduru hukuksal yardım başvurusunda bulundu. Hukuksal yardım talebiyle yapılan başvurular son 20 yılda yaşanan zorunlu göçün boyutlarını da gözler önüne serdi. Yasanın yürürlüğe girmesiyle İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) 1000'i aşkın, Göç-Der'e 400 ve Diyarbakır Barosu'na ise 100 zorunlu göç mağduru başvuruda bulundu. 'Zarar Tespit Komisyonları'nın kurulmasıyla birlikte İHD'ye yapılacak başvuru sayısının 30 bin civarında olması bekleniyor. Diyarbakır Barosu ile İHD ve Göç-Der Diyarbakır Şubesi, 17 Temmuz 2004'te TBMM'de kabul edilen, 27 Temmuz'da ise yürürlüğe giren "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yasa"dan yararlanmak üzere göç mağdurlarına "Zarar Tespit Komisyonları'na başvurun" çağrısında bulunuyor. Baro, iHD ve Göç-Der temsilcileri, manevi zararları kapsam dışında bırakan ve göç mağdurlarının aleyhine bir çok madde ve muğlak ifadeyi barındıran yasayı "Göç mağdurlarının zararlarını tazmin etmekten uzak" olarak değerlendiriyor. Öte yandan, göç mağdurlarına zaman aşımı nedeniyle kaybettikleri yargı yoluna başvurma hakkını yeniden kazandırdığı için yasanın önemsenmesini ve başvuruda bulunulmasını istiyor.

Yargı yolunu açıyor Yasanın göç mağdurlarının taleplerini karşılamadığını belirten İHD Bölge Temsilcisi Mehdi Perinçek "Bu yasa köye dönüşü hızlandırmayı ve açıkça söylenmese de Kürt sorununun çözümüne katkı sunmayı hedefliyordu. Ama tüm bu sorunları çözmekten uzak görünüyor" dedi. Yasa kapsamının dar tutulmasını da eleştiren Perinçek, "Ayrıca, bu yasadan yararlanmak isteyenlerin hakkında açılmış yardım yataklık vs. davalarından beraat etmiş olmaları gerekiyor. Ki köy boşaltmalarının yaşandığı dönemde göç mağdurlarının önemli bir kısmı bu nedenle hüküm giymiştir" diye konuştu. Tüm eksiklerine rağmen göç mağdurlarının yasadan yararlanmak üzere başvuruda bulunmasını isteyen Perinçek şöyle dedi: "1 yıl içerisinde başvurmadıkları takdirde başvuru hakkını kaybederler. Sonuç çıksın veya çıkmasın sulh komisyonlarına başvuru yapmakta fayda var. Bu yasa kapsamında başvuruda bulunulmadığı taktirde AİHM'e başvuru hakkı da kaybedilebilir

Devletin itirafı Zorunlu Göç Mağdurlarına Hukuki Destek Koordinatörü Av. Mahsuni Karaman da, 5233 sayılı Yasa'nın Katılım Ortaklığı Belgesi'nde Türkiye'nin taahhüt ettiği bir konu olduğunu ve 2004 yılına kadar göç mağdurlarının zararlarının tazmini ile ilgili bir yasa çıkarma taahüdünde bulunduğunu hatırlatarak, yasanın devletin 15 yıllık çatışmalı ortamda bölge halkını zarara uğrattığını, güvenlik önlemlerini abarttığını ve köylerin boşaltmak zorunda kaldığınının itirafı olarak da okunabileceğini söyledi. Karaman vatandaşların önemli bir kısmının yasadan yararlanamayacağını ifade etti.
Zarar Tespit Komisyonları nasıl çalışacak? Zorunlu göçe maruz kalmış bir ailenin ortalama zararının 100-300 milyar lira arasında değiştiğini ancak yasada "20 milyarın üzerindeki tazminatların İçişleri Bakanlığı'nın onayıyla ödenebileceği" hükmü ile Zarar Tespit Komisyonları'na "Tazminat miktarını 20 milyar lira limitinde tutun" mesajının verdiğini belirten Karaman, bu nedenle zarar tazmininin tam olarak gerçekleşmesinin mümkün olmadını söyledi. Komisyon temsilcilerinin Valilik vesayeti altında, sadece kamu kuruluşlarından seçilmiş olmasının mağdurların aleyhine olduğunu belirten Karaman "Şimdi Zarar Tespit Komisyonları bu köylerin hepsini dolaşacak mı? Dolaşıp tespit yapmaya kalktığında X köyünden Ali Dayı'nın zararı nasıl hesaplanacak? Evini, ağacını, bağını, bahçesini tarlasını hayvanının zararını nasıl tespit edecek?" diye sordu. Yasanın zararların tazmini için özel bir fon öngörmediğini, zararların İçişleri Bakanlığı bütçesinden karşılanacağını anımsatan Karaman "Bakanlık önceden belirlenmiş bütçesiyle bu zararları nasıl karşılayacak? Ödeme planında bir muğlaklık var. Tespit edilen zaranın taksitlendirilip yıllara yayılabileceği uyarısında bulunuyor. Yasada nakdi ödeme yerine, ayni ödemeye öncelik verilecek olması mağdurların aleyhine bir durumdur" dedi. Göç-Der Diyarbakır Şube Başkanı Ahmet Kalpak da, en büyük zararın manevi olarak yaşandığına dikkat çekti.


Yasanın Kapsamı
  • Terörle Mücadele Kanunu'nun 1,3,4 maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanması.

    Kapsam dışındaki haller
  • Devletçe arazi veya konut tahsisi suretiyle yahut başka bir şekilde karşılanan zararlar.
  • Bir mahkeme kararı gereğince veya 4353 sayılı Kanun'un 30. ve 31. maddeleri gereğince karşılanan zararlar.
  • AİHM'ce hükmedilen veya sözleşme hükümleri uyarınca dostane çözüm yoluyla uzlaşılan tazminatın ödenmesi sonucu karşılanan zararlar.
  • Ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar.
  • Terörle Mücadele Kanunu'nun 1.,3.,4. maddeleri kapsamındaki suçlar ve terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zarar (Ceza kovuşturması açılmış bulunanlar hakkındaki kovuşturma sonunçlanıncaya kadar işlem yapılamaz)

  • ÖNCEKİ HABER

    Yeraltında tecrit

    SONRAKİ HABER

    GÜNDEMDEKİ DOSYA -3

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
    Evrensel Ege Sayfaları
    EVRENSEL EGE

    Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...