13 Ağustos 2004 21:00

TMO ithalatçı yapılıyor

ZMO Başkanı Gökhan Günaydın, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) sadece hububat ithal eden bir kurum haline getirilmeye çalışıldığına dikkat çekti.

Paylaş
Hububatta yaşanan sorunları gazetemize değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, Toprak Mahsülleri Ofisi'nin; üzerinde son yıllarda oynanan oyunlar ile piyasayı düzenleme işlevinin sona erdirilerek, tamamen bir dış ticaret aygıtı haline getirilmeye çalışıldığının altını çizdi. TMO'nun küçültülmesinin üreticiye ağır bir darbe indirdiğini dile getiren Günaydın, Türkiye için çok tehlikeli bir sürecin geliştiğini söyledi. TMO son yıllarda belirgin bir şekilde alımlarını azalttı. Yaşanan sıkıntıları, gelinen noktayı ve TMO'nun gerçek işlevini değerlendirir misiniz? TMO'nun görevi kâr etmek değildir, TMO'nun görevi, üreticinin üretiminin devamını sağlayacak bir paranın eline geçmesini ve üretiminden ticaretine kadar piyasa düzenlemesini sağlamaktır. Ancak son yıllarda, baktığımızda TMO'nun alımlarını azalttığını, elinde yeterince stok biriktiremediğini ve sonbahar ile birlikte spekülasyon girişimlerinin başladığını ve ithalata yöneldiğini görüyoruz. Yani TMO adeta bir dış ticaret aygıtı haline dönüştürülüyor. İthal yapıp, Türkiye'ye buğday sirküle edecek bir aygıta dönüştürülüyor. Bu Türkiye için son derece tehlikelidir.Son süreç, büyük darbeyi vuran süreç ise TMO'nun işlevsizleştirilmesi, aldığı alım miktarının azaltılması, piyasadan ve yurtdışından borç almaya zorlanması, personel sayısının dönem içinde de azaltılması ile başladı. Bu yıl yaşananlar ne zaman başladı? 5 Haziran'da Bakanlar Kurulu'nun hububat ile ilgili kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, TMO'nun birçok işyerinin kapatılması nedeniyle, borsa bulunmayan veya yeterli olmayan yerlerde TMO işyerlerinde alım yapılacak denildi. Yani, TMO işyerlerinde alım yapılması istisnai bir duruma dönüştürüldü, aslolan borsalarda yapılan alım. TMO yine geçen yıl olduğu gibi yarısı peşin yarısı 30 gün içinde ödeme yapacağını söyledi. Peki ne oldu, TMO'nun yarısı peşin, yarısı bir ay sonra alım yapıyor olması üreticiyi borsalara yönlendirdi. Daha büyük, daha vahim olanı ise TMO'nun üreticinin ulaşabiliceği yerlerde, işyerlerini kapatması. Anadolu'da bütün benzin istasyonları, buğday ve arpa stokları ile dolu gerçekten. Çünkü, tüccar, buğday satın alabilen herkes spekülasyon amacı ile buğday satın alıyor. Niye çünkü küçük üreticinin ortaklaşa kamyon ya da traktör tutarak, 90-100 kilometre giderek buğdayını satması mümkün değil. TMO'nun küçülmesi, çok açık bir şekilde küçük üretici olmak üzere üreticiyi, köylüyü vurdu. Piyasadan adeta kamuyu çekip, üreticiyi piyasa koşullarında yalnız bırakma planın bir parçasıdır bu. 25 Haziran'dan bu yana 1 milyon 100 bin ton alım yaptı TMO. Peki bunu piyasa mı dayattı, yoksa gerçekten TMO bu alımı yapmayı istedi? Ben doğrusunun ikincisinin olduğunu düşünüyorum. Bu çok tehlikeli bir süreç. KİT'lerin bu ülkeye olan katkısı bu ülkede yaşayan insanlara olan katkılarıdır. Bu felsefede önemli bir aşınım var, bu ülkenin üretim yapısının kırılarak, her yıl daha fazla ithalat yapmasına neden olmakta. TMO'nun tamamen tasfiyesi gündemde mi? 8'inci Kalkınma Planı'nda da Ulusal Program'da da TMO dışında tüm tarımsal KİT'lerin özelleştirileceği söyleniyor. Yani TMO dışında tutuluyor. Şöyle bir temel bir sorun var, AB ortak tarım politikası 23 tane ürünün piyasa düzenini öngörüyor. Bu 23 ürün için müdahale kuruluşları var Avrupa ülkelerinde. Et, için süt için müdahale kuruluşları var örneğin. Bir taraftan ortak tarım politikasına uyum için çalışıyoruz diyeceksiniz, diğer taraftan ise tarımsal KİT'lerin tasfiyesi için uğracaksanız, bu tamamen çelişki. TEKEL'in, Şeker Fabrikaları'nın tasfiye süreci bu ülke tarımına büyük darbeler vurdu. TMO için bir özelleştirme planı yok. Ancak şu an yapılanlar da aynı sonucu doğuruyor.


ÇİFTÇİ ÜRETİMDEN VAZGEÇİYOR Hububattaki sorun, alt yapı sorunlarına atıf yapıyor. Hububattaki tartışmalar, salt bir fiyat tartışması içine sokuluyor. Türkiye'nin buğdaydaki verimi 2.2 ton/hektar, aynı verimlilik Avrupa'da 6.6 ton/hektar. Şimdi sorun şu, ortalama bir işletme genişliğine sahip bir Avrupa çiftsinin hububat tarımından aldığı para, ortalama bir işletme genişliğine sahip Türkiye'deki bir üreticinin hububat tarımından aldığı paranın 10 katı kadar. Yani rekabet şansı yok. Bu açığı kapatmak mümkün değil. Bugün Türkiye'de buğday üreticisi için açıklanması gereken rakam, kilogram başına 405 bin lira. Üreticinin emeği çok fazla gözetilmeden fiyatlar açıklanıyor. Herkes, Chicago borsasındaki fiyatla, Türkiye'deki buğday fiyatını karşılaştırabiliyor, ama ABD'de üreticinin kullandığı mazotun fiyatı ile Türkiye'deki mazotun fiyatı hiç karşılaştırılmıyor. Tüm bunlar, düşük desteklemeler, özellikle hububat üretimi yapılan alanlarda üreticinin üretimden vazgeçmesine neden oluyor. Özellikle Konya'nın Sivas'ın kırsalında 1.5 milyon hektarlık işlenebilir arazi olmasına rağmen, bu alanda üretim yapılmıyor. Alım fiyatları mutlaka, üretim maliyetleri üzerinde olmalı. TMO, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi güçlü bir müdahele kuruluşu haline dönüştürülmelidir. Türkiye'nin hububat sektörü kendine yeten hatta ihracat potansiyeli olan bir ülke konuma gelebilir.

ÖNCEKİ HABER

22 yıl hapis yattı, aklandı

SONRAKİ HABER

Tüccarlar FİSKOBİRLİK'e
   saldırıyorlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...