08 Ağustos 2004 21:00

Boyacılar kralı İsmail

Dörtyol Kavşağı'na ayakkabı boyama kompleksi açan modern boyacı İsmail, ismini boyacılık tarihine altın harflerle yazdırmaya hazırlanıyor…

Paylaş
Dörtyol Kavşağı geçtiğimiz günlerde ilginç, ilginç olduğu kadar da heyecanlı bir açılışa tanıklık etti. Bir seneyi aşkın bir zamandır kavşaktan gelip geçenlerin ayakkabılarını parlatan modern boyacı İsmail (İsmail Çifteli) taa İstanbullara kadar gidip büyük masraflar yaparak satın aldığı ayakkabı boyama kompleksini yapmış olduğu bir törenle açtı. Kimler yoktu ki açılışta? Tesisini önüne kurmuş olduğu apartmandaki büro sahipleri, yan tarafta bulunan otobüs firmalarının görevlileri, etrafta bulunan esnaflar, Adana'nın saygın delileri, İsmail'in davet ettiği basın mensupları ve daha kimler kimler…

Yenilikçi İsmail İsmail ilkokul mezunuydu. 29 yaşına kadar denemediği iş kalmamıştı nerdeyse. Kendi tabiriyle bir çoğunda dikiş tutturamayınca ayakkabı boya- cılığında karar kıldı ve bu iş üzerine yoğunlaşmaya başladı. İsmail yenilikçi ve kararlıydı. Madem dünyada her şey değişiyor, piyasa orijinalite istiyordu, İsmail'de boyacılıkta bir çığır açmalı, ismi ayakkabı boyacılığı tarihinin sayfalarına altın harflerle yazılmalıydı. Bunda kararlıydı ve bu ülküsü için harekete geçti… 450 milyon liraya mal olmuştu işletme İsmail'e. Boya sandığının yanına küçük bir masa koymuş dört tabure ile sıra bekleyen müşterilerinin rahatı için elinden gelen bütün çabayı sarfetmişti. İsmail bununla yetinmemiş bir punduna getirerek ismi çok önemli olmayan bir dondurma firmasının büyük güneş şemsiyelerinden birini müşterilerine hizmet için temin ederek kullanıma açmıştı. Artık müşterileri Çukurova'nın yakıcı sıcağından rahatsız olmayacak, ayakkabıları boyanırken gölgede oturarak gazetesini okuyabilecekti. Ve İsmail bu piyasanın vazgeçilmezi olacaktı. Artık her şey tamamdı… Sıra iş yapmaya geldi ve İsmail seri hareketlerle önünde biriken uzun kuyrukta artık homurdanmaya başlayanların ayakkabılarını boyamaya koyulmuştu bile.

Kalabalık homurdanınca... İsmail önünde biriken kalabalığın homurdanması artarak yükselmeyi sürdürünce dayanamayıp bastı meşhur Adana küfrünü, 'Allah'ınızı …' İsmail'in bakkal komşusu da ona kızarak 'Katran olur mu şeker…' şeklindeki halk deyimini uluorta savurdu… Müşteriler dağılmaya başlayınca çevredekiler İsmail'i esnaf esnekliği ve işbilirliği konusunda uyarma ihtiyacı hissettiler. İsmail ise onlara boyacılığın zorluğunu, ustalık isteyen bu işte boya yapan kimsenin kafasının sakin olması gerektiği üzerine yorucu bir vaaz vermeye başlamıştı…

ÖNCEKİ HABER

Orman-İş: Henüz bitmedi

SONRAKİ HABER

ABD'li general esir mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...