06 Ağustos 2004 21:00

Labirentos'un mimarı DAYDALOS

Daydalos'a Girit'ten tek çıkış yolu kalıyordu: Havayolu!.. Hemen bir yerlerden bulup buluşturduğu balmumuyla kuş tüylerini birbirlerine yapıştıraraktan, hem oğlu hem kendisi için iki çift kanat yaptı.

Paylaş
Girit kralı Minos'un karısı; Tanrı armağanı ak boğayla birleştikten sonra Monitoros adında bir canavar dünyaya getirdi. Adı, Minos'un Boğası anlamındaki bu canavar, insan bedenli ve boğa başlıydı. Ve bu canavar yalnız kralın değil, bütün Girit halkının ve giderek bütün Atina halkının başına felâket kesildi. Monitoros'u halatlarla, zincirlerle bağlayıp tutmak olası değildi...! İşte kral Minos da sanatçı Daydalos'a bu konuda akıl danıştı. Bunun üzerine Daydalos; Labirentos adını verdiği çok büyük ve içi dehlizlerle dolu bir bina yaptı. Binbir odalı ve karmaşık koridorlarla örülü bu binaya giren biri, bir daha geri dönüp dışarı çıkamıyordu… ( Aslında içi dehlizlerle dolu böylesi yapılar, eski Mısır'da kral mezarlarını korumak için yeraltlarında yapılırdı. Onun için Mısırlılar, Daydalos'un Girit adasındaki Labirentos'unun Mısır'daki Labirentos'tan esinlendiğini ileri sürdüler.)

Yedi delikanlı yedi genç kız …İşte Monitoros denen kralın canavarı; Daydalos'un dahiyane yapıtı Labirentos'un o karanlık dehlizlerine kapatıldı. Ne var ki iş burada bitmiyordu. Çünkü bu canavara her yıl, yedi delikanlıyla yedi güzel genç kızı kurban etmek gerekiyordu. Kral Minos da bu kurbanlık gençleri, o zamanlar egemenliği altındaki Atina krallığından isteyip getirtiyordu. Atina kralı bir gün, oğlu ve Atinalıların en büyük ulusal kahramanı olan Theseus'u; Labirentos'a kapatılmış canavarı öldürmesi ve Atina halkını her yıl ondört genci kurban olarak gönderme yükümlülüğünden kurtarması için gizlice Girit krallığına gönderdi. Girit adasına gelen Theseus, bir yolunu bulup kral Minos'un güzel kızı Aryadne (Ariadne) ile tanıştı. Birbirlerine aniden ısınan iki genç, birbirlerinin sırdaşı da oldular. Theseus'un canavarı öldürdükten sonra Labirentos'tan nasıl dışarı çıkabileceği konusunda genç kız, binanın mimarı Daydalos'a akıl danıştı. Mimar; Theseus'un dehlizlere giderken bir yumak ipliği çöze çöze ilerlemesini; canavarı öldürdükten sonra da bu ip yardımıyla dışarı çıkmasını önerdi. Böylece canavarı öldürüp dışarı rahatça çıkabilen Theseus ve kralın kızı olan sevgilisi; daha sonraki günlerde bu dehlizlere ip yardımıyla sık sık girip çıkmaya ve kimselere görünmeden aşklarının tadını çıkarmaya başladılar… Ne var ki bir gün Tanrı Poseydon; kral Minos'u öfkeden kudurması için, kâhini aracılığıyla dostu Daydalos'un gizli olarak çevirdiği dolaplar konusunda bilgilendirdi. Böylece kral; canavarın doğuşuna, kızının gizlice bir düşman prensle sevişmesine yardımcı olduğunu öğrendiği ve can dostu saydığı Daydalos'u bundan böyle artık can düşmanı ilân etti! Haliyle tam Tanrı Poseydon'un hesapladığı gibi öfkeden küplere binen kral; bu kez Daydalos'u ve sarayındaki kölesi bir kadından olma oğlu İkaros'u, Labirentos'un çıkışı olmayan dehlizlerine kapattı. Daydalos; ilk başlarda oğlu İkaros'un özgür kalabilmesi için krala uzun uzun yalvardıysa da hepsi sonuçsuz kaldı. Ne var ki bir süre sonra kralın karısı; bir yolunu bulup çok sevdiği sanatçı Daydalos'la oğlu İkaros'un Labirentos'tan kaçışlarına yardımcı oldu. Ama olayı haber alan kral, Girit'teki bütün deniz ve karayollarını anında kapattırdı… Öyle de olsa sanatçımız Daydalos'un o sınırsız yaratıcılığı hiç biter mi!!. Evet, sanatçımız Daydalos'a kralın şerrinden korunabilmesi için Girit'ten tek çıkış yolu kalıyordu: havayolu!.. Hemen bir yerlerden bulup buluşturduğu balmumuyla kuş tüylerini birbirlerine yapıştıraraktan, hem oğlu hem kendisi için iki çift kanat yaptı. Bu kanatları, hem oğlunun hem kendinin omuzlarına gene balmumuyla yapıştırdı. Daydalos; yolculukları sırasında oğluna; "Ne alçaktan ne de yüksekten uç" gibilerden öğütler verdi. Çünkü yüksekten uçarsa tanrıların şerrine uğrardı…Ne var ki baba-oğul olarak birlikte havalanmalarından az sonra İkaros; ilk uçan adam olmanın sarhoşluğundan ve havalardaki maviyle, ışıklarla, bulutlarla çocukça oynaşmanın o doyumsuz hazzından olacak; bir ara güneşe doğru yükseldi de yükseldi… Güneş tanrısı Heliyos; insanoğlunun bunca yükselişine, haliyle tanrılara böylesine yaklaşmasına çok öfkelendi. Hemen kızgın ışınlarıyla İkaros'un kanatlarını omuzlarına yapıştıran balmumunu eritti. Kanatlarından kopan İkaros da, Ege Denizi'ndeki Sisam Adası yakınlarında sulara çakılıp gömüldü. Onun için oraya artık "İkaros Denizi" demeye başladılar…Baba Daydalos, sağ salim ama tek başına, üzgün üzgün Sicilya adasına indi.

Esin kaynağı Ne var ki oğlu İkaros'un, güneşe ve uçsuz bucaksız göklere, yani bir anlamda tanrılara meydan okuması; nice ozanlara esin kaynağı olurken, onun bu yükseklik sevdası; insanoğlunun evreni egemenliği altına alma yolundaki bitmeyen serüvenlerine de sürekli kılavuz oldu.

ÖNCEKİ HABER

Çağdaşlar bir arada

SONRAKİ HABER

Kıbrıs'ta gerilimli gün

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...