Eşinizi nasıl alırsınız?

Erkekler, eşlerinin nasıl olmasını isterler? Kadının; bilgili, kültürlü, kariyer sahibi olması mı bir erkeği daha çok mutlu eder, yoksa evinde oturup yemek pişiren, her türlü yeteneğini kocasını mutlu etmek için harcayan kadın mı? Bugün gösterime giren "Stepford Kadınları" bu sorunun yanıtını arıyor. İlki 1975 yılında aynı adla çekilen filmin bu yeni versiyonu; büyük bir televizyon şovuyla açılıyor. Joanna, televizyonda reality showlar hazırlayan ve her programı olay olan bir yapımcı. Milyonlarca hayranı var. Son programında ıssız bir adada yakışıklı erkekler ve çekici kadınlarla birlikte yaşayan bir çiftin 'kimleri tercih' edeceğini izlettiriyor insanlara. Söz konusu insanların hayatlarının alt üst olması umrunda değil. Onun için önemli olan tek şey var: Reyting. Ama bir gün işler yolunda gitmiyor va Joanna da işten kovuluyor. Depresyona giren Joanna için en iyi şeyin sessiz bir kasabaya yerleşmek olduğunu düşünen kocası Walter, Stepford adlı banliyö kasabasında ev alıyor. Ancak kasabada yolunda gitmeyen -belki de fazlasıyla yolunda olan- bir şeyler var. Kasabanın bütün kadınları fazlasıyla mükemmel. Hepsi kocalarını mutlu etmek için programlanmış gibi adeta. Kadınlar bütün günlerini evlerini temiz tutmak, kocalarına güzel yemekler hazırlamak için harcıyorlar. Üstelik hepsi bakımlı, genç ve güzel. Bir süre bu durumu algılamaya çalışan Joanna, erkekleri fazlasıyla mutlu eden bu mükemmel durumun hiç de normal olmadığını düşünerek nedenlerini araştırmaya koyuluyor.

İki farklı zaman Frank Oz, bu yeni uyarlamada seyirciyi 'farklı' zamanlardaki farklı kadın profillerine götürüyor. Filmin hemen başında günümüzün medya yıldızlarından bir kadın görüyoruz. Kariyeri uğruna her şeyini feda etmeye hazır, ailesine, insanlara yabancılaşmış olan Joanna; günümüzün 'modern, kariyer sahibi, işini bilen, özgür' kadın imajını temsil ediyor. Joanna ve ailesinin taşındığı Stepford ise şimdiki zamanda olmasına rağmen 60'lı yılların Amerikası'nı andırıyor. Dönemin ev düzenleri, kıyafetleri ve kültürünün hakim olduğu yeşillikleri içindeki kasaba erkekler için tam bir 'cennet' olarak tasarlanmış. Oz, böylece hem bugünün 'özgür' kadınlarına hem de 60'lı yıllarda Amerikan muhafazakârlığının salık verdiği 'iyi kadın' profiline de eleştiriler yöneltiyor. Her ikisinin de kadınlar açısından 'olumsuz' olduğunu vurgulayan yönetmen, erkeklerin ikincisini tercih edeceklerini düşünüyor: Erkekler, eşlerinin daha iyi kariyer yapmalarındansa yalnızca onları mutlu etmek için yaşamalarını tercih ederler.

Hızlı final Filmin temposu ise yerinde. Ancak bu yerindelik finale doğru kimi aksaklıklar doğuruyor. Son bölüme kadar hızlı gelişen olaylar seyircinin filme dahil olmasına olanak sunarken, finalin beklenenden hızlı gelişmesine ve sonuçlanmasına neden oluyor. Yönetmen Oz'un final için fazla kafa yormadığını ve mümkün olduğu kadar basit bir plan yaptığını söylemeliyiz. Nicole Kidman, Bette Midler, Christopher Walken ve Glenn Close gibi Hollywood'un kalburüstü oyuncularının rol aldığı filmde; Kidman her zamanki gibi rolünün hakkını vermeyi başarıyor. Bette Midler ve Glenn Close'in farklı uçlardaki iki kadını canlandırmadaki ustalıklarına Christopher Walken'ın 'kötü' adam performansı da eklenince filmin oyunculuk açısından problemi olduğu söylenemez. Film için de benzeri söylenebilir: Beğenip beğenmemeye seyirci karar versin!

Stepford Kadınları; Orijinal Adı: Stepfrod Wives; Yönetmen: Frank Oz; Oyuncular: Nicole Kidman, Bette Midler, Matthew Broderick, Christopher Walken, Faith Hill, Glenn Close, Roger Bart, Jon Lovitz; Senaryo: Paul Rudnick, Ira Levin (kitap); Müzik: David Arnold; Yapım: 2004, ABD; Tür: Komedi-Dram