25 Temmuz 2004 21:00

Tıp fakültesi arada kaldı

Bütçe sıkıntısı yaşadığını belirterek, SSK'dan sevkli gelen hastalara artık bakamayacaklarını duyuran Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi hasta yakınlarından tepki görüyor.

Paylaş
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'yle Sosyal Sigortalar Kurumu arasında yapılan ön protokolün Tıp Fakütesi tarafından tek taraflı olarak feshedilmesine SSK tepki gösterirken, Tıp Fakültesi zarar bilançosunu açıkladı. Başhekim Vekili Prof. Dr. Mustafa Kemal Balcı, sadece 7 hastada 52 milyar liralık zararları olduğunu dile getirerek, hastalar adına üzüldüklerini ama fakültenin kasasını da düşünmek zorunda kaldıklarını söyledi. İşe duygusallık karışmaması gerektiğini savunan Balcı, yeşil kartlı hastaların borçları ödenmediği için onlara da bakılmadığını belirtti.

'3 trilyon alacağımız var' Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi önce yeşil kartlı hastaların tedavisi nedeniyle 3 trilyon liralık alacakları olduğunu söyleyip yeşil kartılılara bakmayacaklarını açıkladı, ardındansa SSK'dan sevkli gelen hastalara artık kapılarının kapalı olduğunu duyurdu. Konuyla ilgili açıklama yapan Başhekim Vekili Prof. Dr. Mustafa Kemal Balcı, mayıs ayından beri sevkli hastalara baktıklarını ve büyük zarara uğradıklarını belirtti. SSK'nın verdiği ücretlerin bütçe uygulama tarifesinin çok altında olduğunu dile getiren Balcı, hastalar adına üzüldüğünü ama kurumu da düşünmek zorunda kaldıklarını ifade ederek, SSK'den sevkle gelecek hastalara kesinlikle bakılmayacağını söyledi. 16 Temmuz'dan itibaren SSK'dan sevkli hasta kabul etmeyeceklerini açıklamalarına rağmen SSK Genel Müdürlüğü'nden bir açılama gelmediğini ve hiç kimsenin konuya duyarlı davranmadığını da sözlerine ekleyen Balcı, tedavi ücretleri arasındaki farkı aktararak, zarar bilançosu hakkında bilgi verdi.

Hastalar tepkili Öte yandan geçtiğimiz gün Hasta ve Hasta Yakınları Derneği Başkanı Nuri Özkul hasta ve hasta yakınları ile birlikte dernek binasında bir basın açıklaması düzenlemiş, "Hizmetin durdurulmasının yasal olmadığını" ve bunun Hasta Hakları Yasası'na aykırı olduğunu savunarak, hasta yakınlarını İl İnsan Hakları Kurulu'na başvuruda bulunmaya çağırdı. Ayrıca, "Sağlık hizmeti alamadıklarından ötürü uğrayacakları zararın tanzimi için yasal yollara başvurmalarının da doğal olduğunu" belirtmişti. Hasta yakını Aysun Tanış Açık da, "Sevklerin kabulünün durdurulması nedeniyle özellikle Hemotoji Onkoloji, poliklinik ve servislerinde tedavi gören hastaların tedavisi olumsuz etkilenmekte, özellikle Kemoterapi ve Radyoterapi tedavisi alan hastalar da sorunun çözülmemesi halinde, geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçlarla karşılaşacaktır. Anayasa'da bu, devlet vatandaşının sağlığından sorumludur ilkesiyle bağdaşmayan bir durumdur. Devlet kurumları arasındaki alacak-verecek meselesi yüzünden halkın sağlığıyla oynanmaktadır. Biz hasta yakınları olarak kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya, bu sorunun çözülmesi için gerekli adımların bir an önce ilgili kurumlarca atılmasını bekliyoruz" diye konuştu. Basın toplantısına katılan Gülseren Bulut adlı vatandaş ise yeşil kart sahibi olduğunu belirterek, "3 yaşındaki kızım Fatma Bulut tümör nedeniyle iki kez ameliyat oldu. Şimdi ışın tedavisi görmesi gerekiyor, ancak yeşil kartlı hastaların sevkinin kabulü durdurulduğu için çocuğumu tedavi etmiyorlar" şeklinde konuştu.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Aileler özürlü çocuklarını saklıyorRojda Kızgın Diyarbakır'da bir yılı aşkın süredir faaliyet yürüten Duygu ve Eğitim Rehabilitasyon Merkezi otistik, down sendromu, okul uyumsuzluğu, okul başarısızlığı, davranış bozukluğu sorunları yaşayan 150 çocuğa eğitim veriyor. Psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve fizyoterapist eşliğinde çocuklara hizmet verdiklerini belirten merkezin Sorumlu Müdürü Yasemin Birgen, çocuklara bireysel ve grup terapileri uygulayarak tedavi ettiklerini ifade etti. 2-3 aylık periyotlarla ailelere de eğitim verdiklerini söyleyen Birgen, "Zihinsel ve fiziksel hastalığı olan çocuklara sahip olan bir çok aile bu durumu saklamaya çalışıyor. Bu durum bizim bölgede oldukça fazla. Özellikle çocuklarından utanma, özürlü çocuklarını çevreden saklayarak göstermeme. Bu konuda ailelere eğitimlerle bilgilendirme yapıyoruz" dedi.

Bilinç ve alt yapı eksik Bölgede hâlâ erken teşhis için gereken bilinç ve alt yapının eksik olduğuna dikkat çeken Birgen, ailelerin çocuklarının hastalığını 07-14 yaş döneminde fark ettiğini ifade etti. Çocuğun 9 aylıkken uzman kontrolünden geçmesi gerektiğinin altını çizen Birgen, "Ne kadar erken yaşta getirilirse tedavisi daha hızlı, sağlıklı ve sonuç verici olur. Yoksa çocuk büyüdükçe çocuğa ulaşmak çok daha zor oluyor" diye konuştu. Merkeze gelen öğrencilerin büyük kısmının geçirdiği ateşli hastalık sonucu fiziksel ve zihinsel tahribata uğradığına dikkat çeken Birgen şunları söyledi: "Çocuklar ateşli hastalıklarda mutlaka doktora götürülmeli. Mutlaka tahribat meydana gelir. Eğitime gelen öğrencilerin yüzde 30'u 3-7 yaş arası zihinsel ve fiziksel rahatsızlık, yüzde 50'si 7-14 yaş arasında okul başarısızlığı çeken öğrencilerden oluşuyor. Yüzde 20'si ise 14-21 yaş arası psikolojik ve zihinsel rahatsızlığı olan öğrencilerdir" diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Silahlı güvenlikçiler korkutuyor!

SONRAKİ HABER

Gençler 'canlı kalkan' oluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...