24 Temmuz 2004 21:00

Yoksulluk rengi sabahlar...

Tatlı bir sabah serinliği... Melikahmet'teyiz; başka bir deyişle kaldırımlarında yoksulluğun giderilmeye çalışıldığı Diyarbakır'ın en işlek caddesinde.

Paylaş
Tatlı bir sabah serinliği... Melikahmet'teyiz; başka bir deyişle kaldırımlarında yoksulluğun giderilmeye çalışıldığı Diyarbakır'ın en işlek caddesinde. Günün her saatinde olduğu gibi yine belediye otobüsleri, dolmuşlar, yolu ortalayan çekçekçilerin, seyyar satıcıların sağından solundan geçmeye çalışıyorlar. Esnaflar kepenkleri yeni yeni açıyorlar. Uykulu gözler, bitkin, biraz da somurtkan suratlar günün gidişatının ilk belirtilerini veriyor. Mardinkapı yoluna girmeden belediye otobüslerinin durağına doğru ilerliyoruz. Orada, kadınlar var. Sattıkları yoğurtların arkasına yan yana dizilmişler. Aralarında kentte kalanlar da var, köylerden gelenler de. Günü erken karşılayanlar... Mardinkapı'nın ara sokaklarında çekçekleriyle caddeye çıkmaya çalışan insanlar beliriyor, yanlarında kadınlar ve yoğurt taşıyan bıyıklı, ihtiyar, başlarında puşi, sırtlarında gömlek, ceket ve ayaklarında şalvar ile birbirinin aynı gibi giyinen adamlar var. Ve gösterişsiz dükkânların önünde, peynir, yoğurt, çay, tütün, kahve... Yerlerde, dağılan sebze ve meyvelerin ezilmiş atıkları... Günün büyük bir bölümünü kaldırım üzerinde uyuyarak geçiren akli dengesi bozuk bir adam.

Küçeler... Alipaşa Mahallesi'ne açılan ara sokaklara (küçelere) bu sefer yönümüz. Dar ve yüksek taş duvarlar arasında birbirine açılan küçeler, arada bir sokağı dönen insanlar dışında sessiz ve tekin. Takatsiz ihtiyar kadınlar kapıların eşiğinde oturuyor. Yalnızlık içinde bitkinleşen ihtiyarlar gibi kasvet yayan bu sokaklara en çok renk katan da çocuklar. Her sokağın kıyısında küçücük dükkânlar var. Kraker, gazoz, jilet gibi küçük tüketim ürünleri satan bu dükkânlar, bu sokak sakinlerinin yaşamının ipucunu veriyor. Görkemli görünüşüyle Ben u Sen burçları çıkıyor karşımıza. Burçların dibinde çevre düzenlemesi yapan işçiler göze çarpıyor. Gözden kaçmayan diğer bir şey ise top oynayan çocuklar ve yine yoğurt satan kadınlar... Burçların karışısında, oto tamir atölyeleri ve küçük kahveler var. Oto tamir atölyelerinde üstü başı yağ lekeleri içinde olan üç çocuk karşılıyor bizi. Cihan, elinde fanta ile kahvaltı yerine geçen büsküvileri atıştırıyor. Sohbetimiz boyunca hiç konuşmuyor. Eyüp ve Ejder, içlerinden en haylaz olanları. Günde beş milyon lira karşılığında çalışıyor Ejder. Sabah saat 00.05'te kalktıklarını ve atölyeye geldiklerini belirten çocuklar, akşam eve gider gitmez hemen uyuduklarını söylüyorlar. İş yaşamlarına ilişkin sorularımız sıkıyor onları. Muhabbeti hemen değiştiriyorlar. Yaşayamadıklarını, yaşamış gibi anlatıyorlar, görmediklerini görmüş gibi... İstanbul'a gitmişler geçtiğimiz günlerde mesela. Orada Van Dame ve Buruce Lee'yi görmüşler!

ÖNCEKİ HABER

Banvit işçileri kararlı

SONRAKİ HABER

İkinci Çernobil kapımızda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...