24 Temmuz 2004 21:00

Patronun grev oyunu

Grev, işçilerin başvurdukları en etkili hak arama yollarından biridir. Ancak Güçbirliği Tekstil'de işçiler, patronların oyunuyla greve çıktı.

Paylaş
Tire'de kurulu Güçbirliği Tekstil'de işçiler, patronların isteğiyle greve çıktı. TEKSİF Sendikası üyesi 55 işçi ise her şeye rağmen sendikalarına ve grevlerine sahip çıkıyor. Güçbirliği Tekstil'de sendikalaşmayı engellemek isteyen patronlar, önce tüm işçileri kapı önüne koydu. TEKSİF İzmir Şubesi'nde örgütlenen işçiler, işe geri dönebilmek talebiyle dava açtı ve Türkiye'de işe iade davasını kazanan ilk işçiler oldular. Ancak patronlar henüz dava sonuçlanmadan, işten çıkardıkları 120 işçinin yarısından fazlasını çeşitli vaatler ve kademe değiştirme sözü ile işe aldılar. Kalan 55 işçi sendikadan istifa etmeyerek işe geri dönmeyi başardı. Örgütlenmenin öncülüğünü yapan 5 işçi ise mahkemece kazanılmış hakları ödenerek işe alınmadı. Bu sırada TEKSİF, yetkiyi alarak sözleşme görüşmelerine başladı. Sözleşme süreci ilginç bir şekilde çıkan grev kararıyla sonuçlandı. Fabrikada şu anda 55 sendikalı, 160 sendikasız işçi çalışıyor. Sözleşme görüşmeleri ikramiyeler maddesinde tıkanınca grev aşamasına gelindi. Sendikalı işçileri yıldırmak isteyen patronlar, sendikasız işçileri kullanarak greve "evet" kararı çıkmasını sağladılar. Sendikalı işçiler ise "hayır" demişti. Ancak greve onay veren 160 işçi çalışmayı sürdürürken, sendikalı işçiler ise 21 Temmuz'dan beri grevde.

'Biz onuru seçtik' İşyeri Baştemsilcisi Süleyman Küpeli, "Sendika yılda iki ikramiye istiyor, patronlar bir ikramiyeyi dayatıyor. Sonuçta biz grevi sürdüreceğiz. Zaten beklemeye alıştık. Fakat beklemeye hevesli değiliz. Bir an önce anlaşma olmasını isteriz" dedi. İçeride çalışan arkadaşlarına sitem eden grev gözcüsü Adem Fışkın, onuruyla yaşamayı seçtiğini belirterek, şunları anlattı: "Buradan servislerle geçiyorlar. Kimisi selam veriyor, kimisi gülüyor, hatta kimisi perdeyi çekiyor. Belki de utancından. Kardeşim de burada ustabaşıydı. Birçok ustaya sendikadan vazgeçmeleri ve işçileri de bu yönde ikna etmeleri için para teklif ettiler. Yarısı bunu kabul etti. Yarısı da onuruyla bunu reddetti. Benim küçük biraderim bunu reddedenler arasındaydı." Sendikalaşmanın bir işçi olarak haklarını öğrenmesini sağladığını anlatan Osman Özalay da, Tire halkından destek istedi.

En büyük hayal! Örgütlenme sürecini başlatan Hidayet Diler, mahkemeyi kazanmasına rağmen işe alınmayan işçilerden. "Tek suçum anayasal hakkımı kullanıp sendikalı olmaktı. Buna lanet ediyorum. Dışarıda gördüğüm amirlerim her zaman benden memnun olduklarını, ancak işverenin benimle çalışmak istemediğini söylüyorlar. Şimdi piyasada serbest çalışıyorum. Tamsa Seramik'te işe başladım. Bir gün çalıştım. Diğer gün sabah bana 'sen sendikacıymışsın' diyerek işten çıkardılar" diyen Diler, en büyük hayalinin sendikasız bir işyerini sendikalı yapmak olduğunu, bunu da başardığını söyledi. "Yıllar önce Ege Seramik'te sendikalı olarak çalıştım. O zaman sendikacıların tutumunu beğenmemiştik. Sendika yönetiminin kararlarına tepki gösterdik. Sendikanın isteğiyle işten çıkarıldım. En büyük hayalim ise sendikasız bir işyerini sendikalı yapmaktı. Şimdi işsiz olabilirim, ancak işyerinde sendika var. Arkadaşlarımın daha iyi şartlarda çalışması benim için daha önemli. Boşuna dememiş şair, 'ben yansaman, sen yanmasan..." Hidayet Diler'in grevdeki eşi Melahat Diler de "Hepimizin amacı ekmeğimizi kazanmak" diyerek, grev yapmaya zorlandıklarını anlattı.

ÖNCEKİ HABER

Çorum'da direniş nöbeti

SONRAKİ HABER

Sarıgül özelleştiriyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa