12 Temmuz 2004 21:00

İkinci Lale Devri gibi...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın düğünlerinin Lale Devri'ni aratmadığını söyleyen vatandaşlar, "Bu paranın, şatafatın kaynağı"nı soruyorlar.

Paylaş
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın düğünlerinin Lale Devri'ni aratmadığını söyleyen vatandaşlar, "Bu paranın, şatafatın kaynağı"nı soruyorlar. Hukukçular, Kızılay Meydanı'nda sendikaları için direnen öğretmenler, grevdeki işçiler, siftah yapamayan esnaflar, medyanın göklere çıkarttığı, Erdoğan'ın "devlet törenine" çevirdiği düğünü gazetemize yorumladılar...

Hukuki olarak incelenmeli

Av. Bahri Belen/İstanbul Barosu Çağdaş (Avukatlar Grubu Başkan Adayı) Bu olayın hem ekonomik hem de politik boyutu var. Ekonomik olarak Başbakan'ın hem oğlunun hem de kızının düğünlerinde yapılan olağanüstü giderlerin nereden karşılandığını halkın bilme hakkı var. Ayrıca devletin polisinin, devletin memurunun Başbakan dahi olsa, onun özel bir töreni için alarma geçirilip seferber edilmesi doğru değil. Halkın çalışma ve seyahat özgürlüğünün de engellenmesi kabul edilir gibi değil. Halkın düşüncesini açıklarken engellendiği düşünüldüğünde Başbakan için seyahat ve çalışma özgürlüğünün engellenmesi hukuka da uygun değil. Bu kadar büyük para, emek ve zaman harcanarak yapılmış bir tören. Burada Başbakan ve iktidarın kamu vicdanı önünde sorumluluğu var. Hükümetin, yürütmenin başının böyle bir sorumluluğun nedenlerini kamu önündeki yanıtlaması lazım. Nasıl böyle özel bir olay için bu kadar emek, zaman ve para harcanabiliyor?

Kaç milyar harcandı?

Av. M. Bülent Deniz (Tüketiciler Birliği Genel Başkanı) Cumhurbaşkanı ve Başkakan gibi kişilerin belli ölçülerde güvenliklerinin sağlanması çok normaldir aslında. Ancak burada doğal olmayan, bu konumlara gelmiş insanların kendi ailevi faaliyetlerini 7 bin kişinin davetli olduğu bir organizyazsonla yapmaları, halkın güvenlik kordonuna alınması, yolların trafiğe kapatılmasıdır. Devletin güvenlik görevlilerine bu iş için mesai yaptırılmasıdır. Burada kanuni olmaktan çok, etik anlamda yanlışlar var. Bu düğünü biz 'abesle iştigal' olarak değerlendiriyoruz. Özal zamanında da böyleydi. Semra Hanım'ın Papatya Derneği organizasyonuları için devletin olanakları kullanılırdı. Bir başka açıdan ise Türkiye'de halkın çoğu derin bir yoksulluk çekiyor, açlık sınırının altında yaşıyor. Böyle bir zamandayken daha mütevazı bir düğün yapılmalıydı. Belki ikram yapılmamıştır ancak hem davetlilerin, konukların niteliği, hem basında yer alışı hem de kullanılan olanaklar açısından mütevazı değildir. Bu tür olaylar yoksul halkı incitir. 50 milyar gibi bir maliyeti olduğu söyleniyor düğünün. Bu para ile birçok yoksul ailenin karnı doyardı.

Düğünde bir çok hak çiğnendi

Şaban Dayanan (İHD İstanbul Şube Sekreteri) Bu düğünü insan hakları açısından değerlendirdiğimizde ülkelerin yetkililerinin yaptıkları düğünlerin halka maledilmesi mümkün değil. Devletin polisini ve devletin olanaklarını Başbakan Erdoğan kendi kişisel işi için harcamışsa, bunun incelenmesi gerekiyor. Kendileri mi karşılamış masrafları, yoksa devlet bütçesinden mi karşılanmış bunun mutlaka araştırılması lazım. Bir diğer önemli nokta ise İstanbul'da bazı alanların insansızlaştırılmasının gelenekselleştirilmeye çalışılması. Çeşitli alanlara özel giriş kartları ile girilmesi... Düğünün yapıldığı yer kamuya açık bir alandır. Yapılan düğünden kamunun bir çıkarı yoktur. Ve bu kamuya açık alanın kamuyu ilgilendirmeyen bir nedenden dolayı kapatılması, insanların bazı yerlere ve yollara 'güvenlik' iddiasıyla girişinin yasaklanması insan haklarına aykırı. Güvenlik önlemleri abartılarak insanlar tetörize ediliyor. Dünyanın birçok ülkesinde bu tür düğünlere genellikle halkın katılımı sağlanıyor, bizimkilerde ise halktan uzakta devlet olanakları ile bu tür şeyler yapılıyor. Böylesi bir kültürü tasvip etmiyoruz ve insan haklarına aykırı buluyoruz.


MASRAF BİZDEN ÇIKTI Muzaffer Erol (Esnaf):Her şey Erdoğan'ın elinde. Devletin bütçesini de istediği gibi kullanıyor. 5 bin polis görevlendiriliyor ama maaşları kimin cebinden çıkıyor? Kesinlikle tasvip etmiyoruz. İsmini vermek istemeyen bir vatandaş:Bu ülke için lükstür. Sanki krallık zamanında yaşıyoruz. Mütevazı görünen Erdoğan, Ürdün Kralı'nın ayağına davetiye götürüyor. Oraya kimin uçağıyla gidiyorsun, nerden geliyor bu dümenin suyu? Devletin bütün imkânlarını kızı için nasıl seferber etti? Ayşe Caner:Devletin binlerce polisi görevlendiriliyor, ulaşımımız engelleniyor, yine devlet bütçesinden diğer devlet başkanları düğüne davet ediliyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yaşandığına inanmıyorum.

ÖNCEKİ HABER

İki haber;bir düğün, bir ölüm

SONRAKİ HABER

Hükümetin aynası oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa