09 Temmuz 2004 21:00

Mültecilere yirmi dakikalık bir ağıt

Frankfurt Üniversitesi'nde antropolog olarak görev yapan Sabine Hess'in birçok ülkede yaşayan mültecilerin durumuna ilişkin 1.5 yıldır üzerinde yoğunlaştığı projesinin parçası olan 20 dakikalık kısa filmin çekimleri tamamlandı.

Paylaş
Frankfurt Üniversitesi'nde antropolog olarak görev yapan Sabine Hess'in birçok ülkede yaşayan mültecilerin durumuna ilişkin 1.5 yıldır üzerinde yoğunlaştığı projesinin parçası olan 20 dakikalık kısa filmin çekimleri tamamlandı. Yönetmenliğini Fhmaina Üniversitesi Sinema Bölümü'nde okuyan Ebru Karaca'nın yaptığı ve aynı zamanda Karaca'nın bitirme tezi olan 'Hotel Almanya' adlı film, Türkiye'deki mültecilerin hayatlarına bir pencere açıyor. 1 haftadan beridir Büyük Londra Oteli'nde çekimleri devam eden "Hotel Almanya" adlı kısa film tamamlandı. Film, Alman Antropolog Sabine Hess'in mültecilerin durumuna ilişkin geliştirdiği projenin parçalarından sadece biri. Hess'in geliştirdiği proje kapsamında Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Macaristan'da kurulan ekipler tarafından çeşitli araştırmalar yapılıyor. Yönetmenliğini Ebru Karaca'nın yaptığı ve bütün çekimlerin Büyük Londra Oteli'nde gerçekleştirilen film, otele mültecilere yardım etmek isteyen 2 insan hakları kuruluşunun gelmesi ve verdiği mücadeleyi konu alıyor. Projenin Türkiye ayağını oluşturan bu film, ilk olarak sonbahar aylarında Köln'de düzenlenecek olan etkinliğin ardından projenin yürütüldüğü ülkelerde ve uluslararası festivallerde gösterilecek. Yönetmen Ebru Karaca, mültecilerle ilgili proje sahibi Antropolog Sabine Hess ve senarist Tom Soper, filmi DİHA'ya değerlendirdi.

'Bütün hayatım mülteci olarak geçti' Filmin genç Yönetmeni Ebru Karaca, "Bu filmi orada çekemezsin" söylemlerine rağmen filmi çektiğinden dolayı çok mutlu olduğunu ve filmde çalışan bütün ekibin hiçbir ücret almadan çalıştığını kaydetti. Almanya'dan getirdiği film ekibi ve burdaki ekiple birlikte çok uyumlu çalıştıklarını dile getiren Karaca, filmde oynayan oyuncuların hepsinin profesyonel olduğunu, 50'ye yakın figüran içinde mültecilerin de rol aldığını söyledi. Filmin, son sınıfta okuduğu Fhmaina Üniversitesi Sinema Bölümü'nü bitirme tezi olduğunu belirten Karaca, filme konu olan mülteciler gibi bütün hayatını Almanya'da mülteci olarak geçirdiğini ifade etti. Yıllar önce ailesinin İstanbul'dan Almanya'ya göç ettiğini anlatan Karaca, yaşadığı ülkeye ait olmama hissini taşıdıklarını söyledi. Türkiye'de mülteci konusunun yavaş yavaş büyük bir sorun haline gelmeye başlayacağını kaydeden Karaca şunları aktardı: "Mültecileri çoğunlukla bir gemi battığında duyuyoruz. Ama bu insanlar 10 senedir burda yaşıyorlar ve burda çocukları oluyor. Ne kadar Avrupa'ya gitmek isteseler de burda kalıyorlar, isteyerek ya da istemeyerek. Türkiye toplumunun bunu görmesi lazım."

'Birçok ülkede araştırma yapıldı' Mültecilerle ilgili geliştirdiği proje üzerine 1.5 yıldan beridir çalışan Sabine Hess, filmin; projenin Türkiye ayağı olduğunu söyledi. Mültecilerle ilgili Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Macaristan'da oluşturduğu ekiplerle araştırma yaptıklarını dile getiren Hess kısa filmde, Avrupa'nın siyasi oluşumunun Türkiye'deki göçmenlere nasıl yansıdığını görmek istediklerini kaydetti. Konu hakkında Türkiye'deki polislerle, insan hakları kurumları, Türkiye Avrupa Birliği Komisyonu, Birleşmiş Milletler Komisyonu, mülteciler ve onların giriş çıkışlarını sağlayan insanlarla konuştuklarını ifade eden Hess, araştırmaları sonucunda Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi için Avrupa'nın politikasına uymasının şart olduğunun ortaya çıktığı için ona göre uygulamalar yaptığını vurguladı. Filmle birlikte yeni durumu yansıtmaya çalışacaklarını dile getiren Hess, mültecilerin hapse girmediklerini fakat ya otellerde ya da okullarda bırakıldıklarını kaydetti. ABD'deki 11 Eylül saldırılarının ardından mülteci konusunun ve sınır konularının güvenlik nedeniyle sıkı denetim altına aldığını ifade eden Hess şu şekilde konuştu: "'Bizim bu sınırları kapatmamız lazım, teröristlerin girmemesi için' sözü Almanya'da da çok popüler oldu. Böyle düşünülüyor. Türkiye'de de bu durum söz konusu. NATO'nun Türkiye şubesi mültecilere daha dikkat ediyor, kim giriyor ne yapıyor diye. İnsanları korkutmak için yapılan bir şey."

'Mülteciler toplumun görünmeyen yüzü' Filmin senaristi Tom Saper, filmin insanın sosyal durumunu özetlediğini belirterek, filmin bir otelde, aynı mekânda çeşitli kültürlerin birbiriyle karşılaşmasını ve onlardan hiç beklenmeyen görüntüleri içerdiğini söyledi. Toplumda çoğunlukla mültecilerin farklı bir görüntüsü, yaşantılarının görünmeyen bir pozisyonu olduğunu ifade eden Saper, mülteciler için "Toplumun görünmeyen yüzü" belirlemesini yaptı. İstanbul'a geldiğinde NATO zirvesi nedeniyle meydana gelen olaylara tanık olduğunu aktaran Saper, burada yaşadığı süre içerisinde kültürün derin ve geniş olduğunu kavradığını bunu anlamının da kısa sürede mümkün olmadığını ve defalarca gelinmesi gerektiğini ekledi.

ÖNCEKİ HABER

Van'da skandal sürüyor

SONRAKİ HABER

Troyalı prenses Kasandra

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...