08 Temmuz 2004 21:00

Karar 14 Temmuz'a kaldı

DEP eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak'ın tahliyelerinin ardından ilk temyiz duruşmaları dün yapıldı.

Paylaş
DEP eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak hakkında verilen 15'er yıl ağır hapis cezasına ilişkin temyiz duruşması dün yapıldı. Karar için duruşma, 14 Temmuz'a ertelendi. Müvekkillerini savunan Yusuf Alataş, AİHM'nin yeniden yargılanma kararının usulen uygulandığını, AİHS'nin hükümlerinin açıkça ihlal edildiğini, lehte olan delillerin değerlendirilmediğini belirterek kararın bozulmasını istedi. 9'uncu Ceza Dairesi'nde görülen duruşma, daire salonunun küçüklüğü nedeniyle Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda yapıldı. Eski milletvekillerinin katılmadığı duruşmayı çok sayıda yabancı diplomat ve milletvekili de izledi. Milletvekillerini avukatları Yusuf Alataş, Hamit Geylani, Nuri Özmen ve Nurettin Yılmaz savundu. Uzun bir savunma yapan avukat Yusuf Alataş, AİHM'nin yeniden yargılanma kararları ile AİHS'nin adil yargılanma hükümlerinin çiğnendiğini söyledi.

Ansiklopedi gibi karar Alataş, 1994 yılı yargılanmasının 697 sayfadan oluşan ansiklopedi büyüklüğündeki karar metnini göstererek, mahkemenin bağımsız, tarafsız davranıp davranmadığının net ipuçlarının görüleceğini söyledi. Mahkeme kararlarının girişinde "Her hakkı mahfuzdur. Telif hakkı Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı'na aittir" yazıldığını belirten Alataş, hiçbir mahkeme kararında böyle bir şeyin olmadığını, mahkeme kararlarının kamusal olduğunu, yazılanlarla şehit analarına "senin hakkını koruyorum" mesajı verilmek istendiğini ifade etti. Bir yıldır devam eden yeniden yargılamada savunma haklarının ihlal edildiğini, müvekkillerine TCK'nın 125, 168/1, 168/2, 169'uncu maddeleri ile Terörle Mücadele Yasası'nın 8/1 maddelerinden birinin uygulanabileceğinin söylendiğini, müvekkillerinin savunmalarını hangi yasaya, maddeye göre yapacaklarını bilemediklerini dile getiren Alataş, sanıklar lehine yeniden yargılama yapılmasına rağmen bunun hiç uygulanmadığından yakındı.

Suçlar kanıtlanmadı İkinci yargılamada yapılan hataların 94 yargılamasını bile aratır düzeylere ulaştığını belirten Alataş, adil yargılamanın minumum düzeyde bile uygulanmadığını söyledi. Masumiyet ilkesinin, suçu isnat, savunma haklarının bütünüyle ihlal edildiğini anlatan Alataş, tek tek milletvekilleri üzerine atfedilen suçları da sıralayarak hiçbirinin kanıtlanmadığının altını çizdi. Yargıtay'ın sanıkların tahliyesi kararının arkasında siyasi nedenler aramanın yanlış olduğunu, bu kararın bu davada verilmiş tek hukuki karar olduğunu, bir yerlere bağlamamak gerektiğini dile getirerek aynı tarafsız kararı 9'uncu Daire'den de beklediklerini ifade eden Alataş, mahkeme heyetinin ikinci yargılamada hiçbir istem ve taleplerini dikkate almadığını, hep "davanın sonucunu etkilemeyeceğinden reddine" diye yaklaşıldığını aktardı. Alataş, Anayasa'nın, temel hak ve özgürlüklere ilişkin konularda uluslararası sözleşmelerin üstünlüğüne ilişkin 90'ıncı maddesinin kararda dikkate alınmasını istedi.

DGM'lerin sadece adı değişti DGM'lerin kaldırılmasının sadece görüntüden ibaret olduğunu, sadece isminin ve TCK'nın 312'inci maddesinin bu mahkemelerin görev alanı olmak çıkarıldığını, onun dışında yeni DGM'lerin farklı isimde devam ettiğini kaydeden Alataş, eski DGM Yasası'nda ne varsa aynen yenisine aktarıldığının altını çizdi. Yasal değişiklik sonrası Ankara 1 No'lu DGM yerine 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi kurulduğunu, davalarının bozulması halinde bu mahkemeye gideceğini ve aynı heyet tarafından yargılamanın yapılacağını aktaran Alataş, kandırdıklarını düşündükleri AB uyarana kadar bunun devam edeceğini söyledi. Diğer avukatların da kısa savunmalarının ardından Mahkeme Başkanı Hasan Gerçeker duruşmayı kararın açıklanması için 14 Temmuz 2004 tarihine erteledi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Dünyamız SOS veriyor Worldwatch Enstitüsü'nce Ekim 2002- Ekim 2003 dönemini kapsayan "çevre" çizelgesine göre: Kuzey Buz Denizi'nden alınan uydu görüntüleri son 20 yılın en düşük buzul sayısını gösterirken, SARS, 30 ülkede 812 kişinin ölümüne ve binlerce kişinin hastalanmasına neden olduktan sonra kontrol altına alındı. Çevre, sosyal ve ekonomik konular üzerinde çok kapsamlı araştırmalar yapan enstitü tarafından hazırlanan "Dünyanın Durumu 2004, Özel Konu: Tüketim Toplumu" adlı kitap, TEMA Vakfı tarafından yayımlandı. Kitapta, Ekim 2002- Ekim 2003 arasında dünyada çevre ile ilgili önemli duyurular ve sunulan raporlar "Dünyanın Durumu: Yılın Özeti" başlığı altında toplandı. "İklim" başlığı altındaki gelişmeler şöyle gerçekleşti: "Kuzey Buz Denizi'nden alınan uydu görüntüleri son 20 yılın en düşük buzul sayısını gösteriyor. Avustralya'da ülke tarihinin en korkunç kuraklığında insanların yol açtığı iklim değişimleri büyük rol oynadı. "Sağlık" başlığı altındaki gelişmeler ise çizelgede şöyle yer aldı: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ileri derecede akut solunum sendromunun (SARS) 30 ülkede 812 kişinin ölümüne ve binlerce kişinin hastalanmasına neden olduktan sonra kontrol altına alındığını açıkladı. Afrika'da her gün 3000'den fazla çocuğun sıtmadan öldüğü raporlarla ortaya konuldu.

Canlılar yok oluyor Kitapta "kirlilik", "ormanlar", "ekosistemler" ve "balık tarlaları" başlıkları altında yaşanan gelişmelere ilişkin çarpıcı bilgiler yer alıyor: Gelişmekte olan ülkelerdeki kömürle çalışan enerji santralları ve atık yakım tesisleri yeni civa kirliliğinin nedeni oldu. Amazon'daki orman kaybı, 2001 yılına oranla yüzde 40 arttı ve Brezilya son 15 yıldaki ikinci en büyük kayıp oranına tanık oldu. Bilim adamları, dünyadaki ağaç türlerinden yüzde 10'unun kerestecilik, ormanların bölünmesi ve istilacı yabancı türlerin ekimi nedeniyle yok olma tehlikesi içinde olduğunu açıkladı. Bilim adamları birçok bitki ve hayvanın iklim değişimlerine tepki göstererek tür değiştirdiğini ya da ilkbahar etkinliklerine daha erken başladığını bildirdiler. BM Raporu'na göre, koruma altına alınan alanların sayısı 100 bini aştı ve Hindistan ve Çin'in toplamından daha fazla alanı kapsayacak düzeye geldi. Bilim adamları endüstriyel balıkçılığın dünyadaki en geniş ve ekonomik açıdan en önemli balık türlerinin yüzde 90'ını yok ettiğini belirttiler.

ÖNCEKİ HABER

Eğitim Sen'in yanındayız

SONRAKİ HABER

KPSS hafta sonu yapılacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa