06 Temmuz 2004 21:00

Özgürlük ve ikiyüzlülük

İngiliz bilimci Steven Rose, İsrail işgali altındaki Filistin üniversitelerinin desteklenmesi çağrısında bulunuyor. Rose, akademik özgürlüğün sadece Filistin'de değil, bütün dünyada sermaye tehdidi altında bulunduğunu vurguluyor.

Paylaş
Kampusünüzde ders vermeyi bitiriyor ve aracınıza atlayıp, 8-9 kilometre uzaklıkta bir başka kampuse, fizyoloji dersine gidiyorsunuz. Bir öğretim üyesi için gayet normal bir faaliyet. Bir şey hariç: Yolda ağır silahlı askerler tarafından durduruluyor, nereye gittiğinizi açıklıyorsunuz. "Kaç yaşındasınız?" diye soruyorlar. "Kırk" yanıtını veriyorsunuz. "Geri bas, 45 yaşın altında kimseye geçiş yok" deniliyor. Birkaç hafta sonra, yeni bir deneme. Yardımcı profesör olduğunuzu gösteren belgelerinizi gösteriyorsunuz. Silahlı genç adam, "Demek doğru dürüst bir profesör olamamışsın" diyor. İnanılmaz mı? Filistin'deki iki kampuste, Birzeit ve El Kuds'te bunlar günlük olaylar. Geçenlerde işgal altındaki topraklara gittim ve yerinde gördüm. Birzeit Batı Şeria'da, El Kuds ise Doğu Kudüs'te. Aralarında, İsrail'in Kalandiya kontrol noktası bulunuyor. Batı Şerialı bir Filistinli Kudüs'e gidemiyor, Kudüslü bir Filistinli de Batı Şeria'ya. Bu sistem eşleri birbirlerinden, çocukları ebeveynlerden, öğrencileri okullarından mahrum bırakıyor.

Kampus ikiye bölünecek Yasaklar, kampuslerin içinde de mevcut. Birzeit'teki meslektaşlarımla birlikte çalışma planlarım, laboratuvarlara yönelik İsrail kısıtlamaları nedeniyle dumura uğradı. Bu arada, dokuz metre yüksekliğindeki "savunma duvarı"nın, El Kuds kampusunun ortasından geçmesi söz konusu. Böylece kampus ile kampuse ait spor sahası birbirinden ayrılacak. Binlerce İsrailli akademisyen var. Filistinli meslektaşlarının öğretme ve araştırma özgürlüğüne yönelik bu sürekli saldırının, onları kaygılandırması beklenir. Ama saygın İsrailli tarihçi Ilan Pappe'nin tahminine göre, Filistin eğitim ve bilimine yönelik bu kurumsal yasaklamalara, en fazla 100 akademisyen aktif olarak karşı çıkıyor. Yani İsrailli bilimciler, araştırmalarda onlarla işbirliği yapmayı reddeden veya İsrail'deki konferanslara katılmanın devlet barbarlığına sessiz bir onay olduğunu hisseden biz Avrupa'dakileri "akademik özgürlüklerine saldırmak" ile suçlarken, ikiyüzlülük yapıyorlar. Ne de olsa kimle işbirliği yapacağım, hangi toplantılara katılacağım, araştırma tezlerine danışmanlık yapıp yapmayacağım veya başvuruları kabul edip etmeyeceğim, bana kalmış bir tercihtir. İsrail'e karşı boykot hareketini "utanç verici" olarak nitelendirenlerin, Filistin'e gidip öğretmen ve araştırmacıların içinde bulunduğu koşulları görmeleri gerekiyor.

Sadece Filistin değil... Gerçek şu ki; modern araştırma fonları sisteminde, akademik özgürlüğe saygı duymak, bir kural değil istisna. İki yıl kadar önce Hillary Rose, ben ve 120 meslektaşım, Avrupa Birliği'ni bilimsel araştırma alanında İsrail'e fon vermemeye çağıran bir mektuba imza atmıştık. O mektupta, fonların zaten "karşılıksız" olmadığını da belirtmeliydik belki. Avrupa, fonlarını "refah yaratımı", "rekabet" ve listenin biraz altında da "yaşam kalitesinin yükseltilmesi"ni amaçlayan projelere yönlendiriyor. Akademisyenleri doğrudan şirketlerle ilişkilendiren projeleri, özellikle tercih ediyorlar. Mesele değil; ne de olsa Avrupa Birliği, fonlarını nasıl dağıtacağını belirleme hakkına sahip. Yine de insan, bu işte biraz daha sorumluluk bekliyor. Ancak sakın, böylesi fonların, alıcılarına neyi nasıl araştıracaklarına dair geniş bir akademik özgürlük tanıdığını zannetmeyin. ABD'de akademik dergilerin, "şeytan ekseni" ilan edilen ülkelerdeki (İran, Suriye veya Libya gibi) araştırmacılardan gelen makaleleri yayımlamasının yasaklandığını gördüğümüzde, ikiyüzlülük kokusu daha da artıyor. Strasbourg'da katıldığım bir konferansta öğrendiğime göre; Avrupalı bir dergi, olumlu danışman raporlarına rağmen İran'dan gönderilen bir makaleyi yayımlamayı reddetmişti. Amerikalıların aldığı kararı çiğnemekten korkuyorlardı. Derginin yayın kurulunun, bu kararı protesto için istifa edip etmeyeceğini merakla bekliyoruz. Bu arada, patentler ve şirketlerin fonladığı araştırmaların üniversitelerde yayılması, aynı bölümdeki meslektaşların dahi bilgi alışverişi yapmasını engelliyor. Laboratuvarda yan yana çalışan insanlar, gizlilik anlaşmalarını çiğneriz korkusuyla, ne tür bileşikler kullandıklarını bile birbirlerine söyleyemiyorlar. Akademik özgürlük erozyona uğruyor ve savunulmalı. Kendi kurumlarımızda ama öncelikle, en büyük tehdit altında bulunduğu yerlerde. Bu yerler arasında, giderek vahşileşen bir İsrail işgalini yaşayan Filistin de bulunuyor.

ÖNCEKİ HABER

Belediye işçileri alacaklı

SONRAKİ HABER

2005'te ortak tatbikat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...