02 Temmuz 2004 21:00

Manisalı Niyobe Ana

Homeros'un anlattığı gibi Niyobe ana, Zeus'un istenciyle kapkara taş kesilmiştir. Günümüze dek haliyle birtakım değişimlere uğramış olarak, bu efsane özellikle güncelliğini korumaktadır...

Paylaş
Çeşitli dallarda birçok sanatçıya esin kaynağı olan Anadolu kaynaklı bu Niyobe (Niobe) efsanesi, daha sonraları Yunan mitologyasına da geçmiştir. Niyobe, Manisa Dağı'nın (Sipilos) ve yakın yöresinin kralı olan Tantolos'un kızıydı. Çocukluğunu tanrıça Leto ile birlikte geçirdi; aynı çevrelerde sürekli bir arada oynayıp büyüdüler. Yetişkinlik çağına eriştiklerinde haliyle git gide yolları ayrıldı. Niyobe, Tebai kralı Amfiyon'la evlenip onun sarayına kraliçe olarak yerleşti. Gene çok güzel bir kız olan Leto'yu; âdeti olduğu üzere baştanrı Zeus bir yolunu bulup baştan çıkardı ve Leto, Zeus'tan gebe kaldı. Tabii bu olayı duyan Zeus'un karısı Hera, gebe tanrıçaya büyük bir kin beslemeye başladı. Hera'nın şerrinden korkan Leto; çocuklarını doğuracak güvenli bir yer aramakla geçen, haliyle çok uzun süren gebeliğinin sonunda, iki çocuk doğurdu: Tanrıça Artemis ile tanrı Apollon. Sürekli güzelliğiyle övünen ama bir ölümlü olan Niyobe'nin, Tebai kralıyla evlendikten sonra tam bir düzine çocuğu oldu; altısı kız, altısı oğlan... Bu çok çocuklu doğurgan Niyobe; hem güzelliği hem de doğurganlığındaki başarısıyla sürekli övünüp duruyordu. Bu kendince çok üstün saydığı ayrıcalığının herkesçe bilinmesi, dünyanın her tarafına yayılması için, her önüne gelene şişine şişine anlatıyordu bu özelliğini. Hatta güzellikten ve doğurganlıktan yana tanrıçalardan bile üstün olduğunu uluorta dillendirmekten çekinmiyordu. Birgün, yabancı konukların da bulunduğu saraydaki bir şölen sırasında Leto'yu çekiştirmiş; onun zaten kendisinin çok yakından tanıdığı çocukluk arkadaşı olduğunu, bir tanrıça da olsa gerçekte ahım şahım bir güzelliği olmadığını; üstelik doğura doğura topu iki çocuk doğurduğunu söylemişti...Haliyle böylesi bir küçümsenmeyi kendisine yediremeyen tanrıça Leto, Niyobe'nin bu sözlerine çok içerledi ve ona karşı giderek büyüyen bir kin duymaya başladı. İşte bu kin ve öfkeyle bilenen tanrıça, çocukları olan Artemis ile Apollon'a Niyobe'nin bu yakışıksız sözlerini bire bin katarak aktardı; onlardan, Niyobe'nin on iki çocuğunu da öldürmelerini istedi. Ayrıca çocuklarının babası olan Zeus'u da kışkırtıp onu bu öç alma eylemine karıştırdı. Homeros, ölümsüz destanı İlyada'da bu olayı şöyle dillendirir: "Güzel saçlı Niyo be'nin (...)/ On iki çocuğu ölmüştü sarayında / altı kızı ergen altı oğlu, / Apollon öfkelenmişti Niyobe'ye / Öldürmüştü oğullarını gümüş yayıyla / Kızlarını da okçu Artemis öldürmüştü / Niyobe bir tutuyordu kendini / Güzel yanaklı Leto ile / Leto iki çocuk doğurdu, diyordu / Bense bir düzine! / Apollon'la Artemis öldürdü hepsini. / Ölüler yatıp kaldılar kanlar içinde, / Kimsecikler yoktu onları gömecek. / Herkesi taşa çevirmişti Kronosoğlu Zeus / Göklü tanrılar gömdü ölüleri onuncu günü. /(...)Bugün Sipilos kayalarında, ıssız doruklarında / Tanrı buyruğuyla taş olmuştur Niyobe. " Gerçekten de Homeros'un anlattığı gibi Niyobe ana, Zeus'un istenciyle kapkara taş kesilmiştir. Günümüze dek haliyle birtakım değişimlere uğramış olarak, bu efsane özellikle güncelliğini korumaktadır...Manisa Dağı'nda bir derenin üstüne sarkan kapkara bir kaya vardır. Bu kayanın göze benzeyen oyuklarından sürekli su sızmakta; altında akan dereye karışmaktadır. Zaman içinde, bu sıza sıza damlayan sular, Niyobe ananın çocukları için döktüğü gözyaşlarının simgesine dönüşmüştür... Yine Niyobe'nin birkaç yüz metre ötesindeki çalılıklar içinde, doğurganlığın ve bereketin simgesi olarak algılanan doğal bir anıtkayası vardır. Bu ikiliye bir de, öç alan, analıkta her ölümlüden üstün olduğunu söyleyen Leto anayı eklemeliyiz. Bu üç tanrıça da; doğurganlığı, analığı ve evrensel bereketi temsil eden dinlerin halkalarıdır. Leto, Niyobe, Kibele analar, özbeöz Anadolulu tanrıçalar olup anaerkil kültü benimsemiş toplumların öncüleridir. Bugün Niyobe'nin gözyaşları döken doğal anıtının az ötesinde, her yıl Mesir Bayramı adıyla bir bahar ve bereket şenliği düzenlenir. Minarelerden halka atılan ve herkesin kapmaya çalıştığı macunların, şekerlemelerin; kısırlığı önlediğine ve doğurganlığı kamçıladığına inanılır. Niyobe ananın acıyazgısı; binyıllardan beri birçok tragedya yazarını, heykeltıraşı, ressamı etkileye gelmiştir. Hemen hemen bütün dünyadaki büyük müzelerde, Niyobe ananın tanrılarca bir hiç uğruna öldürülen masum çocuklarının heykelleri, resimleri sergilenmektedir. Gene bu bağlamda, Niyobe ananın sessizce gözyaşları döken Manisa Dağı'ndaki doğal anıtı; bütün dünyada, bir hiç uğruna, savaşlarda çatışmalarda ölen çocuklarının ardısıra, için için ağlayan anaların simgesi gibidir.

ÖNCEKİ HABER

Herkes sınıfına göre izleyecek!

SONRAKİ HABER

Umut Sanat'tan belgesel şenliği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...