15 Haziran 2004 21:00

BARIŞ için notalarla SAVAŞ

Şavaş karşıtı şarkıları ile bilinen ve 1997 yılında konser için geldiği Diyarbakır'dan silahların gölgesinde konser verdiği için buruk ayrılan sanatçı 7 yıl sonra yine kentteydi.

Paylaş
Yüreğine sığdırdığı sözleri gitarının tellerinden damlayan notalarla müziğe akıtan rock müzik sanatçısı Yaşar Kurt, "Yeniden bu kentin silahlar altına girmesi ve bütün bunların yeniden tehdit altında kalması üzücü. Bir çocuk tanıdım adı Zindan. Adı Zindan olan çocuklar varken, çatışmaları körüklemek, çatışmaya dönüştürmek ya da çatışmanın nedenlerini desteklemek yerine barışı teşvik etmek gerek" dedi. Şavaş karşıtı şarkıları ile bilinen ve 1997 yılında konser için geldiği Diyarbakır'dan silahların gölgesinde konser verdiği için buruk ayrılan sanatçı 7 yıl sonra yine Diyarbakır'daydı. Yeniden başlayan çatışmalar nedeniyle Diyarbakır'da sık sık barış şarkıları seslendiren Kurt, savaşın karşısında durabilecek en büyük bayrağın barış olduğunu söyledi.

Gerçeği yansıtmak istedim Daha önce tiyatro oyunculuğu yapan Kurt, hayata müzikle mesaj verebileceğini fark edince kendine tamamen müziğe yönelenler arasında. Müziğin sözlerin ötesinde bir ses sanatı olduğunu kaydeden Kurt, "O seslerin sanatını çok sevdim. Onunla hayata mesaj verme, onunla hayatı tanımayı daha içten bir şekilde ortaya koyacağıma inandım. Aydınlanmacı bir ruhum var. Hayatın her tarafında aydınlanmayı ve bilinçlenmeyi hayatın birinci adımı olarak görüyorum. Onun için bu durum yaptığım bütün sanatsal çalışmalara yansıdı. Oyunculukta aktör olarak canlandırdığım noktalardan, besteciliğe, tiyatroya her alana yansıdı. Yaşamın birçok alanında boşluklar gördüm. Gerçeği yansıtan şarkıların azlığı bu boşluktaki arayışımı o alanda sürdürmemi sağladı. Dolayısıyla şarkılarımın gerçeği yansıtacak şarkılar olmasını istedim" dedi.

Toplumsal bakış Tek kutuplu bir dünyada savaş ya da barış mesajları vermenin önemine vurgu yapan Kurt, toplumsal içerikli şarkıları yazmanın onun için bir prensip olduğunu kaydetti. Ülkede yaşanan ekonomik krizin birçok etkilerinin olduğuna dikkat çeken Kurt, şunları söyledi: "Sokak çocuklarının durumu çok kötüydü. Tek kutuplu dünya insanlara özgürlük alanı bırakmıyordu. Onun için bu gibi olaylara bireysel bakmaktan ziyade toplumsal bakmaya çalıştım. Şarkılarım için de bunlardan ilham aldım. Önce söz yazıyordum. Daha sonra müziğin daha etkin olduğunu gördüm ve temellerimi buradan aldım. Çıkış noktasının toplumsal bir mesajı içermesinin nedeni de budur. Ama bunlara sorumlu bakmayı da kendi ilkelerimin içine alarak, rock tarzında müzik yapmaya başladım."

Savaşa karşı bayrak Her fırsatta barışın önemine değinen Kurt, savaşın karşısında duracak en büyük bayrağın barış olduğunu belirtti. Son dönemlerde çatışmalı ortama yeniden dönülmesinin "üzücü" olduğunu ifade eden Kurt, şunları söyledi: "Savaşı kesinlikle istemiyorum. Bu durumu özgün düşüncelerle ifade edersem 1997 yılında Diyarbakır'a geldiğimde, bir şeyi içimde bıraktım. Burayı acılar içinde bırakıp gittim. O zaman ki gözlemlerim duygusal anlamda beni incitmiştir. Festival havasıyla kentin kendine geldiğini gördüm. Sokaklarının bile düzelmiş olduğunu gördüm. İşte yeniden bu kentin silahlar altına girmesi ve bütün bunların yeniden tehdit edilmesi üzücü. Bir çocuk tanıdım adı Zindan. Adı Zindan olan çocuklar varken, çatışmaları körüklemek, çatışmaya dönüştürmek ya da çatışmanın nedenlerini desteklemek yerine barışı teşvik etmek gerek."

Herkesin görevi Toplumsal bir barışın tesisi için bu ülkenin üreten, aydın, sanatçı, düşünür, okumuş ve de okumamışlarının bir mutabakata varması gerektiğini ifade eden Kurt, insani yöntemin her alanda etik ve saygılı davranmak olduğunu aktardı. Toplumsal barışın tesisinin herkesin görevi olduğunu kaydeden Kurt, "Bu toplum onu önemserse, onu gündemine alırsa var olur, yoksa tarihte bir çığlık olarak kalır" diye ekledi.

ÖNCEKİ HABER

Evrensel suç, sivil polisler tanık!

SONRAKİ HABER

Serçe Filistinli de olabilirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...