14 Haziran 2004 21:00

Gündüz AİHM'e gidecek

İstanbul'da kaçırılarak tecavüze ve işkenceye maruz kalan Gülbahar Gündüz olayının üzerinden bir yıl geçmesine karşın failler hala bulunamadı.

Paylaş
"Demokratikleşiyoruz" söylemleri ve "Türkiye'de işkence yoktur" iddialarına karşın bir yıl önce İstanbul'da sokak ortasında kaçırılarak tecavüze ve işkenceye maruz kalan Gülbahar Gündüz, olayın üzerinden bir yıl geçmesine karşın faillerin bulunup cezalandırılmamasına tepki gösterdi. Gülbahar Gündüz dün İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde avukatı Nermin Selçuk ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğini açıkladı. DEHAP İl Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Gündüz geçtiğimiz yıl bugün, evinden çıktığı sırada Saraçhane Parkı'nda dört sivil giyimli polis tarafından kaçırılmıştı. Bir binaya götürülen Gündüz, burada hücreye kapıtılmış, yüzünde sigara söndürülmüş, vücudunun çeşitli yerleri demir çubuk ile çizilmiş, taciz, tecavüz ve işkenceye maruz kalmıştı. Gülbahar Gündüz basına yaptığı açıklamada yaşadığı saldırı sonrasında hiç konuşmadığını ancak geçen bir yıl içinde aynı saldırıları birçok kadının yaşadığını söyledi. Gündüz, saldırılarda özellikle muhalif kimliklere sahip kadınların hedef alındığına dikkat çekerek "Bu saldırı benim şahsıma yapılmadı. Kürt hareketi içerisinde özgürlük mücadelesi veren başta Kürt kadını ve Kürt halkına karşı yapıldı" dedi. Gündüz, bundan sonra da mücadele edeceklerini belirterek kalıcı barışın sağlanması için Abdullah Öcalan ile dialogların geliştirilmesini ve ateşkesin korunmasını istedi. Gündüz'ün avukatı Nermin Selçuk ise olay sonrasında birçok kuruma başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını söyleyerek Adli Tıp Kurumu'ndan alınan ayrıntılı raporun Gündüz'ün işkenceye maruz kaldığını doğruladığını dile getirdi. Selçuk, bir yıl geçmesine karşın olayın aydınlatılmadığını ve faillerin bilinmesine karşın cezalandırılmadıklarını bildirdi. Bu olaydan cesaret alan güçlerin aynı şekilde 4 kadına daha saldırdığını söyleyen Selçuk, iç hukuk yollarından beklentilerinin kalmadığını olayı uluslararası yargı mekanizmalarına taşıyacaklarını belirtti. İHD Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin de Türkiye'de Avrupa Birliği sürecinde "sahte" bir demokrasi anlayışının hakim olduğunu ifade ederek Türkiye'de tüm inkârlara karşın işkence olduğunu dile getirdi. Keskin, sigara söndürme, demirle çizme gibi iz bırakan işkence yöntemlerinin kullanıldığına dikkat çekti.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Susurluk
   çözülmedikçe karanlık aydınlanmaz DEP'li milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak ile DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, dün Mardin'in Kızıltepe ilçesine geldi. Milletvekilleri burada 1994'te Batman'da öldürülen Mehmet Sincar'ı mezarı başında andı. Hatip Dicle, yaptığı konuşmada, manevi anlamda çok zorlu bir dönem geçirdiklerini ve halkın verdiği destekle bugünlere geldiklerini söyledi. Dicle, şöyle dedi: "Mücadelemizin en yoğun dönemlerinde seni kaybettik. Bugün barışa, demokrasiye ve özgürlüğe daha yakınız. Ama yapılacak çok şey var. Kalıcı barışı henüz tesis edemedik. Devlet 1997'de Susurluk'ta meydana gelen bir kazayla devlet-siyaset ve mafya ilişkilerini çözme anlamında epey bir mesafe kaydetti. Fakat Kürt coğrafyasındaki Susurluk çözülmedikçe burada karanlık aydınlanmaz. Mehmet Sincar ve 5 bine yakın faili meçhul cinayetin araştırılması için ilgili komisyonun devreye girmesi lazım. Bu şehit annelerinin, Sincar'ın demokrasi ve barış isteyenlerin talebidir." Milletvekilleri daha sonra Kızıltepe ve Nusaybin'deki mitinge katıldılar.


DİYARBAKIR MİTİNGİNE SORUŞTURMA DEHAP tarafından önceki gün Diyarbakır'da düzenlenen "Barış ve Demokrasi" mitingi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca mercek altına alındı. Abdullah Öcalan posterlerinin açıldığı mitinge ilişkin olarak polis kamerası tarafından tespit edilen görüntü ve fotoğrafların yanı sıra eski DEP milletvekillerinin mitingde yaptıkları konuşmaların çözümlerinin Başsavcılı'ğın incelendiği bildirildi. Başsavcılı'ğın yürütülen soruşturma, DEHAP hakkında Anayasa Mahkemesi'nde açılan kapatma davasını etkileyebilecek. Başsavcılık daha önce DEHAP hakkında, "bölücü eylemlerin odağında yer aldığı" gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi'nde kapatma davası açmıştı.


MECLİS'E 'ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK' DİLEKÇESİ Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden 200'ü aşkın genç Meclis'e, "Kürt halk önderi Öcalan'a özgürlük, Kürt kimliğinin anayasal güvenceye alınması" dilekçelerini verdiler. "Bireysel, anayasal hakları olan dilekçe verme haklarının kullandıklarını" söyleyen gençler dün Meclis'in Dikmen kapısına gelerek ellerindeki dilekçeyi beşerli gruplar halinde Meclis'e vermek istediklerini söylediler. Yoğun önlemlerinin alındığı eylemde polis ve Meclis güvenliği beşerli dilekçe vermeyi kabul etmedi. Ardından gençler beş kişilik bir heyet oluşturarak topladıkları dilekçeleri Meclis Dilekçe Komisyonu'na ilettiler. Heyetin gelmesinin ardından yapılan kısa açıklamada, "Taleplerimizin başında, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'a özgürlüğünün verilmesi, Kürt kimliğinin tanınarak anayasal güvenceye kavuşturulması geliyor" denildi.


Başbakan Erdoğan: Çok çirkin Başbakan Erdoğan, İKÖ Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından, geldiği Beyoğlu Belediyesi'nde DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın açıklamalarıyla ilgili olarak da "Kendi konumlarını ifade bakımından bir tespitleri olabilir. Demokratik mücadele içerisinde olan bir siyasi partinin liderinin bir illegal terör örgütünü bu şekilde değerlendirmesi, çok çirkin bir yaklaşım" dedi. Bakırhan'ın açıklamasına bir tepki de Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'den geldi. Şahin "Bunlar talihsiz açıklamalar. Demokrasi standardı yumrukları sıkarak yükseltilmez" dedi. Şahin, Leyla Zana'nın "En az 6 ay ateşkes sürmeli sözlerini" de eleştirdi.

Bakırhan: Arabuluculuk eşit mesafeyi gerektirir Şahin'in sözleri üzerine bir açıklama yapan DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan "yaptığımız çağrıları kimse yanlış yorumlamasın" dedi. Bakırkan, "yaptığımız çağrıları kimse yanlış yorumlamasın. Arabulucuk misyonu herkese eşit mesafede durmayı gerektirir" dedi. Şahin'in çağrılarını yanlış yorumladığını belirten Bakırhan, "toplumsal barışı gerçekleştirmek ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için tarihsel misyonumuzu yerine getirmek istiyoruz. Barış hoşgörü ve özveri işidir. Savaşı tetikleyen her zaman taraflardır, barışı da sağlayan taraflardır" dedi. Resmi açıklamalarda Türkiye'de düşük yoğunluklu bir savaştan söz edildiğini hatırlatan Bakırhan, savaşın da tarafları olduğunu, kimsenin çağrılarını yanlış anlamaması gerektiğini ifade etti. Bakırhan, daha önce de arabulucu olabileceklerini beyan ettiklerini, bu konudaki eleştiri ve önerilerini hükümete ve Kongra-Gel'e basın aracılığıyla duyurduklarını hatırlattı.

ÖNCEKİ HABER

KONGRA-GEL
   ateşkes için somut adım istedi

SONRAKİ HABER

Göçün etkisini sanatla aşıyorlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...