13 Haziran 2004 21:00

'Vatanseverlik' isyanı

ABD'deki 300'den fazla şehir ile 4 eyalet, "Vatanseverlik Yasası'nın yürürlükten kaldırılması veya değiştirilmesi" için harekete geçti.

Paylaş
ABD'deki 300'den fazla şehir ile 4 eyalet, "Vatanseverlik Yasası'nın yürürlükten kaldırılması veya değiştirilmesi" için harekete geçti. Yerel idareler tarafından ABD Kongresi'ne yapılan çağrılarda, 11 Eylül 2001'deki saldırılar bahane edilerek çıkarılan "Vatanseverlik Yasası"nın anayasal hakları ayaklar altına aldığı vurgulanıyor.

'FBI'ya yardım etmeyebiliriz' Vatanseverlik Yasası, federal ajanlara vatandaşların kişisel eşyalarını, mali hesaplarını, sağlık ve eğitimle ilgili kayıtlarını ve diğer özel bilgilerini izleme hakkını veriyor. Hatta ajanlar, şüpheli olsun olmasın, ABD'de yaşayan herkesin evinde arama yapma hakkına bile sahip olabiliyor. Pek çok eyalet ve şehir yönetimleri ise, soruşturma yürüten federal görevlilere "yardımcı olmayabileceklerini" karar altına aldılar. Örneğin, Federal Araştırma Bürosu (FBI) ajanları bu şehir ve eyaletlerin yönetimlerinden bazı kişiler hakkında bilgi istediğinde, ajanların o kişilerin "anayasal haklarını çiğneyeceklerine" inanılırsa, istedikleri yapılmayacak. Merkezi hükümet üzerinde herhangi bir yaptırımı olmasa da bu kararlar, George Bush yönetimine karşı büyük bir muhalefeti gözler önüne seriyor.

Hareket 300 şehre yayıldı "Vatanseverlik Yasası"na karşı hareket, 2001 yılında Nancy Talanian tarafından kurulan "Hakları Koruma Komitesi Bildirgesi" tarafından başlatıldı. Massachusetts'e bağlı 30 bin nüfuslu Northampton'da yaşayan Talanian, Kasım 2001'de çıkarılan yasaya karşı harekete geçmekte gecikmedi. Talanian ve arkadaşları, medya yetkililerinden bu yasaya itiraz etmelerini istedi ve aralarında Northampton belediye başkanı ile polis şefinin de bulunduğu 400 kişinin katılımıyla bir forum düzenledi. Bu hareketin yayılmasının ardından, bugün 322 belediyede benzer yönde kararlar alındı. Alaska, Hawaii, Haine ve Vermont eyaletleri de aynı yolu izledi. Kararı onaylayan ilk eyalet olan Hawaii'de, 2. Dünya Savaşı yıllarında Japon kökenli ABD vatandaşlarına uygulanan baskılara dikkat çekildi. Alınan bu kararlarda "dil birliği" yok. Ama çoğunlukla, federal görevlilere yardım etmesi istenen yerel görevlilerin, "anayasal hakları çiğnemeyecekleri" vurgulanıyor. Birkaç yerel yönetim meclisi ise, bu yöndeki karar tasarılarını reddetti.

Bush gibilerin işi artık daha zor Talanian'ın belirttiğine göre, söz konusu yerel kararların alınmasında belli bir politik grubun etkisi yok. Vatanseverlik Yasası'na karşı çıkanlar arasında liberallerden muhafazakârlara, insan hakları savunucularından solculara kadar çeşitli kesimler bulunuyor. Kararların Kongre üzerinde yaptırım yetkisi olmamasına rağmen, Talanian'ın belirtiği gibi, "bir şehir konseyi görevlilerinin nasıl hareket edeceklerine karar verebilir." Böylece, federal ajanların, söz konusu kararların alındığı şehir ve eyaletlerde hareket alanı daralıyor. Çünkü yerel yönetimlerin katkıları olmadıkça kapsamlı izleme ve gözaltına alma operasyonları yürütmeleri mümkün değil. Talanian, "Bu, FBI'nın bütçe ve lojistik öncelikleri nedeniyle bir dizginleme ve dengeli davranmaya yol açabilir" diyor. Minnesota'ya bağlı St.Paul şehir konseyi üyesi Kathy Lantry de, "Belki ufak bir şehrin konseyi ülkenin işleri nasıl yürüteceğini değiştiremez, ama diğerleriyle birlikte, bu politikaları uygulayanların duraklayıp neleri yanlış yaptıklarını düşünmelerine sebep olabilir" diye konuşuyor. Bush ve Adalet Bakanı John Ashcroft, bugüne kadar yaptıkları açıklamalarda, Vatanseverlik Yasası'nın güçlendirilerek sürekli kılınmasını savunageldiler. Fakat geçenlerde Adalet Bakanlığı'nın iki numaralı ismi James Comey'in sözcüsü, bir gazetecinin konuyla ilgili sorusu üzerine, "Bu kavgayı kaybediyoruz" itirafında bulundu. Talanian, bundan sonra Amerikan halkının da "ulusal güvenlik" ve çıkarılan yasalarla ilgili tartışmalara aktif olarak katılması gerektiğine inanıyor ve ekliyor: "Umarım ki, daha çok yerel toplum bu yönde kararlar geçirdikçe bu, yasaların değişmesine ve insanların haklarının ne olduğunun ve bunları korumalarının öneminin farkına varacak."


'İçte ve dışta savaşı kaybediyoruz' Temsilciler Meclisi Anayurt Güvenlik Komitesi üyesi Christopher Cox, Amerikan halkının "güvenlik tehdidinin gerçek olmadığına inanmasının işlerini zorlaştırdığını" söyledi. Cox, medya ve bazı politikacıların çizgisine işaret ederek, "ülke güvenliğine olan ihtiyacın uydurma, tuzak ve saplantı olduğuna inanıldığı müddetçe bu uzun ve çetin mücadeleyi kazanamayacaklarını" söyledi. Christopher Cox, Michael Moore'un, Cannes Film Festivali'nde ödüllendirilen "Farenheit 9/11" filmini örnek göstererek, bu filmde ABD Başkanı Bush'un ülkedeki korku atmosferini politik amaçları için kullandığının anlatıldığına dikkat çekti. Cox, filmin onmilyonlarca kişinin görüşlerini etkileyecek olmasından ötürü üzgün olduğunu belirtti. "Sadece ülkemizde değil ama dünyada da birçokları için, anayurt güvenliğinin zorunluluğu sadece bir kurmaca" diyen Cumhuriyetçi milletvekili şöyle devam etti: "Bu sadece, askeri-sanayi kompleksin sürekli bir kriz atmosferi yaratmak için tasarladığı bir icat. Bu insanlara göre, yeni anayurt güvenliği görüşü sadece sivil özgürlüklerimize yönelik bir tehdit ve tehlikeli olduğu kadar da gereksiz. Bu sadece Bush'un yeniden seçilmesine yardımcı olmaya yarayacak bir bahane."

ÖNCEKİ HABER

Canlı yayında terör!

SONRAKİ HABER

Sadr'dan seçim sinyali

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...