10 Haziran 2004 21:00

Çeltiğe can verenler

Su ister çeltik, çamur ister... Bir de kendisini büyütmek için ölecek, ölmekten beter edecek hayatlar ister. Beline kadar çamura girip kendisine bakacak, büyütecek genç kızlar genç erkekler ister.

Paylaş
Edirne Yeni Karpuzlu'da ne zamandır köylünün geçim kaynağı çeltik ekimi... Ancak binlerce göçmen kuşu besleyen tarlalar, Trakya köylüsünün bile karnını doyurmaya yetmez. Tadından geçemediğimiz pilavın her tanesi, bir çeltikçinin elini buz gibi çizer de gelir soframıza... Çamurlu yatağında sereserpe uzanırken çeltik, köylülerin beli bükülür, ayakları romatizma tutar. Kendisi nefes alır da, köylü nefes alamaz, ciğerleri çürür. Çeltik büyür, çeltiğe can veren eller çoğu zaman çeltik için canını da verir. Tıpkı Ruziye ninenin 48'inde ölen oğlu gibi...

Akciğer kanseri Tuz Tepesi'nde bir panayırda karşılaştık 70 yaşındaki Ruziye Gergin'le. 10 torunundan bir kaçını getirmiş panayıra. Cebinde ise 2 milyondan kalan 500 bin lirası... Beş kızı, bir bekar, bir evli oğlu, torunları ve bir de çeltikten ölen oğlunun acısıyla, Yunanistan sınırında, Yeni Karpuzlu köyünde yaşıyor. 1951'de 15 yaşındayken Bulgaristan'dan, kendi deyimiyle 'gariban' geldiği ülkesinde, 'hâlâ gariban.' Burdur'da iki dağ arasından Keşan'a, oradan da Yeni Karpuzlu'ya geliş hikâyesini bir çırpıda anlatıyor. Çeltik tarlaları gibi parça parça bölünmüş yüzü anlattıkça kırışıyor, tarlanın çamurlu suyu rengindeki yeşil gözleri doluyor. 90'lardaki Toprak Reformu ile aldığı 5 dönüm tarlası eşi ölünce geri alınan Gergin'in oğlu, başkasının tarlasında çalışırken, çamura attığı her çeltik tohumu ciğerine saplanmış, ölmüş: "Çok zor çeltik tarlasında çalışmak. Çamurlar içinde şu bele kadar çeltik tohumunu, ilacını saçıyorlar. Sonra da rutubet kapıyorlar. İçki de içiyordu biraz rahmetli. Akciğer kanserinden 5 ay içinde hastalanıp öldü. Ciğeri üşümüş çok. Ne yapalım buranın işi bu. Hayvancılık yok. Mera kalmadı. Gözünün gördüğü yere kadar hepsi çeltik tarlası. Buradan gidenlerin tarlalarında çalışıyoruz. Bunda biraz para var ama o da uyarsa, uymazsa kazanamazsın. Bazen bir dolu oluyor. Paracıklar da gidiyor."

Bir maaşı olana... 35 yaşındaki diğer bekar oğlu da hâlâ başkasının tarlasını sürüyor. Evlense, devlet toprak verecek ama evlenmiyor, evlenemiyor. Çünkü köyün kızları, pirinç beyazlığındaki gelinliklerine çamur lekesi istemiyor artık. Çeltikçiye varmıyor. Çeltik sadece akciğere değil, köylünün yüreğine de zararlı: "Nasıl evlendircem oğlumu, nereden para bulacam? Hem kim varır?.. Görsen nasıl da güzel. Ama garibanlık işte, kimse gelmez." -Kızlar da gariban değil mi? - Onlar da gariban ama şimdikiler uyandı. Hepsi kasabalara, bir maaşı olana gidiyor. Benim kızlarım öyle gariban kaldılar. Hepsi de bu çamurlar içinde. Evli oğlum da çeltikte şöförcülük yapıyor işte. Traktörle sürülüyor ya. Sürüldükten sonra çamura gübresi, ilacı atılıyor. Bir kızım evlendi gitti. Ama onun da kocası bekçi, o da gariban.

Demek ki bir maaş da yetmiyor... Oğulları her sene mayıstan ekime kadar gençliklerinin ve sağlıklarının bir parçasının daha bırakıyor çeltik tavları arasında ve ancak senede 4 milyar lira kazanabiliyorlar. O da ''çoluğa, çocuğa, suya...'' anca yetiyor. İstiyor ki torunları okusun. İlköğretimden sonra İpsala'da liseye gitsin. Zaten babasını çamurda gören, köyden ayrılmak istiyor. Gurbete gidiyor okumaya, çalışmaya... Çamurdan, çeltikten uzağa. Ayrılırken elime bakıyor Ruziye nine, 'yüzük var mı' diye. Belli ki aklı oğlunda... -Herhalde sen memura gidersin. -Memurluk iyi mi ki? -İyidir herhalde. Öyle gölgede ne güzel. Bizim gibi ömrü çamur içinde değil....

ÖNCEKİ HABER

Arsan grevi sürüyor

SONRAKİ HABER

Seçmenden Blair'e tokat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...