10 Haziran 2004 21:00

İşkencenin rengi...

Topuğundan başına kadar saflığın simgesi beyaz bir kefen ile kaplı yere uzanmış bir kadın.

Paylaş
Topuğundan başına kadar saflığın simgesi beyaz bir kefen ile kaplı yere uzanmış bir kadın. Beyazın dışında sadece kırmızı bir lekeden başka bir renk yok elbisede. Kırmızı. Sanatçılar bu rengin işkenceyi simgelediğini söylüyorlar. Kasım Sabti adlı sanatçı, tüm dünyaya Amerikan askerlerinin Ebu Garip Cazaevi'ndeki uygulamalarını anlatmak istediği için resim yaptığını söylüyor. Sabti ve Bağdatlı diğer sanatçılar, başlangıçta neler yapabileceklerini tartışmışlar ve hem Ebu Garip'teki işkenceleri hem de Irak'ta devam eden Amerikan işgalini sanatlarını kullanarak protesto etmeye karar vermişler. Kuzey Bağdat'ta bir galeri salonunda açılan sergiye katılan sanatçılar, Saddam'ın devrilmesi ve Irak'ın daha iyi bir duruma getirilmesi amacıyla Amerikan askerlerinin ve sivil yöneticilerinin ülkelerine gelmesinden duydukları memnuniyetsizliği anlatmaya çalışmışlar. Aynı zamanda galerinin sahibi olan Sabti, bu sanatçıların şu ana kadar sanatlarında politik temalara yer vermediğini belirtiyor.

Sanatçı gözüyle işgal Onlar sanatçılar olarak, savaşın ardından başlayan işgali izliyorlar. Zaman zaman kesin bilginin yerine duyguların geçtiği de oluyor. Fakat sonuçta sanat her yerde, halkın ruh halini anlatmaya çalışır. Iraklı sanatçılar da sanatçı duyarlıklarıyla Irak halkının içinde bulunduğu durumu anlatmaya çalışıyorlar. Sabti'nin galerisinde açılan sergide yer alan eserlerde ülkede yaşanan güvensizlik ortamının halk üzerindeki etkileri yansıtılıyor. "Salı günü Irak'ta bomba yüklü iki araba havaya uçuruldu. Bu intihar saldırlarından birisi kuzeydeki Musul kentinde gerçekleştirildi ve Amerikan kaynakların bildirdiğine göre, bu saldırıda dokuz Iraklı sivil öldü ve 25 kişi de yaralandı. Diğeri ise başkentin otuz mil kuzeyindeki Bakuba'da bulunan Amerikan askeri merkezinin yakınlarında meydana geldi ve bu saldırıda da en az iki Iraklı sivil ve bir Amerikan askeri öldü." Bu tarz haberler artık Iraklıların günlük yaşamlarının bir parçası. Irak'ta işgalle birlikte insanların içine işgale öfkenin yanı sıra; karmaşa ve belirsizliğin yarattığı korku duygusu da yerleşmiş. Muhammed Maher Din, tuvalinde siyah zemin üzerinde kıvrımlı çizgiler ve keskin açılarla bunu anlatmaya çalışmış. Tuvaldeki karmaşanın içinde üç isim göze çarpıyor. Amerika, İngiltere ve İsrail. Bunların altında da bir Yahudi yıldızı var. Bu Irak saldırısı ve işgalinde İsrail'in ideolojik katkısını ve çıkarlarının belirleyeciliğini ifade ediyor. "Bu ülkeler kendi çıkarları için bizim ülkemizi yakıp yıktılar" diyor Maher Din. "Ve Iraklıların kendi başlarına bir hükümet kuramayacak kadar zayıf olduğunu söylüyorlar. Bu doğru değil. Onların tek amacı burada kalabilmek. Bir Irak hükümetinin kurulması ve işgalcilere gitmelerini söylemesi durumunda bile onlar buradan gitmek istemeyecekler" diye devam ediyor.

Bir tutsağın mektubu Maher Din, Ebu Garip Cezaevi'nde kalanlar arasında birçok arkadaşının ve akrabasının da bulunduğunu belirtiyor. Serbest bırakılmalarının arından bu insanlarla konuşmuş ve onlardan dinlediklerini resimlerinde aktarmaya çalışmış. "Onların yaşadıkları korkunç şeyler" diyor. Maher Latif, sergiye seramik çalışamalarıyla katılmış. Yaptığı seramikerden birisinde kanatları bağlanmış ve kafasına torba geçirilmiş bir kuş var. Bu Amerikan askerlerinin gözaltına aldıkları ya da tutukladıkları Iraklılara uyguladığı bir yöntem. Latif bu fikrin Amerikan askerlerinin Bağdat sokaklarında tutukladıkları çocukları görmesinden sonra kafasında şekillendiğini söylüyor. "Bir kuşu elimle yakaladığımda kuşun askerlerin ellerindeki çocuklara benzediğini düşündüm" diyor.

Bir mektup... Galeri sahibi Sabti, işkenceyi anlatma fikrinin eline geçen bir mektupla doğduğunu söylüyor. Bu Ebu Garip'te Amerikalı bir askerin tecavüzü sonrasında hamile kalan tadın bir tutsağın ailesine yazdığı bir mektup imiş. Kadın tutsak mektupta ailesinden Amerikan askerinden öcünün alınmasını istediğini yazmış. Sergideki beş kadın sanatçıdan biri olan Hanan Ubeydi, çalışmalarının birinde tuvale kolsuz, bacaksız olan ve kafasına çuval geçirilmiş bir kadını yansıtmış. Kadının göbeğinin altında geniş bir açıklık var ve bu açıklıktan yeni şekillenen bir embriyo görünüyor. Resmi yapan sanatçı Ebu Garip'te kalan birçok Iraklı kadının hamile olduğunu dile getiriyor. Herkesin bildiği gibi Ebu Garip'te yapılan işkencelerle ilgili olarak hiçbir Amerikan askeri yargılanmadı. Birçok tutsak kendilerine tecavüz edildiğini belirtmesine rağmen bu cezaevindeki olayları soruşturmakla görevlendirilen Orgeneral Taguba kendisine gelen bilgilere göre sadece bir askerin Iraklı bir kadınla ilişkiye girdiğini belirterek bunun da tecavüz sayılamayacağını söyledi. Ama sergiye katılan sanatçılar bunun saçma olduğunu, orada yaşananların herkes tarafından bilindiğini ve kendilerinin de bu yüzden konu olarak işkenceyi aldıklarını söyüyorlar. Seramik sanatçısı Latif, Ebu Garip'ten çıkan bir kadınla konuştuğunu ve kadının kendisine cezaevinde iken defalarca tecavüz edildiğini anlattığını söylüyor.

(Washington Post'tan çeviren Taylan Özgür Efe)

ÖNCEKİ HABER

Öldürememe üzerine

SONRAKİ HABER

Guernica'dan Felluce'ye...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...