10 Haziran 2004 21:00
Öldürememe üzerine
GÜNÜN YAZILARI
Coen kardeşlerin karakterleri geleneksel sinema izleyicisi için 'sıradışı' bulunur. Bir kere komiktirler, kolay yoldan başarıyı yakalamak isterler, sakardırlar ve en önemlisi uyumsuzdurlar. Karakter yaratma konusunda hiç sıkıntı çekmeyen bu iki kardeş ilk filmleri "Barton Fink" ve kendilerini dünyaya tanıtan "Fargo'dan bu yana hep 'eğlenceli' sayılabilecek karakterler yarattılar.
Ama ikili bu kez bir ilki deniyorlar ve bir 'yeniden çevirim' ile sinemalarımıza konuk oluyorlar. 1955 yapımı "Ladykillers"ı aynı adla yeniden uyarlayan Coen kardeşler yine eğlenceli bir filme imza atmışlar.
New Orleans'taki Nehir Kumarhane'sini soymayı kafasına koyan ve kısa yoldan köşeyi dönmeyi planlayan profesör, öncelikle hepsi kendi alanının uzmanı gibi görünen hırsızlardan oluşan bir ekip oluşturur. Sonra da o yakınlardaki bir evin bodrum katına kamp kurarlar.
Ev sahibesi Bayan Munson'a kilise müziği yapan bir grup olduklarını söylemişlerdir. Oysa asıl amaçları, bodrum katından kumarhanenin kasa dairesine bir tünel kazarak soygunu yapmaktır. Ancak 'çete'nin işleri umdukları gibi gitmez ve ev sahibesi Munson, hırsızlığı fark eder.
Munson'un yapılanlardan haberdar olmasına kadar ortalama bir soygun hikâyesi olarak gelişen film bir anda yön değiştiriyor ve Coen kardeşlerin sinema diline daha da yakınlaşıyor. Zaten Coen'lerin ilk filmin 'teması'nı ele alıp filmi baştan sonra kendi üsluplarıyla çektiklerini söyleyebiliriz. Ama fildeki Coen rengini görebilmek için bir süre beklemek gerekiyor. Munson'un hırsızlıktan haberdar olmasıyla birlikte, 'başaramama', 'öldürememe' ve 'küçük hesaplar peşinde koşma' gibi Coen karakterlerinin en temel özelliklerini görmeye başlıyoruz.
Aç gözlülük halleri Bu başarısız hırsılık çetesi, yaptıkları eylemin sonuçlarını bir türlü ortadan kaldıramayan ve her girişimlerinde kendilerini yok eden bir sakarlar topluluğuna dönüşüyor. Coen'ler kez daha 'sıradan insan'ın güçlü ve zengin olma tutkusunun açmazlarını anlatırken, aç gözlü olmanın insanı (hatta insanları) nasıl da bitirdiğinin komedisini yapıyor. Oyunculuk açısından bakacak olursak, yan karakterler iyi çizilmiş olmakla birlikte filmi sürükleyen üç kişi var. Tom Hanks (profesör), Irma P. Hall (ev sahibesi Munson) ve J.K. Simmons (Gart Pancake). Özellikle Tom Hanks, oyunculuğunun olgunluk döneminde olduğunu gösterircesine yüzündeki 'hin' ifadeyi filmin sonuna kadar korumayı başarıyor. J.K. Simmons'ın da 'patlayıcı uzmanı' Gart Pancake rolünde 'sakarlık komedisi'nin gözle örneklerini sunuyor. Ama ortada "Fargo" ya da "Orada Olmayan Adam" gibi kalburüstü bir yapım yok. Zaten "Ladykillers" tam bir Coen filmi de sayılmaz. Filmin ilk çevriminin Coen'cesi belki de. Bir önceki filmleri "Dayanılmaz Zulüm"le 'evlilik şirketi'nin eğlenceli yanlarını anlatan sinemacılar, bu kez açgözlülük üzerine söz söylemeyi tercih ediyor. Ama bu iki filme bakarak Coen'lerin yaratıcılık performanslarının düştüğünü söyleyebiliriz. Bunun Hollywood hastalıklarına yakalanmış olmaktan ziyade 'dönemsel bir kriz' olduğunu ummaktan başka çarede yok.
Aç gözlülük halleri Bu başarısız hırsılık çetesi, yaptıkları eylemin sonuçlarını bir türlü ortadan kaldıramayan ve her girişimlerinde kendilerini yok eden bir sakarlar topluluğuna dönüşüyor. Coen'ler kez daha 'sıradan insan'ın güçlü ve zengin olma tutkusunun açmazlarını anlatırken, aç gözlü olmanın insanı (hatta insanları) nasıl da bitirdiğinin komedisini yapıyor. Oyunculuk açısından bakacak olursak, yan karakterler iyi çizilmiş olmakla birlikte filmi sürükleyen üç kişi var. Tom Hanks (profesör), Irma P. Hall (ev sahibesi Munson) ve J.K. Simmons (Gart Pancake). Özellikle Tom Hanks, oyunculuğunun olgunluk döneminde olduğunu gösterircesine yüzündeki 'hin' ifadeyi filmin sonuna kadar korumayı başarıyor. J.K. Simmons'ın da 'patlayıcı uzmanı' Gart Pancake rolünde 'sakarlık komedisi'nin gözle örneklerini sunuyor. Ama ortada "Fargo" ya da "Orada Olmayan Adam" gibi kalburüstü bir yapım yok. Zaten "Ladykillers" tam bir Coen filmi de sayılmaz. Filmin ilk çevriminin Coen'cesi belki de. Bir önceki filmleri "Dayanılmaz Zulüm"le 'evlilik şirketi'nin eğlenceli yanlarını anlatan sinemacılar, bu kez açgözlülük üzerine söz söylemeyi tercih ediyor. Ama bu iki filme bakarak Coen'lerin yaratıcılık performanslarının düştüğünü söyleyebiliriz. Bunun Hollywood hastalıklarına yakalanmış olmaktan ziyade 'dönemsel bir kriz' olduğunu ummaktan başka çarede yok.
Evrensel'i Takip Et