09 Haziran 2004 21:00

Bir şair hayatı

Pablo Neruda (1904-1973), Şilili bir şairdir. Tıpkı bizim Nâzım'ımız gibi komünisttir. Dostları arasında dünyanın en önemli şairleri vardır : Lorca, Alberti, Hernandez, Eluard, Aragon, Nâzım Hikmet. Yaşamı ; barış savaşımı, ülkesini diplomat olarak temsil etme ve yurtdışı sürgünleriyle geçti, Şili'deki askeri darbenin acılarıyla son buldu.

Paylaş
Pablo Neruda (1904-1973), Şilili bir şairdir. Tıpkı bizim Nâzım'ımız gibi komünisttir. Dostları arasında dünyanın en önemli şairleri vardır : Lorca, Alberti, Hernandez, Eluard, Aragon, Nâzım Hikmet. Yaşamı ; barış savaşımı, ülkesini diplomat olarak temsil etme ve yurtdışı sürgünleriyle geçti, Şili'deki askeri darbenin acılarıyla son buldu. O şöyle özetliyor bunu "Benim hayatım, bütün hayatlardan oluşmuş bir hayattır. Bir şair hayatıdır." Anıları dilimizde ilk kez 1975 yılında Ahmet Arpad'ın çevirisiyle yayımlanmıştı: Yaşadığımı İtiraf Ediyorum. Her kuşağın, özellikle Şili'yi tanımak isteyenlerin ve sanatseverlerin ilgi gösterdiği bu başyapıt Evrensel Basım Yayın tarafından yeniden basıldı. Neruda bütün büyük ozanlar gibi yurdunu sever. Anılarına Şili'nin güzellemesiyle başlar: "... Volkanların altında, karlı dağların önünde, büyük göllerin arasında, güzel kokulu, sessiz ve vahşi Şili Ormanı... İnsan ayağı, ölü yaprakları eziyor, çürümüş bir dal kırılıyor, dev ağaçlar eğri büğrü bedenlerini kımıldatıyor, balta girmemiş ormanların bir kuşu, uçarak geliyor, kanatlarını çırpıyor, dalların gölgesine konuyor. Defne ağacının kokusu burnuma çarpıyor, ta ruhuma yayılıyor. (...)Yapraklar hışırdadı ve bir tilki sessizliği bozdu. Oysa sessizlik, bu bitkiler ülkesinin yasasıdır... Rahatı bozulmuş bir hayvanın uzaktan gelen haykırışı... Gizlenmiş bir kuşun ötüşü arada sırada... Bitkiler ülkesi sessizdir, bazen mırıltılar duyulur, bir fırtına gelip de her şeyi bozana kadar. Şili ormanını tanımayan, bu dünyayı da tanımıyor demektir." Neruda, "dünya için şarkılar söylemeye" bu ormanın sessizliğinden yola çıktığını söylerken sesi gururla titrer sanki. "Azıcık toprağı ve çok çocuğu" olan Parrallı bir köylünün torunudur o. Taş ocaklarında kırılan taşı taşıyan trenlerden birinin "emretmeye ve emir almaya kendini alıştırmış" birinin oğludur. Annesi onu doğurduktan bir ay sonra ölmüş. Biraz da bu yüzden babası trenle yaptığı yolculuklara onu alır. Kırılmış taş alınan bölgelerden biri de Boroa'dır. Güney Amerika'nın yerlileri olan Arokanlar ile kıtayı ele geçirmeye çalışan İspanyollar arasındaki en çetin savaşların geçtiği bir yerdir burası. Doğası da baş döndürücüdür. Ölen annesinin şiire meraklı olduğunu çok dinlemiş ama hiçbir şiirini görmemiştir. Neruda'nın bir gün annesinin sandığında bulduğu kitap, onun okuduğu ilk aşk romanı olacaktır. Üvey annesinden sevgiyle söz ederken şöyle der "O günlerde benim için büyük anlamı olan anıları bazen karıştırmaktayım. Bugünkü şair Neruda'yı hazırlayan nitelikler bence doğa ve sevgidir." Dünya Barış Ödülü, Stalin Ödülü, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi köylü çocuğu Pablo Neruda'nın anıları şöyle bölümlenmiş :Taşralı Bir Genç, Tek Başına Şehirde, Bu Dünyanın Yolları, Işık Saçan Yalnızlık, Yüreğimde İspanya, Şehitleri Aramak İçin Yola Çıktım, Çiçekler Açan Dikenli Meksika, Anavatan Karanlıklarda, Sürgün Hayatımın Başlangıcı Ve sonu, Deniz Yolculuğunun Dönüşünde, Şairlik Bir Meslektir, Sevgili, Acımasız Vatan. Kitabın "bitiriş sözü"nü Curt Meyer-Clason yazmış. Orada şairin bu kitabı İsla Negra'da sekreterine yazdırış serüvenini anlatıyor. Şair kanserdir ama bunu bilmemektedir. Keyfi ve sağlığı yerindedir. Doktorlar onun en az altı yıl daha yaşayabileceğini, ölümünün de belki kanserden olmayacağını söylerler. Dostları 12 Temmuz 1974'de şaire büyük bir kutlama yapmaya hazırlanmaktadır. Şili'de Halk Cephesi Hükümeti iktidardadır. Her şey 11 Eylül 1973'te değişecektir. Başkan ve dostu Allende'nin son konuşmasını radyodan dinledikten sonra birden hastalanır. Dostunun öldürülüşüyle sarsılmıştır, "Onu katlediyorlar" diye sayıklar. Öldüğünde darbeci Pinochet üç günlük yas ilan eder, bu ilanın ikiyüzlülüğü bir saat sonra belli olur. Şairin Valparaiso'daki evi tahrip edilmiştir. Halk ise mezarlıkta "Pablo Neruda yaşıyor" diye haykıracaktır. Haklıdır da. Bence bu sözün doğruluğunu anlamak için şairin ölümünden sonra basılabilen Yaşadığımı İtiraf Ediyorum'dan sonra Enver Gökçe'nin çevirisi olan seçme şiirleri "Yürekte İspanya"yı (Evrensel Basım Yayın) okumak gerekiyor. Yaşadığımı İtiraf Ediyorum, anı, Pablo Neruda, Çeviren:Ahmet Arpad, Evrensel Basım Yayın, 356 s.

ÖNCEKİ HABER

Neden sadece İran?

SONRAKİ HABER

Soğuk Cam'da yaşanmış öyküler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...