04 Haziran 2004 21:00

Tekellerin gözü suda

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Göksoy, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında suyun da önemli yere sahip olduğuna dikkat çekti.

Paylaş
İnsanlığın temel ve birincil ihtiyacı olan su, dünya nüfusunun hızlı artışına karşılık, sabit miktarını koruyor. 20'nci yüzyılda dünya nüfusu üç kat, su kullanımı ise yedi kat arttı. 21'nci yüzyılın ortalarına doğru su sıkıntısının önemli bir sorun olacak. Türkiye'nin de hem jeopolitik önemi hem de önemli sınır ötesi su kaynaklarına sahip olduğu düşünüldüğünde; dış güçlerin Türkiye'yi bu açıdan da tehditlere sürükleyeceğini görmek mümkün. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan, İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Göksoy, uluslararası şirketlerin özelleştirme programının devamını, suyun özelleştirilmesi gündeminin oluşturacağını söyledi. Göksoy, Ortadoğu'da asıl problemin petrolden çok sudan kaynaklanacağına değinerek, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında da, bölgede bulunan su kaynaklarının önemli yer teşkil ettiğini söyledi. Göksoy, tarım alanlarının daraltılmasıyla burada kullanılacak suyun, İsraillilerle verillen Manavgat Suyu gibi satılacağını belirterek, "BOP kapsamı içinde olan Irak, Suriye, Lübnan gibi Ortadoğu'da bulunan ülkeler için su çok önemli. Bu suların hem uluslararası ilişkiler açısından hem de komşuluk ilişkileri açısından büyük sorunlar olacağı belli. Dicle ve Fırat, Türkiye'nin dış politikasını önemli ölçüde etkileceyek durumda" diye konuştu. Dünyanın her yerinde sınır ötesi suyun problem olduğunu söyleyen Göksoy, "İki devlet arasında bir suyun problem yaratmadığını hiç görmedik. Özellikle Ortadoğu için esas kıyametlerin kopacağı nokta petrol değil, sudur. Sulama projelerinin performansının iyi olduğunu söylemekle birlikte, mevcut suların kaynaklarının adil olarak kullanıldığını söyleyemeyiz. Uluslararası şirketlerin projelere müdahale edebileceğini, hatta barajlarımızın çalışmama noktasına çekilebileceğini söyleyebiliriz" dedi.

Pazarı da değerli Göksoy, suyun BOP içinde değerlendirilen önemli konu olduğunun altını çizerek, "Eğer bölgedeki siyasal etnik ve çokuluslu şirketler, sanayi tüccarları, emperyalist güçler; bölgeyi rahat bırakıp, bir kalkındırma projesi gündeme getirirlerse, bölgede sorunun burada yatacağını görmek lazım. Küresel sömürgeci güçler bunu çok iyi bildikleri için belki de kullanma suyunu özelleştirme programına alarak bu insanlara pahalı su satmayı önlerine koyacaklardır" diye konuştu. Göksoy, su alımının diğer temel ihtiyaçlardan pazar itibariyle çok yüksek değerde olduğunu vurgulayarak, alım gücü olmayan insanların bile sudan vazgeçemeyeceğini kaydetti.


TARİHİ DE YOK EDİYORLAR Hasankeyf ilçesini tamamen su altında bırakacak olan Dicle üzerindeki Ilısu Barajı'na da değinen Göksoy, özellikle bu barajın bölgedeki 7 bin yıllık tarihi yok etmenin kasıtlı olarak planlandığını, bunun kültüre ve tarihe yönelik saldırıların bir parçası olduğunu dile getirdi. Göksoy, "Enerji üretimi ve sulamayı amaçlayan GAP kapsamında yapılan Ilısu Barajı, ekonomik değildir, entegrasyonu yoktur. Dolayısıyla zorunlu bir proje değildir. Daha da önemlisi bölge halkını göçe zorlayacaktır. Türkiye'deki kentleşme dokusuna önemli derecede zarar verecektir. Bu anlamda da bu barajın yapılmasından vazgeçilmelidir veya askıya alınmalıdır" dedi.

ÖNCEKİ HABER

Paçacı, Ahmet Çelebi'yi suçladı

SONRAKİ HABER

Bono mağdurları eylem yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa