02 Haziran 2004 21:00

Kulaga, yürege yakin bir ses ariyorum

Popüler neoklasik akımın Türkiye'deki tek temsilcisi olan Ferhat Göçer'in Anadolu turnesi devam ediyor.

Paylaş
Popüler neoklasik akımın Türkiye'deki tek temsilcisi olan Ferhat Göçer'in Anadolu turnesi devam ediyor. Kendi kurduğu ve Türkiye'deki tek şahsa ait senfoni orkestrası "Metropol Senfoni Orkestrası" ile "Anadolu Aryaları" adı altında turneye çıkan Göçer, Anadolunun değişik yörelerinden seslendirdiği ezgilerin yanısıra yorumladığı klasik batı senfoni müziğinden eserlerle izleyenlerin karşısına çıkıyor. Diyarbakır durağında Kürtçe şarkı söyleyen Zilan ile aynı sahneyi paylaşan Göçer, Türkiye'de klasik müziği, dünyada ise etnik müziği duyurmak amacıyla konserler veriyor. Öncelikli olarak bu konserlerin amacını bize açar mısınız? Klasik batı müziğini ülke müziğiyle iyice yoğurup, Anadolu'nun kültürünü harcına uygun daha iyi bir forma sokmak. Burdaki ana mekanizma bu. Yani çok sesli müzikle bir Neşet Ertaş yapabilmek, bir Kazancı Bedih'i yorumlayabilmek, temeldeki hareket noktamız bu. Bunun haricinde tabii ki bunu Anadolu'yu dolaşarak geniş kitlelere duyurabilmek. Diyarbakır, Antep, İzmir, Ankara, Bursa, İstanbul gibi büyükşehirlerde insanların beğenisine sunmak. Diyarbakır'da ilk konserinizi deyim yerindeyse devlet erkânının içinde bulunduğu bir kesime verdiniz. Bunların arasında Kürtçe şarkılar da vardı.... Şimdi biz sadece Kürtçe değil, Ermenice de söyledik başka dillerden de söyledik... Ama Kürtçe diğer dillere göre biraz topraksız, bir dil... Yani evet, ama Kürtçe şimdi artık TRT'de de başka yerlerde de artık rahat kulanılan, kabul görülebilen bir forma kavuşuyor. Bunda hedefim bu topraklar üzerinde yaşayan her kültürü sahnede temsil edebilmek. Yani önyargısız, yahut art niyetsiz herhangi bir siyasal alana çekmeden seslendirdiğimiz parçaların Anadolu'daki kültür mozağinin en önemli unsurlarından olduğunu görerek bunu yapmak. Burdaki tek hareket noktam bu oldu. Siz doktorluk mesleğinden müzik dünyasına girdiniz. Sizin klasik batı müziği ile tanışmanız nasıl oldu? Benim Klasik Batı Müziği ile uğraşmam üniversitede oldu. Üniversitede konservatuvara başladıktan sonra hocamın çok büyük desteğini aldım. Bana çok değişik bakış açısı kazandırdı. Onlar uzun dönem Fransa'da, ünlü sanat merkezlerinde şarkı söylemiş, orkestra yönetmiş hocalarımızdı. Onların sayesinde bir vizyon kazandık. Ama sonuçta Urfalıyız yani. Her durumda bir toprak, kültür faktörü var; elimden geldiği kadar bunu yozlaştırmadan, insanların kültüründen uzaklaştırmadan, yadırgamayacakları bir şekilde çalışmaları insanlarla buluşturma niyetindeyim. Şimdi, bir çok konserler oluyor buna benzer; türküleri senfoni ile yorumlamalar, bunun dahilinde bir çok hatalar oluyor. Ben bunları mümkün olduğu kadar ortadan kaldırmak ve daha güzel, kulağa yüreğe yakın bir forma kavuşturmaya çalışıyorum. Farklı illerde konserler vereceksiniz. Örneğin bir Diyarbakır'da halkın karşısına çıkmanız sizin ilerideki hedeflerinizde bir yere sahip olacak mı ? Mesala Kürtçe okuma gibi... Benim burda yapmak istediğim; en iyi yapabildiğimi yorumlamak. Yani Diyarbakır'da Kürtçe okuyan Dilek arkadaşımı konuk sanatçı olarak almam bu işi onun benden daha iyi yapabildiğini bildiğim için. Bir şeyi halka sunacaksanız; yani ben Kürtçe şarkı söyledim diyebilmek için Kürtçe şarkı söylemek istemem doğrusu. Çünkü iyi yorumlamayacağımı biliyorum. Bir ikincisi, bu aksan meselesidir, söylediğin sözlerin yaptığın vurguların, her şeyi ile seyirciye doğru iletme meselesidir. Dolayısıyla bu işi yapmak yerine bu işi yapan arkadaşlarımla aynı sahneyi paylaşmayı tercih ederim. Şimdi Sezen Aksu da aynı şeyi yapıyor; o da çıktığı konserlerde farklı dilleri taşıyor sahneye ve o dili en iyi yorumlayan kişiyi tercih ediyor. Sezen Aksu'nun farklı dillerden verdiği konserler sanki AB ilişkilerinde Türkiye'nin hoş görülmesine yönelikti. Çünkü Bürüksel'de verdiği konserden sonra sessizliğe büründü... Bizim buradaki turnelerimiz, geleceğe bir yatırıma yöneliktir. Yoksa AB için falan değil.. Biz, bu konserlerle halkın karşısına çıkıyoruz ve müziğimizi onların beğenisine sunuyoruz. Onlardan aldığımız tepkiler üzerinden kafamızı iki elimizin arasına koyup yeniden düşüneceğiz; nerelerde hata yaptık, nereleri doğru yaptık ona bakacağız. Mesala Antep'te Barak söyleyeceğiz. İzmir'de İzmir Türkülerini söyleyeceğiz. Her yörenin rengini heybemize koyarak yolumuza devam edeceğiz. Siz hem farklı kültürlerde farklı dillerde yapılan halk ezgilerini, 'yüksek sanat' düzeyinde yapıyorusunuz. Üstelik bunu yine halka sunma gibi bir amacınız olduğunu söylüyorsunuz. Bu cesareti nereden buluyorsunuz ? Bu cesareti hem aldığım eğitime hem doğduğum memlekete borçluyum. Bunu iyi özümsediğimi düşünüyorum. Bunu iyi verebildiğimi düşünüyorum. Her kesimden insanın beğenisini kazandığını gördükçe bu beni daha çok cesaretlendiriyor. Çok özel, çok ince bir çizgi ama elimden geldiğince özenle popülariteye kaçmadan işi yozlaştırmadan bunu insanlara verdiğiniz takdirde insanlar bunu çok güzel kabul ediyorlar. Son olarak "Anadolu Arya" müzik topluluğu konusunda ne diyeceksiniz ? Arya şarkı anlamına gelen bir terim. Müziğin temeli aslında aynı. Avrupa toplumlarında şarkı sosyal çalkantılardan doğmuş, yani siyasi, politik ortamlardan doğmuş. Dolayısıyla şarkılar köken olarak aynı yerden besleniyorlar, farklı yanı sadece birbirinden uzak farklı kültürlerden ortaya çıkmaları. Anadolu'nun müzik kültürü, Orta Asya'dan, Kuzey Afrika'dan Arap kültüründen etkilendiği için Türkiye buralara daha yakın. Onun için bize en fazla Yunan ezgileri, biraz da Akdeniz ezgileri sıcak geliyor. Ama Kuzey Avrupa ülkeleri dediğimiz, Ariya dediğimiz ağır klasik senfonik eserler genelde uzak kalmıştır Çünkü siyasi kültür yapısı farklıdır. Ben bunların arasından toplumun beğeneceğini ümit ettiğim bazı eserlerin hikâyelerini aktararak insanlara biraz olsun kulaklarına ısındırmak istiyorum.


Açıkhava'da etkinlik Bu memleket bizim Nâzım Hikmet ölüm yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılacak. Şairin anısına bugün Nâzım Kültürevi tarafından Harbile Açıkhava Tiyatrosu'nda bir etkinlik düzenlendi. Action Selanik Müzik Topluluğu, Ataol Behramoğlu, Emin Igüs Grup, Esin Afşar, Fırat Başkale, Işıl Özgentürk, Kemal Özer, Metin Çoşkun, Nâzım Kültürevi Çocuk Korosu, Nâzım Kültürevi Gençlik Korosu, Orhan Aydın, Şehir Işıkları, Ufuk Karakoç ve Vedat Sakman'ın katılacağı etkinlik saat 19.30'da başlayacak.

Yaşam Radyo'da gün boyu Öte yandan bugün Yaşam Radyo'nun tüm programlarında Nâzım var. Programlarda şair mahpusluğu, sürgün yılları, özlemleri, acıları, sevinçleri, aşkları yer alacak.


Neyi bildirir sayılar

sayılar bebelerin kundakları sayılar tabutları şehirlerin öldürülmüş öldürülebilecek olan sayılar yaklaşan bir şeyleri bildirir sayılar bildirir uzaklaşan bir şeyleri nedir yaklaşan bize bizden uzaklaşan nedir dünya savaşı: I dünya savaşı: II 14'ten 18'e 39'dan 45'e 10 yıl 54 milyon ölü 49 milyon sakat ölülerle sakatların memleketi 103 milyon nüfuslu bir memleket ve ayrıca öksüzleri delileri yanık taşlarıyla ve gidenlerden biri evimizdendi gitti dönmedi bir daha 19'unda mıydı 40'ında mıydı aklımda kalmamış döndü iki gözü kör gök gözlü müydü kara gözlü müydü aklımda kalmamış döndü dizkapağından kesik sol bacağı döndü ve kapısını bulamadı evinin 14'ten 18'e 39'dan 45'e 10 yıl 54 milyon ölü 49 milyon sakat (...) balistik füzeleri filimlerde seyrettim 2 balistik füze yakıp kül eder 150 kitaplığı daha kurulmadan onlar belki benim kitabım da vardır içinde 62 yılında bombardıman uçaklarını gördünüz mü son modellerini 2 bombardıman uçağı 4 sağlık evini yükler yanına bombalarının temeli daha atılmamış 4 sağlık evini koskoca pırıl pırıl ve yatakları röntgenleri umutlarıyla 62'de atomlu atomsuz silahlanma yarışı 12 milyar dolar yılda 10 yılda 120 bin milyar yıldızların sayısına yakın mı bilmem 120 bin milyar yahut 150 milyon yapılmamış ev yapılabilecek ama yapılmamış ev 150 milyon ev hayaleti 5 odalı akarsulu elektrikli banyolu kapıları merdivenleri pencereleri 150 milyon evin güneş doğarken camları gölgeleri akşamüstü balkonları ayışığında (...) 150 milyon ev bu evlerden bir teki odaları kapıları akarsuyu ve yemek masası bu evin 62'de atomlu atomsuz silahlanma yarışı 120 milyar dolar yılda 10 yılda 120 bin milyar dolar yahut 150 milyon yapılmamış ev yapılabilecek ama yapılamamış tanıdığım adamınki de içinde balkonunda ayışığı 62'de atomlu atomsuz silahlanma yarışı 120 milyar dolar yılda yahut yuvarlak hesap 1 milyar ölü adayı ve ölüme hazır en azdan yarısı bütün toprakların yarısı bütün ağaçların balıkların bütün yağmurların ve ana rahmine düşenlerin en azdan yarısı ölüme hazır (...) neyi bildirir sayılar neyi bildirmeli yaklaşan nedir size uzaklaşan nedir bizden.



NAZIM HİKMET RAN

ÖNCEKİ HABER

Türküler susmaz!

SONRAKİ HABER

Bulanık bir çizginin romanı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...