02 Haziran 2004 21:00

Ateşkes tartışılıyor

Karayalçın ve Bakırhan KONGRA-GEL'in ateşkesi bitirme kararını değerlendirdi. Karayalçın "Hiçbir kimse ve örgüt barış ortamını bozmaya yeltenmemeli" dedi. Bakırhan ise "Demokratik açılımlar olsaydı böyle olmazdı" dedi.

Paylaş
Diyarbakır'a gelen SHP Genel Başkanı Karayalçın ve DEHAP Genel Başkanı Bakırhan gazetecilerin sorusu üzerine KONGRA-GEL'in ateşkesi bitirme kararını değerlendirdi. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ve DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan önceki gün Diyarbakır'a gelerek Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i makamında ziyaret etti. Gazetecilerin sorusu üzerine KONGRA-GEL'in ateşkesi bitirme kararını değerlendiren Karayalçın şöyle dedi; "Hiçbir kimse ve örgüt Türkiye'nin bütünlüğüne saldırmamalı, hiçbir kimse ve örgüt demokratikleşme yönünde atılan adımların hızını kesmemelidir. Hiçbir kimse ve örgüt barış ortamını bozmaya yeltenmemelidir. AB'den tarih beklediğimiz böyle bir süreçte olumsuz gelişmelere yol açar."

'Barış atmosferi devam etmeli' DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise bölgedeki 5 yıllık çatışmasızlık ortamının değerlendirilemediğini belirterek "Demokratik açılımlar olsaydı böyle olmazdı" dedi. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri olarak ateşkes sürecinin devam etmesi için bir dizi etkinlik içerisinde olacaklarını belirten Bakırhan, "Dileriz 2002 öncesi karanlık döneme bir daha dönülmez. Devlet, silahlı güçlerin de Kürt sorununun bir parçası olduğunu kabul ederek adımlar atmalı. Silahlı güçleri sorunun bir parçası olarak kabul etmeyen bir anlayışla bir çözüm üretilemez" diye konuştu. Genel Başkanlara belediye çalışmaları hakkında bilgi veren Osman Baydemir de ateşkes sürecinin sona ermesiyle ilgili olarak "Barış atmosferi devam etmeli" dedi.

Diyalog Komitesi gündemde Bakırhan DİHA'ya verdiği röportajında ise Diyalog Komitesi'nin oluşturulması konusunu da gündeme aldıklarını belirtti. Bir dönem en fazla ihtiyaç hissedilen konulardan birisinin Diyalog Komitesi'nin oluşturulması olduğuna vurgu yapan Bakırhan, "Özellikle birçok çevre tarafından arabuluculuk, uzlaşma ya da barış girişimlerinin devam ettirilmesi için çeşitli açıklamalar yapılıyor. Bunların yeterli olmadığını ve aslında pratikle bu çağrıların ve açıklamaların yaşam bulması için hem partimiz hem de sivil toplum örgütlerinin önümüzdeki günlerde girişim içersinde bulunmasının bir ihtiyaç olduğunu belirtebiliriz. Partimiz bunu en ince ayrıntılarına kadar değerlendirip ciddi bir şekilde bunun üzerine eğilecektir" diye konuştu.


Dışişleri sözcüsü de değerlendirdi Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, KONGRA-GEL'in "1 Haziran'dan itibaren geçerli olmak üzere ateşkese son verdiği" yönündeki açıklamalarının, örgütün silahlı vasfının devam ettiğinin açık bir kanıtı olduğunu söyledi. Tan, haftalık basın toplantısında, bir soru üzerine, "KONGRA-GEL'in Irak'ın içinde bulunduğu özel koşullardan yararlanarak, silahlı mevcudiyetini sürdürdüğü Kuzey Irak'ın Kandil dağı yöresinde, örgüt yönetici kadrolarının da katılımıyla 16-26 Mayıs'ta bir kongre düzenlediğini" belirtti. PKK'nin her üç adıyla da "terör örgütü listesinde yer aldığını" belirten Tan, "Uluslararası terörizmle mücadele bağlamında ortak bir dayanışma ortaya koyan ülkelerin, bu alandaki dayanışma ve işbirliğini pekiştirmelerini beklemekteyiz" dedi.


KONGRA-GEL AB'ye dava açacak Avrupa Birliği'nin (AB) 'terörist örgütler listesi'ne alınan KONGRA-GEL, merkezi Lüksembourg'da bulunan Avrupa Adalet Divanı'na başvurarak, kararın geri alınmasını isteyecek. KONGRA-GEL'i, avukatlar Mark Muller, Edward Grieves, Gareth Pierce temsil edecek. DİHA'nın geçtiği habere göre, KONGRA-GEL Başkanı Zübeyir Aydar adına Avrupa Adalet Divanı'na yapılacak başvuruda, KONGRA-GEL'in 27 Ekim-6 Kasım 2003 tarihleri arasında 364 delegenin katılımıyla düzenlenen bir kongre sonucunda kurulduğuna dikkat çekilecek ve örgütün; tüzüğü, programı ve bileşenleri ile yeni bir örgüt olduğuna vurgu yapılacak.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


DGM'lerde karmaşa Anayasa değişikliği ile kaldırılan DGM'lerde yargılama kaosu yaşanıyor. DGM'lerin yerine konulacak özel mahkemeler ile ilgili düzenleme henüz yapılmadığı için bu mahkemelerde yargılama yapılamıyor. Duruşmaya gelen tüm sanıklar kısa bir duruşmanın ardından tekrar cezaevlerine gönderiliyorlar. Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok'un öldürülmesi gibi çok sayıda olayı kapsayan "Umut Operasyonu"na ilişkin davanın dünkü duruşmasında, sanıklar, DGM'lerin kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliği nedeniyle Ankara 2 No'lu DGM'nin görevsizlik ve yetkisizlik kararı vermesini talep ettiler. Sanık avukatlarından Mehmet Ballı da, DGM'lerin kuruluşuna ilişkin Anayasa'nın 143. maddesinin son AB uyum paketiyle yürürlükten kaldırıldığını anımsattı. DGM'lerin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 2845 sayılı yasanın Anayasal dayanağının kalmadığını ifade eden Ballı, "Hukuk boşluk tanımaz. Tabii hakim ilkesi de gözönüne alınarak, dosyanın derhal görevsizlik ve yetkisizlik kararıyla İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilsin" dedi. Diğer tutuklu sanıklar da tutuklu kaldıkları sürenin gözönüne alınmasını isteyerek, tahliye talebinde bulundular. Mahkeme heyeti, görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesi yönündeki taleple ilgili olarak dosyanın incelemeye alınmasına, tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin reddine ve diğer eksikliklerin giderilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.

Eylem AKP'ye tepkiymiş! Öte yandan El-Kaide'nin Türkiye yapılanması içinde faaliyet gösterdikleri ve İstanbul'da 15 ile 20 Kasım 2003 tarihlerinde 4 ayrı yere düzenlenen bombalı saldırılara karıştıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 69 sanıktan dün 3. gün duruşması için çağırılan 2'si kadın 14'ünün yargılaması da yapılamadı. İstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmada yargılama yapılmayarak, sanıklar Kandıra F Tipi ile Gebze Cezaevi'ne gönderildiler. Bu arada, duruşmada, firari sanıklardan Habib Akdaş ve Gürcan Baç'ın eşlerinin avukatlığını üstlenen Abdurrahman Sarıoğlu, ilginç bir savunmada bulundu. Sanıkların eyleminin anayasal düzeni değiştirmeye yönelik olmadığını kaydeden Sarıoğlu, "ABD'nin Irak'ı işgali, Yahudiler'e destek verilmesi ve Irak'a asker gönderme kararından dolayı AKP iktidarına yapılmış bir tepkidir" dedi. AB'ye uyum yasaları çerçevesinde kaldırılan DGM'lerin yerine yine özel statülü mahkemeler kurulacak. Bu mahkemelerin de isimleri dışında DGM'lerden hiçbir farkı olmayacak.

ÖNCEKİ HABER

Pancar üreticisi traktörüyle eylemde

SONRAKİ HABER

Özelleştirmeye ve NATO'ya hayır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...