26 Mayıs 2004 21:00

Öyküler anlatan bir ozan Şavkar Altınel

Şavkar Altınel, otuz yıldan daha uzun bir süredir yurtdışında yaşıyor. Anadilinden uzak yaşamayı, dile özen gösterme ve dilini güzel kullanma avantajına çevirebilen ender ozanlardan.

Paylaş
Şavkar Altınel (1953), şiirde imgenin herşey sayılıp yaşamın önüne geçtiği bir dönemde yazmaya başladı. Dönemdaşlarına aykırı olarak yaşama yaslanan ve "anlatan" bir şiirin temsilcisi olduğunu gösterdi. 1991'de yayımlanan ilk kitabı Kraliçe Viktorya'nın Düşü'nden 1999 yılında yayımlanan Kış Güneşi'ne kadar, yalın bir dille yaşamın ışıltılarını ve karanlığını, çelişkilerini ve olağanüstülüğünü şiirleştirdi. "Güneydeki Ülke: Avustralya'da Bir Yolculuk" (1966) adlı bir gezi, "Soğuğa Açılan Kapı: Şiir Üstüne Yazılar" (2003) adlı bir de eleştiri kitabı olan Altınel, otuz yıldan daha uzun bir süredir yurtdışında yaşıyor. Anadilinden uzak yaşamayı, dile özen gösterme ve dilini güzel kullanma avantajına çevirebilen ender ozanlardan. Şavkar Altınel'in bugüne kadar yayımlanan tüm şiir kitapları bir arada YKY'de Yol Notları (Toplu Şiirler) adıyla yayımlandı.

Sinema görüntüleri Altınel, öykü anlatmayı kendinden önceki ozanlardan (örneğin Nâzım Hikmet ve Turgut Uyar'dan) öğrenmiş ve onlara kendi anlatım özelliğini katmış. Şavkar Altınel'in şiirinde imgenin yerini sinema kamerasından yansıyora benzeyen görüntülerin alışını en güzel yansıtan şiirlerinden biri de Şong Şuy Pazarında'dır. Şiir bir tren penceresinden belirip kaybolan manzarayla başlar. "Rayların kıyısındaki/ tropik yeşilliklere karşın,/ hava kapalı ve soğuk;/ tek tük pagodalar geçiyor camdan,/ geniş bir perondan arada bir/ birileri daha biniyor küçük tirene." Şiir, "pagoda" sözcüğünün getirdiği "yabancı bir ülkede olma" duygusunu pekiştiren "pasaport" görüntüleri ve nerede olunduğunu belirten bir konuşmayla sürer: "Sonra herkes pasaportlarını / karıştırmaya başlarken,/ kondüktör yanıma yaklaşıp/ Hong Kong tarafındaki /son durağa geliyoruz," diyor. "Halk Cumhuriyeti vizeniz yoksa/ inmelisiniz artık." Yeni bir bölüme geçmeden önce verilen ara okura bir soluklanma olanağı verirken yolculuğa katılma olanağını da veriyor. Çin Halk Cumhuriyeti vizesi olmadığı için trenden indirilmiştir ama bir serüvenin de eşiğindedir. Bu sınır kasabasında neler yaşayacaktır acaba. Ozan pazar yerini dolaşır. Ve tüfek sesleri duyar. Bu tüfek sesleri İngiliz askerlerinindir. Bir süre sonra bu topraklardan da çekilmek zorunda kalacak olan İngiliz askerlerinin. Bu bölüm okurun kültürüne ve tarih bilgisinin genişliğine göre İngiltere'nin daha önce egemenliğinde ya da işgalinde olan ülkeleri (örneğin Hindistan) hatırlatacak görüntüleri içerir: "İstasyondan elli metre ötede/ sergilere adını bilmediğim / meyvalar yığılı, / canlı balıklarla yengeçler/ kıpırdıyor su dolu tablalarda, / tavuklar kafeslerinde eşeleniyor;/ talim yapan son İngiliz taburlarının/ tüfek sesleri geliyor uzak tepelerden/ bir 'askerlik hatırası' gibi."

Asyalı sesler Şavkar Altınel'in şiir kamerası, şiiri anlatanla birlikte pazar yerinden bir çayhaneye girer. Çayhanenin yoksulluğu "köhne" sözcüğünü aşan bir görüntüyle, pencerelerle belirir. Ve ozan anadilinin sözcükleriyle bu uzak coğrafyada anlaşılabilmenin garipsemesini duyar: "Camsız pencerelerinde/ büyük naylonların çırpındığı/ köhne çayhanede İngilizce bilen yok; / ama 'çay'ın Çincesi 'çay'/ 'su'yun Çincesi 'su'/ ve ne Türk'e, ne Çinli'ye benzesem de,/ benim ağzımda da yaşıyor/ bu Asyalı sesler." Şiirin son bölümü, göstermelik tekniğin doğaya yenik düştüğü bir ortamda, ozanın kendini dünyaya yabancılaşmış duyuşunu arttıran yabancı bir kültürün giyimiyle dolaşan yabancılaşmış Çinli çocukları anlatır. Ozanın çocuklara seslenişi, sözcüklerinin çocuklarca duyulup algılanmayışı şiirin en yoğun bölümünü oluşturur. Dönüp yeniden okumak zorundasınızdır artık bütün şiiri: "Tavanda kıpırdamadan duran/ paslı vantilatörün altında/ bir masaya oturup/ fincanın sıcaklığıyla/ ısıtmaya çalışıyorum ellerimi/ Snoopy tişörtleri giymiş iki çocuk/ plastik bir tasla içeri giriyorlar/ bir şeyler almak için/ 'ben de çocuktum', 'diyorum onlara, / 'kırk yıl önce, başka bir diyarda';/ama rüzgâr alıp götürüyor sözcüklerimi / palmiyeler savrulurken / dışarıda çiseleyen yağmurun altında." Şavkar Altınel'in şiirini hem şiir keyfi almak isteyenler hem yolculuk yapmayı sevenler okumalı. Şiir yazmayı öğrenmek isteyeceklerse bir seferden fazla okumak zorunda.

ÖNCEKİ HABER

ÖSS karmaşası

SONRAKİ HABER

Bakan konuşuyor Zeugma boğuluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...