25 Mayıs 2004 21:00

'Bilim' adına işkence

Ovitz ailesi mensupları, cüce oldukları için 'Ölüm Meleği' Dr. Josef Mengele'nin elinde 7 ay boyunca korkunç işkencelere maruz kalmıştı.

Paylaş
İsmi, insan genetiği çalışmaları üzerinde sonsuza dek bir gölge olacak olan Josef Mengele, 30 Mayıs 1943'te Auschwitz'e geldi. Onu oraya gönderen, akıl hocası Otmar Freiherr von Verschuer'di. Auschwitz'de "olağanüstü araştırma fırsatları" elde edeceğini söylemişti. Mengele kampa ulaştığında, içeride 100 binin üzerinde tutsak vardı ve ölüm makinası tam hızla çalışıyordu. Savaştan sonra, kurtulanların hatırladığı kişi Mengele'ydi. Yakışıklılığını, gülümsemesini, çocuklara kibarca konuştuktan sonra onları gaz odasına nasıl yolladığını hatırlıyorlardı. Tutsakların gördüğü ilk Alman subay, genellikle o oluyordu. Birkenau'daki platforma indiklerinde "Sağa" veya "Sola" diye bağıran oydu. Soldakiler hemen öldürülenlerdi, sağdakiler ise, en azından bir süre daha yaşıyordu.

'Sağa' yollanan bir aile "Sağa" gönderilenler arasında, 30 yaşındaki Yahudi kadın Elizabeth Ovitz de vardı. O ve çocukları, 18 Mayıs 1944 gecesi Auschwitz-Birkenau'ya ulaştılar. 12 kişilik aile, hep beraber bir kenara ayrıldı. Mengele, büyülenmişçesine onlara baktı ve konuştu: "Artık önümüzdeki 20 yıl boyunca çalışmak zorundayım. Artık bilim, önemli bir konuya sahip." Ovitz ailesi, Transilvanyalı Yahudilerdi. Baba Şimson İzak Ovitz, bir tür mucize hahamdı. Adamda, pseudo-akondroplazi adı verilen bir tür cücelik vardı. Bu rahatsızlık; bedenin büyük bölümünü etkilemiyor; ama kol ve bacakların kısa, kıvrık olmasına yol açıyordu. Haham Ovitz'in 10 çocuğundan 7'si, Elizabeth dahil olmak üzere, cüceydi.

Hastalığın sebebi Yarım yüzyıl sonra, birçok kemik düzensizliğinin sonucu olan güdük, kıvrık, çarpık kol ve bacakların, büyümenin lokal kontrolü olgusuna işaret ettiği artık biliniyor. Kemiğin dinamik yapısı, en çok, bir bebeğin uzun kemiklerinde belli olur. Her bir uçta bir büyüme levhası vardır. Kemiğin geri kalanı kalsiyum fosfatla kaplıdır, ama bu uç kısımlar yumuşak ve kalsiyumsuzdur. Çocukluk ve yetişkinlik döneminde giderek küçülürler ve nihayet 18 yaşında, tamamen kaplanırlar. Böylece kemiğin dikey büyümesi sona erer. Her bir büyüme levhasında, sonradan kıkırdağa dönüşen hücrelerden (kondrosit) oluşan yüzlerce sütun bulunur. Kemik şaftına en uzak noktadaki büyüme levhasında yer alan bu sütunlar, proteinlerle şişer, kendi çevrelerinde kıkırdakımsı bir matris örer ve sonra ölürler. Kemiğe dönüşen hücreler (osteoblast) kondrositlerin mezarlarına yürür, kalsiyum fosfat ve yeni matrisler bırakır. Böylece kemik, iki ucundan da büyür. Ovitz'leri etkileyen rahatsızlık, pseudo-akondroplazi, bu düzeni bozar. Kondrositlerin ürettiği kıkırdakımsı matrise giden proteinlerden birini kodlayan genlerden biri, mutasyona uğrar. Mutant protein, kıkırdaklar içinde birikir, onları zehirler ve genellikle öldürür. Sonuçta kol ve bacaklar kısa, kıvrık olur, ama yüz ve gövde etkilenmez.

Korkunç deneyler Elizabeth ve çocukları, Auschwitz'de ayrı bir odada tutuldular. Ayrıca, yeterli gıda alabildiler. Ancak bunların bedelini, Mengele'nin tuhaf deneylerinde star rolü oynayaraks ödediler. Elizabeth Ovitz şöyle yazıyordu: "En korkunç deneyler, jinekolojik olanlardı. Bizi bir masaya bağlayıp işkenceye başlarlardı. Rahmimize birşeyler enjekte eder, kan alır, içimize girer, parçalar, örnek alırlardı. Acı dayanılmazdı. Deneyleri yapan doktor bize acır, üstlerinden durmalarını isterdi, yoksa ölecektik. Çektiğimiz acıyı kelimelerle anlatmak mümkün değil, deneyler bittikten günler sonra bile devam eden bir acıydı bu." Ama sonra diğer deneyler başladı: "Omuriliğimizden sıvı çektiler. Kulaklarımızı aşırı sıcak veya aşırı soğuk suya tuttular, bu da bizi kusturuyordu. Sonra saç çekme başlardı. Bayılacak gibi olduğumuzda beyin, burun, ağız ve el bölgelerinde acı verici deneylere girişirlerdi." Ovitz ailesi, Mengele'nin saplantılarına 7 ay dayandı. Bir seferinde Mengele içeri girmiş ve sadece 18 aylık olan Şimşon, ona doğru emeklemişti. Mengele çocuğu kollarına aldı ve onunla konuşmaya başladı. "Babası olduğunuzu sanıyor" dedi biri. "Babası değilim" yanıtını verdi Mengele, "Sadece amcasıyım." Bebek, kötü gıdalar ve sürekli kan alımı yüzünden bir deri bir kemik kalmıştı.

Ölümden kurtuluş Mengele, Ovitz'leri üst düzey Nazilere gösterdi. Cücelik hakkında brifingler verdi ve konuşmalarını, sahnede çıplak duran aileyle süsledi. Deneyler, Ekim 1944'e dek sürdü. Üçüncü Reich ölüm sancıları çekmeye başladığında bile, Mengele, manyaklıklarına devam ediyordu. O sırada, Elizabeth'in kahverengi gözlerini nasıl camdan gözlerle değiştirebileceğini değerlendirmekteydi. Auschwitz, 27 Ocak 1945'te kurtarıldı. Elizabeth ve ailesi için, Sovyet askerlerinin gelişi, ölümden kurtulmaktı. Çünkü Mengele'nin tüm denekleri, "ölüm meleği"nin onlarla işi bittiğinde öldürülürdü. Aile, 1949'da İsrail'e göç etti. Elizabeth Ovitz, 1992'de Hayfa'da son nefesini verdi. İşlediği suçlar nedeniyle asla yargılanamayan Josef Mengele, 1979 yılında Brezilya'da öldü. Pseudo-akondroplaziden muzdarip insanlar, bilime, kemiklerin nasıl büyüdüklerine, boyumuzun ne kadar uzadığına dair önemli bilgiler sunuyor. Ama Mengele, o anlamsız deneyleriyle, bu hastalığın ne olduğunu keşfedememişti.

(The Guardian)

ÖNCEKİ HABER

Danışma Kurulu memur sendikalarıyla toplandı

SONRAKİ HABER

BOP'UN EKSENİ TÜRKİYE!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...