07 Mart 2011 08:19

İzmir’in suyunun ‘altın’da ne var?

İzmir’in içme suyunu tehdit eden altın madeni tehlikesi, kentteki meslek örgütleri ve üniversiteler tarafından ortaklaşa yapılan bir sempozyumla tartışıldı. Ege Üniversitesi, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve TMMOB İKK tarafından gerçekleştirilen “İzmir’in su sorunu ve politik yaklaşımlar” konulu sempozyum Atatürk

İzmir’in suyunun ‘altın’da ne var?
Paylaş

ALTIN MI İZMİR’İN SUYU MU?

Sempozyumu düzenleyen kurumlar adına gerçekleştirilen açılış konuşmalarının ardından yapılan birinci oturumda “İzmir’in suyunun ‘altın’da ne var?​” sorusuna yanıt arandı. Sorunun yanıtı aslında toplantının başlığında da vardı ama konuşmacılar olayı biraz daha ayrıntılandırdılar. İlk konuşmayı yapan Efemçukuru köylülerinin avukatı Arif Ali Cangı, belki de konuşmasının en sonunda soracağı soruyu, en başında yöneltti; İzmir’in suyu mu Efemçukuru altın madeni mi?

Efemçukuru altın madeni konusunun 10 yıldır gündemde olduğuna dikkat çeken Cangı, bu on yıllık sürede gelişen hukuki süreçleri aktardı. Cangı, hukuk ve idare adına yapılan birçok yanlışlığı sıraladığı konuşmazsında, altın madeninin artık köye sahip olduğunu ve bu yılın ortalarında üretime geçmeyi planladığını aktardı.

İZSU’YA BİR ÖNERİ

Efemçukuru altın madeninin önündeki en önemli engel olarak gösterilen ve Büyükşehir belediyesi tarafından ‘”kent için yaşamsal önemde” denilen Çamlı Barajı ile ilgli gelişmeleri konuşmasında aktarması beklenen İZSU Genel Müdürü Alpaslan Aslan’ın daha çok İZSU’nun projelerinden ve hali hazırdaki kentin içme suyundan bahsetmesi ve Çamlı barajını bir cümle ile geçiştirilmesi hayal kırıklığı yarattı. Konuşmaların ardından bu yönde gelen sorular üzerine daha ayrıntılı bilgi vermek durumunda kalan Alpaslan, Çamlı Barajından vazgeçmediklerini ama bakanlık tarafından barajın yenilenmesi istenen fizibilite çalışmaları için açtıkları 2 ihaleden de sonuç alamadıklarını belirterek, bunun sorumlusu olarak üstü örtülü bir şekilde AKP hükümetini gösterdi. Alpaslan’ın bu yanıtına karşılık konuşmacılardan Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, eğer İZSU razı gelirse içinde kurum yetkililerinin de olduğu 30 kişilik bir teknik ekiple, 6 ay içinde bu fizibilite çalışmalarını, ücretsiz olarak yapabilecekleri teklifini getiri. Alpaslan’ın bu teklif karşısında suskun kaldığı görüldü. Konuşmasına geçtiğimiz günlerde ilk kez gazetemizin gündeme getirdiği Karşıyaka yamanlar Dağındaki altın madenini anlatarak başlayan Öngür, burada bulunan 1.600 kilo altın için dağın altının üstüne getirileceğini, bu arada asit maden drenajı oluşmasının ise kaçınılmaz olduğunu söyledi.

İL ÖZEL İDARESİ ‘İZLİYOR’MUŞ!

Sempozyum konuşmalarının başında İl Özel İdaresi tarafından iletilen “Efemçukuru Altın madenini sürekli izliyoruz” notunu eleştiren Öngür,”2000 yıl önce işletilen madenlerin meydana getirdiği ağır metal kirliliğinin önlenmesi bile başarılamadı. Efemçukuru yöresinde ağır metallerin serbest kalması süreci başladığında bunun döngüsü de, izlenmesinin bir faydası da yok” diye konuştu. Efemçukurunda siyanür kullanmayacağım diyen şirketin kendi raporlarında ‘kavurma’ yönteminden bahsettiğine dikkat çeken Öngür, madenle ilgili bilirkişi incelemelerinde ve mahkeme kararlarında bu kavurma yönteminin çevreye etkilerini sorgulanmadığın söyledi. E.Ü. Halk Sağlığı Bölümü Başkanı Ali Osman Karababa ise kendi bekleyen bu büyük tehlikelere karşı acil olarak bir şeyler yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’nin madenciler tarafından delik deşik edildiğini belirten Karababa, bu madenlerin sağlığa olan olumsuz etkilerini anlattı.

Sempozyuma, Zorlu Grubu tarafından işletilmesi planlanan Gördes’teki nikel-kobalt madeni yakınlarında yer alan 6 köyün muhtarının da katılması dikkat çekerken, bu bölgeden gelen konuşmacılar yörenin tarımsal önemine dikkat çekip, nikel madeninin buna çok büyük zarar vereceğini söylediler. Bakanlıklar tarafından İzmir’in içme suyu sorununa kesin çözüm olarak gösterilen ve kente 120 kilometre uzaklıkta bulunan Gördes Barajı’nın bu nikel madenine sadece 15 kilometre uzaklıkta olduğu ve bu barajın suyunu da sempozyumda altı çizilen bir başka konu oldu. Sempozyumun öğleden sonraki bölümünde içme suyu sorunu konusunda hukuksal engeller ve yerel yönetimlerin olaya bakışı konu edildi. Bu bölümde Bornova Belediye başkanı Kamil Okyay Sındır, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, İzmir Barosu Çevre Gurubu üyesi Yard. Doç. Dr. Muhlis Öğütçü ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Savaş Dilek birer konuşma yaptılar. Sempozyumun son bölümünü oluşturan forumda ise içme suyuna yönelen bu tehdide karşı daha etkin bir mücadelenin nasıl yürütülmesi gerektiği tartışıldı. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İşçiyi işçiye saldırtıyorlar

SONRAKİ HABER

Kıbrıs gölgesiyle yüzleşiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...