18 Mayıs 2004 21:00

Raporlu işkenceci

Irak, Afganistan ve Guantanamo toplama kampında tutulan 10 bin civarında esire sistematik işkence yapan ABD, yıllık "dünya insan hakları" raporunu açıkladı.

Paylaş
Irak, Afganistan ve Guantanamo toplama kampında tutulan 10 bin civarında esire sistematik işkence yapan ABD, yıllık "dünya insan hakları" raporunu açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan rapor, aslında iki hafta önce yayınlanacaktı. Ancak işkence fotoğraflarının yarattığı infial nedeniyle, Washington raporu zamanında yayınlamaya çekindi. İnsan hakları raporu, önceki gün Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage tarafından basına tanıtıldı. Raporda, ABD askerlerinin yaptığı işkencelerden bahsedilmiyor. Raporun kapağında, gülümseyen Iraklı çocukların bir fotoğrafı yeralıyor. İnsan hakları raporu, 101 ülkede insan haklarının durumunu değerlendiriyor.

İkiyüzlü tutum Değerlendirmede, ABD işgali altında bulunan, her gün onlarca kişinin öldüğü Irak ve Afganistan ile, ABD yanlısı rejimler tarafından yönetilen Türkiye ve İsrail gibi ülkelerde "durumun iyiye gittiği" öne sürülüyor. Buna karşılık; Zimbabve, Venezüella, İran ve Beyaz Rusya gibi, ABD yönetimine "sorun çıkaran" bir dizi ülke hakkında ağır suçlamalar yapılıyor. Raporun kamuoyuna sunulduğu basın toplantısı sırasında, Dışişleri yetkilisi Lorne Craner ilginç açıklamalar yaptı. Craner, ABD'nin de "yanlış yapabileceğini", ama bu "yanlış"lar ile ilgili olarak mutlaka "hesap verileceğini" öne sürdü. Toplantıda, Iraklı tutsaklara yapılanların "işkence" olarak dahi nitelenmemesi dikkat çekti.

  • TÜRKİYE ABD Dışişleri Bakanlığı, AKP hükümetinin "genel olarak vatandaşlarının insan haklarına saygılı olduğu ve insan hakları alanında bir dizi reform gerçekleştirdiğini" öne sürdü. Bununla birlikte, siyasetteki ordu etkisinin sürdüğü ve işkence haberlerinin gelmeye devam ettiği dile getirdildi. Hemen ardından, çelişkili bir biçimde, AKP'nin "işkenceye sıfır tolerans politikası" benimsediği iddia edildi. AKP hükümetinin "demokratikleşme paketleri"ni öven rapor, bunları tek tek sıraladı. İlerleyen bölümlerde, düzenlenen bazı "etkinlikler" ele alındı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın finanse ettiği bu etkinliklerin Genç İşadamları Derneği, TUSEV, Arı Hareketi gibi sözde "bağımsız" kuruluşlar tarafından düzenlendiği dile getirildi. Ayrıca, Türk hakim ve savcılarının ABD'de "eğitilmesi" için 512 bin dolar harcandığı dile getirildi. ABD raporunda, "ABD Türk hükümetini, Heybeliada'daki ekümenik ruhban okulunu yeniden açmaya çağırıyor" ifadesi de yer aldı.

  • İSRAİL ABD raporunda İsrail'in insan hakkı ihlalleri, "Batı Şeria ve Gazze" başlığı altında ele alındı. Böylece, İsrail vatandaşı yüzbinlerce Arabın gördüğü ırkçı muamele, hesaba katılmamış oldu. Raporda, İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki sicilinin "kötü" olduğu kabul edildi, ama ardından, sanki bir devletmiş gibi, "Filistin Yönetimi de kötü bir insan hakları siciline sahip" denildi. İsrail'e yöneltilen eleştiriler "aşırı güç kullanımı, ev yıkımları, sokağa çıkma yasakları, sivilleri cezalandırma" olarak sıralanırken, Filistinli örgütlerin işgal ordusuna karşı eylemleri "terörizm" olarak nitelendi. İşgal altındaki topraklardaki Filistin eylemlerinde 376 İsraillinin öldüğü belirtilerek, bu saldırıların sorumluluğu Filistin Yönetimi'ne yüklendi.

  • IRAK Raporun Irak bölümü, Saddam Hüseyin döneminin "ne kadar korkunç bir dönem" olduğuna dair hatırlatmalarla başlıyor. Ardından, işgal yönetimi (CPA) ve CPA tarafından göreve getirilen Geçici Hükümet Konseyi'nin "Irak'ın demokrasiye geçişini yürüttüğü" öne sürülüyor. İşgalin "Irak'ın özgürleştirilmesi" olarak ifade edildiği raporda, ABD'nin "geçmiş suçların cezalandırılması, insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve demokrasiye başarılı geçiş için gereken kurumların desteklenmesi" politikalarını yürüttüğü ifade ediliyor. Bu kapsamda, insan hakları bakanlığı kurulduğu belirtiliyor. Amerikalıların atadığı ilk insan hakları bakanı, ABD askerlerinin Felluce'de 600'den fazla sivili öldürmesinden sonra istifa etmişti. Mevcut durumdan tek satır bahsetmeyen rapor, esas olarak "Saddam rejiminin işlediği suçların cezalandırılması" ve "hür medyanın yaratılmasına mali destek" gibi konularda uzayıp giden paragraflar içeriyor. ABD işgal yönetimi, Şiilerin gazetesi El Havza'yı yasaklayarak kapısına kilit vurmuştu. İşgalcilerin denetiminde çıkan El Sabah gazetesi personeli ise, yoğun sansüre işaret ederek topluca istifa etmişti.

  • AFGANİSTAN ABD öncülüğündeki güçlerin işgali altındaki Afganistan için de "pembe tablolar" çiziliyor. Dışişleri raporunda, "Afganistan Geçici İslami Devleti"nin "demokrasi kurumlarını yerleştirmekte önemli ilerleme kaydettiği" iddia ediliyor. Söz konusu "devlet"in "sağlam bir anayasayı yürürlüğe soktuğu", bu anayasanın "kadınlara ve azınlıklara eşit hak tanıdığı" belirtiliyor. Ancak çatışmaların, işkencenin, uzun süreli keyfi gözaltılar ve kötü cezaevi koşullarının sürdüğü de dile getiriliyor. Buna rağmen, "Geçici İslami Devlet, hükümet kurumlarını reforme etmek ve insan haklarının korunmasını garantiye almak konusunda taahhütlerde bulunmuştur" deniliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, Afganistan'da bir "insan hakları ve demokrasi stratejisi" izlediğini öne sürerek, kukla devlet ile işbirliği içinde bu alanda yapılan "faaliyetler" ayrıntılandırılıyor. Bu kapsamda, Dai Foladi'nin "Demokrasi Nedir?", "İnanç ve Özgürlük" gibi kitaplarının Amerikan finansmanıyla basılıp dağıtıldığı gibi komik örnekler veriliyor.

  • İRAN "Afganistan İslami Devleti"ni öve öve bitiremeyen raporun İran bölümü, "İran İslam Cumhuriyeti; Şii dini liderlerin egemen olduğu teokratik bir anayasal cumhuriyettir" diyerek başlıyor. İran'da insan hakları durumunun giderek kötüye gittiğini belirten ABD, "yargısız infazlar, kayıplar, milis güçleri, yaygın işkence" gibi sorunlara dikkat çekiyor. Geçen yıl bir Kanada vatandaşının gözaltında öldüğünü hatırlatan ABD, protestocu öğrencilerin dövüldüğü ve tutuklandığını, reformcu yayın organlarının yasaklandığını dile getiriyor. Dışişleri raporunda; dini azınlıkların baskı gördüğü de belirtiliyor. Raporda, ABD'nin İran'ı "özel endişe kaynağı ülke" olarak tanımladığına dikkat çekildikten sonra, "Amerika'nın Sesi" radyosu, Radyo Farda ve bir internet sitesi aracılığıyla, İran'a günde 24 saat propaganda yapıldığı hatırlatılıyor.

  • KÜBA Amerikan ikiyüzlülüğü, Küba konusunda da kendini gösteriyor. Bütün devlet yöneticileri ve bürokratların seçimle işbaşına geldiği ve halkın istediği zaman bu kişileri görevden alabileceği Küba, "Fidel Castro'nun denetlediği totaliter bir devlet" olarak nitelendiriliyor. CIA tarafından ülkeye gönderilen casuslar, sabotajcılar ve komplocular "insan hakları savunucusu" olarak adlandırılıyor ve devletin bu kişileri "taciz ettiği, tehdit ettiği, keyfi olarak tutukladığı" öne sürülüyor. ABD yönetiminin, Küba devrimini yıkmak için "Hür Küba'ya Destek Komisyonu" gibi örgütler kurduğunu belirten Dışişleri Bakanlığı; bu ve benzer inisiyatifler eliyle Küba'da "serbest piyasa ilkelerini hakim kılmaya çalıştıklarından" bahsediyor.

  • ÖNCEKİ HABER

    Refah'a füze yağdırdılar

    SONRAKİ HABER

    Iraklı Şiiler hedefte

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
    Evrensel Ege Sayfaları
    EVRENSEL EGE

    Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...