Blair, Erdoğan'ı övdü

İngiltere Başbakanı Tony Blair dün Ankara'ya bir günlük ziyaret gerçekleştirdi. Yoğun güvenlik önlemleri arasında önce Cumhurbaşkanı Sezer ile ardından Başbakan Erdoğan ile görüşen Blair, Erdoğan ile basın toplantısında Türkiye'yi ve Erdoğan'ı övdü. Başbakan Erdoğan ise "değerli dostum" diye hitap ettiği Blair'i Türkiye'den ağırlamaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Blair öğlen saatlerinde havaalanından yoğun güvenlik önlemleri arasında Köşk'e geçti. Blar, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile görüşmesinin ardından saat 15.10'da Başbakanlık yeni binasında Erdoğan tarafından karşılandı. Blair, Başbakanlık'tan ayrılana kadar Başbakanlık'ın bulunduğu bölgede yoğun güvenlik önlemleri alındı, binanın önündeki cadde trafiğe kapatıldı. Ortak basın toplantısında ilk açılmayı Başbakan Erdoğan yaptı. Ziyaretin, 14 yıldan beri İngiltere Başbakanı'nın Türkiye'ye ilk olması açısından önemli olduğunu belirten Erdoğan, "seçkin siyaset ve devlet adamı" diye nitelendirdiği Blair'i ağırlamaktan onur duyduklarını söyledi. İngiltere'den "dost ve müttefik ülke" olarak bahseden, Blair için de "değerli dostum" diyen Erdoğan, Türkiye ile İngiltere arasında bir eylem planı imzaladıklarını, bu planın iki ülke arasındaki askeri, ekonomik, siyasi ilişkilerinin daha da gelişmesi açısından önemli olduğunu belirtti. İngiltere ve Türkiye'nin küresel tehditler karşısında küresel güvenliği temel alan bir işbirliği yapacaklarını bildiren Erdoğan, "Terörizmle mücadele alanında anlayış muhtırası imzaladıklarını", bunun ulusal ve bölgesel güvenliği kapsadığını ifade etti. AB sürecindeki desteklerinden dolayı teşekkür eden Erdoğan, iki ülke ilişkilerinin mükemmel seviyede sürdüğünü de belirterek, "değerli dostumla bir ay sonra İstanbul'da yeniden birarada olacağız" dedi.

Blair takdir etti Tony Blair ise Türkiye'nin AB'ye uyum paketlerini kastederek, çalışmaları takdir ettiklerini söyledi. Terörle mücadele konusunda kabul ettikleri eylem planı ile ilişkilerin daha da gelişeceğini belirten Blair, NATO Zirvesi için İstanbul'a gelmeyi dört gözle beklediğini söyledi. Blair AB'ye giriş, Kıbrıs konusunda atılan adımlarla ilgili hükümeti ve Erdoğan'ı kutlarken, Kıbrıs Türkleri üzerindeki izolasyonun kalkması için destek vereceklerini dile getirdi.

Sıkıştıran sorular İngiltere ve Türkiye'den adeta ordu halinde gazetecinin izlediği basın toplantısında, özellikle İngiliz gazetecilerin Irak'a yönelik soruları Blair'i köşeye sıkıştırdı. Irak'tan biran önce çıkılması gerektiği yönünde açıklamaları hatırlatan İngiliz gazeteci, bunun misyonun başarısız olduğu anlamına gelip gelmediğini sordu. Blair, Afganistan'la ilgili meseleyi akşam yemeğinde görüşeceklerini belirttikten sonra, Irak'tan iş bitene kadar çıkmayacaklarını, gelinen noktada niçin çıkmamaları gerektiğinin de görüldüğünü ileri sürdü. Başbakan Erdoğan ise demokratik Irak Cumhuriyeti kurulmasını istediklerini, Irak'ta savaş öncesi ve sonrası iki durum olduğunu, son gelişmelerle durumun iyi olduğunu söyleyemeyeceklerini ifade etti. Fotoğraflara da değinen Erdoğan, "İngiliz halkını da bizim halkımızı da rahatsız eden fotoğraflar. Bunları savunmak mümkün değil. Fakat Irak'ta demokratik adımların da atılmasının gereğine inanıyorum" dedi. Irak'ta ciddi sıkıntılar olduğunu kabul eden Erdoğan, sıkıntıların aşılmasını diledi. Irak'taki gelişmeleri ahlaki ve otoritesi açısından nasıl değerlendirdiği yönündeki soruyu yanıtlayan Blair, ilave asker göndermeyeceklerini, Irak'a Irak halkının desteği ile müdahale ettiklerini ileri sürerek, "Kalıp görevimizi yerine getirmekte kararlı olmalıyız" dedi. Erdoğan ise Irak'a asker gönderme tezkeresi çıkardıklarını, ancak Irak halkının istememesi nedeniyle uygulamaya koymadıklarını ifade etti. Irak'a BM ile koordineli olarak insani yardım gönderdiklerini ifade eden Erdoğan, şu an asker göndermenin gündemlerinde olmadığını söyledi. Koalisyon güçlerinin Irak'ta iyi durumda olduklarını söyleyemeyeceğini belirten Erdoğan, koalisyon güçlerinin, bundan sonra hesaplarını yaparak hareket etmesi gerektiğini söyledi. Ülkesinde ve partisinde oldukça zor durumda olduğunun hatırlatılması üzerine Blair, zor durumda olduğunu kabul ederek, liderliğin de zor durumda gitmeyi değil, kalmayı gerektirdiğini savundu.