16 Mayıs 2004 21:00

Sınavlar rant kaynağı mı?

İlköğretim öğrencileri üzerinde uygulanan seviye tespit sınavları, bölgeler arasındaki seviye farklılıklarını ortaya çıkarmaktan uzak gözüküyor.

Paylaş
Eğitimciler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, ilköğretimin 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıfları üzerinde yapılan Seviye Tespit Sınavı'nın (STS) bölgeler arasındaki seviye farklarını ortaya çıkarmaktan uzak olduğunu, sınavların, ilk önce bölgelerde daha sonra merkezi olarak yapılması gerektiğini düşünüyorlar. Ayrıca yapılan sınavların, bir öğretim yılının baz alınarak yapılması gerektiğini ifade eden eğitimciler, "Sezon ortasında yapılan sınavların, hiçbir değeri olmaz" diyorlar. Bu sınavlarda başarı-başarısızlığın yanında dikkat çekilen önemli bir nokta da bu sınavların aynı zamanda bir rant kaynağı olması. Toplanan paralar nerede? Her yıl yapılan sınavlardan sonra Milli Eğitim Bakanlığı, onlarca rapor tutuyor. Ancak, çıkan sonuçlar üzerine hiçbir önlem alınmıyor ve bu durum beraberinde bir kaygıyı taşıyor. Her yıl bu sınavları yapan Milli Eğitim Müdürlükleri'nin hesabına, trilyonlarca lira para yatırılıyor. Ancak bu paraların nerelere harcanlığı bir soru işareti olarak ortada duruyor. Örneğin geçen yıl yapılan sınavda sadece Kağıthane ilçesi, Milli Eğitim Müdürlüğü'nün hesabına 9.5 milyar lira yatırdı. Bu rakamı İstanbul'un 33 ilçesi üzerinden hesaplandığında 12 milyar lirayı buluyor. Ayrıca kitapçıklar, Milli Eğitim'e bağlı, 2 tane matbaa meslek lisesinde basılıyor. Eğitimciler, geçen senelerde bu okullara hiçbir ödemenin yapılmadığını söylüyor. Sınavlarla ilgili başka bir sorun ise; sınavlarda gözetmen olarak görev yapan öğretmenlerin, emeklerinin ücretlendirilmemesi. Normal mesaileri dışında sınavlarda görev yapmaya zorlanan öğretmenler, bu görevlendirmelerde, hiçbir ücret almıyor.

'Sınavların inandırıcılığı tartışılır' Akla gelen başka bir soru ise bu, sınavların ciddiyetiyle ilgili. Sınavlarda gözetmen olarak görev yapan öğretmenler, kendi okullarında, kendi öğrencilerini denetliyorlar. Bu ise eğitimcilerin aklına takılan bir soruyu beraberinde getiriyor: "Acaba bir öğretmen, okulunun seviyesini yüksek göstermek için öğrencilerine yardım edebilir mi?" Bağcılar 50. Yıl İlköğretim Okulu öğretmenlerinden İnan Saygılı, sınavla ilgili görüşlerini bizimle paylaştı: "Bu bakanlığın yılda iki defa yaptığı rutin sınavlardan. Yapılan bu sınavların, ciddiyet içerisinde yapılmadığını düşünüyorum. Çünkü bazı okullarda öğretmenler, kendi sınıflarında gözetmenlik yaparak öğrencilere yardım ediyorlar. O zaman bu sınavın inandırıcılığı kalmıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, pek işe yaramayan bu sınavlarla uğraşacağına, örneğin benim girdiğim sınıflarda 60-70 öğrenci var. Bu sınıflardaki öğrenci sayısını azaltsa, kaliteyi yükseltmiş olur".


Bakanlığın değerlendirme raporu Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geçen sene hazırlanan raporun sonuç bölümünde şu değerlendirmede bulunulmuştu: ''Türkiye genelinde hemen her sınıf düzeyinde ve konu alanında öğrenci başarı düzeyleri genel olarak yüzde 50'nin altında kalmakta, bu bazı durumlarda (bölge, konu alanı, sınıf düzeyi gibi) daha da düşmektedir. Genel olarak öğrenci başarı dağılımları cinsiyete göre değişkenlik göstermemektedir. Soru bazında öğrenci başarı düzeyleri incelendiğinde bazı konu ve zihinsel süreç düzeylerinde (grafik yorumlama, uzaysal muhakeme gibi) öğrencilerin başarı yüzdelerioldukça düşük gözükmektedir.'' Raporda, sınav sonuçlarından elde edilen bilgilerden hareketlesistem içinde yapılması gereken değişiklikler konusunda şöyle denilmişti: ''Belli konu ve zihinsel süreçlerde dikkati çeken düşük başarı düzeyleri, okullarımızda kullanılan program ve öğretim yöntemleri ve öğrencilerin geliştirmesi gereken duyuşsal özellikleri gözden geçirmeyi gerektirmektedir. Tüm ülkede genelde öğrenci başarıları düşüktür. Bu raporda verilen detaylı tablolar, düşük başarıların özellikle hangi noktalarda yoğunlaştığını göstermektedir. Bubilgilerin ilgili birimlerle ele alınıp, gerekli tedbirlerin neler olacağı konusunda tartışmaların başlatılması beklenmektedir.''


Fevzi Ayber: (Eğitim-Sen genel eğitim sekreteri) Bu tür sınavlar aslında Milli Eğitim Bakanlığı'nın temel görevi ve yükümlülüğü olan işleri öğrencilerden para toplayarak giderlerini öğrenci velilerinin sırtına yıkarak yaptığı çalışmalardan biri sadece. Parasız eğitim hakkı üzerinden gerekçesi ne olursa olsun para ilişkisini doğru bulmuyoruz. Öğrencilerden her sene 30 kalemde para toplanıyor. Öğrenciler zaten özel dersanelerin sınavlarına giriyor. Evet bu tür sınavlar yapılmalıdır. Ancak parasız olmalıdır. Aslında bu toplanan paralar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitime bakış açısının açık bir örneğidir. Eğitimin geleceğe dair piyasa ilişkileri üzerinden kurgulanmasıdır. Son olarak bu durumu, Bakanlığın yerine getirmesi gereken sorumluluğunun ihmali olarak değerlendiriyor ve doğru bulmuyorum.
Yakup Kadri Daleren: (Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği Bağcılar Şube Başkanı) Bu sınavları Türkiye'deki eğitim sisteminin tam olarak özelleşmeye evrildiğinin kanıtı olarak görebiliriz. Böylelikle Anayasa'da vatandaşlara eğitim alanında tanınmış ayrıcalıklar tam anlamıyla ortadan kaldırılmış oluyor. Ayrıca sınavların içeriği de eğitim sisteminin günü kotarmakla ilgili düşünüldüğünü gösteriyor. Bizler bu konuyla ilgili öğrenci velileriyle görüşüp, onları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Ancak birçok konuda olduğu gibi buna da sessiz kalıyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Toplama kampı zihniyeti

SONRAKİ HABER

Yaylalara vize uygulaması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...