13 Mayıs 2004 21:00

'Mesleğim düşmanım gibi'

Fatma hemşire, sabah yedi gibi kalktı. Yorgun, hatta bitkindi ama gitmesi gerekiyordu. Hasta annesine baktı, bir ihtiyacı var mı? yok mu? diye.

Paylaş
Fatma hemşire, sabah yedi gibi kalktı. Yorgun, hatta bitkindi ama gitmesi gerekiyordu. Hasta annesine baktı, bir ihtiyacı var mı? yok mu? diye. İşyerine doğru yola koyuldu. Yıllar boyu karşılaştığı zorluklar, onu istekle seçmiş olduğu mesleğinden ne kadar da soğutmuştu. Hastalar, hele hasta yakınları aklına geldikçe stresi artıyordu. Daha otuzunu bile bulmamışken, neden bu kadar erken yorulmuştu? Fatma hemişire, Dicle Ünivesitesi Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Servisi'nde uzun süredir çalışıyor. Üniformasını giydikten sonra arkadaşlarıyla birlikte hasta yataklarını düzenleyip kirlileri değiştiriyor, odaları düzenliyor. Daha sonra hastaların ilaç tedavilerine geçiliyor, ateş, nabız ve tansiyonları alınıyor, normal olmayan durumlar, eksik ilaçlar doktora rapor ediliyor. Hastasının ilacını alacak parası olmayanlarla uğraşıyorlar, hasta yakınlarını ikna etmeye, sorularını cevaplamaya çalışıyorlar... Bazen karşılaştıkları karşısında kızmamak, sinirlenmemek için kendisini frenliyor Fatma hemşire. Oysa bu mesleği seçerken, sabırlı ve güler yüzlü olmak, yıllardır hoşnutsuz olduğu hasta ve yakınlarına yaklaşımı değişirmekti amacı. Meseği dışında o kadar iş yüklenmişti ki üzerine: Gerektiğinde bilgisayarcı, hasta bakıcı, elektrikçi, güvenlikçi, tercüman... İşyeri, bölge hastanesi konumunda olduğu için ağır ve hastalıkları ilerlemiş vakalara ev sahipliği yapıyor. Tabii bu da sıkıntı ve güçlükleri artırıyor. İlgilenmesi gereken hasta sayısı o kadar çok ki! Her hafta mutlaka nöbete kalmak zorunda. Yirmidört saat süren nöbet boyunca dinlenmeye hakkı yok. İşini evine taşımaması imkânsız gibi. Gün boyu zorladığı sabrı, evde taşıyor.

Bencilleşiyor muyum? Fatma hemşire, her Hemişreler Günü'nde kutsallığından dem vurulan mesleği için söylenenleri samimi bulmuyor. İnsani duygularını yitirmesine, bacağındaki varise, sırtındaki fıtığa, midesindeki ülsere, sürekli baş ağrısı ve yorgunluk yaşamasına, zaman zaman depresyona girmesine neden olmuştu çok sevdiği, mesleği. Ya taşeron şirketlerden temizlik işçisi statüsünde gelen hemşirelere ne demeli? Onların durumuna baktığı zaman "kutsal" mesleğinin geldiği duruma sitem ediyor. Aralarından birinin hamile kalmasına ya da hastalanmasına tahammül yok. Daha çok sorumluluk ve yük demek bu. Sistemin insanı nasıl bencilleştirdiğine tanık oluyoruz. "Neden bencilleşiyorum. Çok sevdiğim mesleğim bana neden düşmanmış gibi geliyor?" diye soruyor.

ÖNCEKİ HABER

Türk-İş Başkanlar Kurulu toplandı

SONRAKİ HABER

EBK işçilerinin özelleştirme öfkesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...