13 Mayıs 2004 21:00

Eurovision karaborsada

Eurovision biletlerinin karaborsaya düşmüş olması, herhalde "derbi" maçların biletlerinin kara borsaya düşmesine olan aşinalığımızdan, pek de garip gelmez.

Paylaş
Eurovision biletlerinin karaborsaya düşmüş olması, herhalde "derbi" maçların biletlerinin kara borsaya düşmesine olan aşinalığımızdan, pek de garip gelmez. Ya biletleri kara borsaya yabancılar çıkarırsa... Eurovision şarkı yarışması yarı finallerinin biletleri 52.5 milyon ile 80 milyon lira arasında satışa çıkarıldı. Gazetecilerin de yarı finalleri izlemesi için biletlerden satın alması şart koşulmuştu. Önce "Haber budur, gazetecilerden bile para alacaklar" diye düşündük. Ne de olsa bir etkinliği gazetecilerin para vererek izlemesi pek olağan bir durum değildi. Hem de Eurovision gibi büyük bir organizasyon için gazetecilerden bile para alınacak olması oldukça şaşırtıcıydı. Belki de skandaldı. Ancak Eurovision yarı finallerinin yapıldığı Abdi İpekçi Spor Salonu'nda yaşananlar bunu ikinci sıraya düşürmeye yetti. Zeytinburnu sakinlerinin alışık olduğu bir gösteri değildi Eurovision. Bir aydır salon ve Zeytinburnu hummalı bir çalışmaya sahne olmuştu. Temizlenen caddeler, gösterişli Eurovision bayrakları, gelen yabancı konuklar, şarkıcılar... Seyre değer. Yarı final gecesinin merakı da Zeytinburnu sakinlerini salona yönlendirdi. Sadece Zeytinburnulular değildi salonun önünü dolduran. Ülkelerin ateşli taraftarları, ellerinde bayrakları, şarkıcılarının resimleri ve tanıtım broşürleriyle oldukça renkliydiler. Ancak en dikkat çeken taraftarlar Makedonyalı çocuklardı. Pankartları, bayrakları, koşturarak "Makedonya, Tose" diye ritim tutmaları hayli ilgi uyandırdı. Biz de kendimizi bu hengameye kaptırmış, salon ile bizi ayıran tel örgülerin önünde seyre dalmıştık. Gözümüze içeriye girmiş "şanslı"ların dışarıda Zeytinburnu gençlerine uzattıkları biletler takıldı. Ellerinde fazla biletleri olanlar, dışarıda bekleyenlerle biletlerini paylaştı. "Gazeteci" olarak biz de salona bu paylaşımla girebildik. Biletler paylaşılınca, salona girişler arttı. Ta ki İngilizce konuşanların tel örgülere yaklaşmasına kadar...

Sadece 5 dolar Gençlere sesleniyorlardı; "Bilet ister misiniz, sadece 5 dolar". Önce inanamadık. Biletler kara borsaya düşmüştü belki gişede satılandan daha ucuz bir borsaydı bu. Ancak işi yapanlar Türkler değil Türkiye'ye daha yeni gelmiş yabancı "konuklar"dı. Gençler önce kendilerine ne dendiğini öğrenmek için, "Five diyor, dolar diyor, ne demek bu" diye sormaya başladılar. Neyse ki, İngilizce bilen biri yardımlarına koştu. 5 dolarlık biletlere ilgi gösteren olmadı. Tel örgülerde beklenmeye devam edildi, bir süre daha...

İlgi azdı Yarı final gecesi olmasından mı, bilinmez ilgi oldukça azdı. İlgi gösterenlerin çoğunluğu da yabancılardı. Yabancı gazetecilerin sayısı da fazlaydı. Hem gazeteci, hem de taraftar olmanın sıkıntısı da yaşanmıyor değildi. Bir yandan ellerindeki broşürleri dağıtırken, bir yandan da hiçbir şeyi kaçırmamanın telaşındaydılar. Salonun büyük bir kısmı da boş kaldı. Öte yandan final gecesi biletleri şimdiden tükenmiş. Bu bizim yine final gecesi tel örgülerin ardında bizimle biletlerini paylaşacak bir "melek" beklememiz sonucunu doğuracak.

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de YÖK protestosu

SONRAKİ HABER

Kapıyı savaşa değil edebiyata açalım!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...