13 Mayıs 2004 21:00
Bir işkence mağduru daha konuştu
Bağdat'taki Ebu Garib Cezaevi'nde 4 ay geçiren bir Iraklı, yaşadıklarını The Guardian gazetesine anlattı.
Bağdat'taki Ebu Garib Cezaevi'nde 4 ay geçiren bir Iraklı, yaşadıklarını The Guardian gazetesine anlattı. Saddam Salah el Ravi, 18 gün boyunca bir hücrede çıplak tutulduğunu, bu sürenin büyük bölümünde el ve ayaklarının birbirine bağlı olduğunu, dövüldüğünü, üzerine işendiğini, çıplak fotoğraflarının çekildiğini söyledi. El Ravi, "Bize, yapılanları Kızılhaç yetkililerine söylemememizi tembih ettiler" diye ekledi. 29 yaşındaki el Ravi, 29 Kasım 2003'te tutuklandı. Önce Irak polisi tarafından dövüldü, ardından Bağdat'taki bir ABD üssüne götürüldü. Dayak burada devam etti. Dört gün sonra, Ebu Garib'e nakledildi ve 1 Aralık 2003'ten 28 Mart 2004'e kadar burada kaldı. "Hücrelerde beni ilk karşılayan, Çavuş Joiner dedikleri biriydi" diyen El Ravi, bu sözlerle, diğer tutsakların sık sık bahsettiği Charles Graner'ı teşhis etmiş oldu. El Ravi şöyle devam etti: "Joiner kafamı hücre kapılarına vurdu. Sonra hücreye attılar. İçerideki Iraklılardan kukuletamı çıkarmalarını istedim. Hepsi çıplaktı. Sonra beni de hücreden çıkarıp soydular. Bir kutunun üzerinde beklettiler. Dövdüler. Hem dövüyor, hem gülüyorlardı. Yere düştüm. Biri üzerime işedi. Soğuk su döktüler."
Akrep işkencesi Hücreye atıldığı sıralarda kendisine yüksek sesle müzik dinletildiğini ve uyuyamadığını söyleyen El Ravi, "akrep" adlı işkence tekniğini de anlattı. Buna göre Amerikalılar, El Ravi'nin ellerini, arkadan ayaklarına bağladılar. Sol eli sağ ayağına, sağ eli sol ayağına bağlandı. Yüz üstü yatırılmış bir halde, dövüldü. Köpeklerin de kullanıldığı birçok işkence yöntemine maruz kalan Iraklı, 18 gün sonra sorgunun başladığını ve "ne sordularsa evet dediğini" söyledi. İlerleyen günlerde, tutsaklara, Kızılhaç'ın cezaevine geleceği duyuruldu konuşmamaları için tehdit edildiler. El Ravi şöyle anlatıyor: "Tercüman bize 'Kızılhaç geliyor. İzin verilenden daha fazla şey söylerseniz, bugününüz çok karanlık geçecek. Yarın daha da karanlık olacak' dedi. Sonra, işkence görmüş bazı kişileri hücrelerinden alıp götürdüler ve yerlerine başka Iraklılar koydular. Bir Kızılhaç yetkilisi durumumu sordu. Birşey söyleyemedim, çünkü arkasında bir Amerikan askeri vardı."
Akrep işkencesi Hücreye atıldığı sıralarda kendisine yüksek sesle müzik dinletildiğini ve uyuyamadığını söyleyen El Ravi, "akrep" adlı işkence tekniğini de anlattı. Buna göre Amerikalılar, El Ravi'nin ellerini, arkadan ayaklarına bağladılar. Sol eli sağ ayağına, sağ eli sol ayağına bağlandı. Yüz üstü yatırılmış bir halde, dövüldü. Köpeklerin de kullanıldığı birçok işkence yöntemine maruz kalan Iraklı, 18 gün sonra sorgunun başladığını ve "ne sordularsa evet dediğini" söyledi. İlerleyen günlerde, tutsaklara, Kızılhaç'ın cezaevine geleceği duyuruldu konuşmamaları için tehdit edildiler. El Ravi şöyle anlatıyor: "Tercüman bize 'Kızılhaç geliyor. İzin verilenden daha fazla şey söylerseniz, bugününüz çok karanlık geçecek. Yarın daha da karanlık olacak' dedi. Sonra, işkence görmüş bazı kişileri hücrelerinden alıp götürdüler ve yerlerine başka Iraklılar koydular. Bir Kızılhaç yetkilisi durumumu sordu. Birşey söyleyemedim, çünkü arkasında bir Amerikan askeri vardı."