06 Ekim 2011 11:14

Adalet yerini bulana kadar

Türkiye’nin dört bir yanından yola çıkan biz kadınlar 15 Temmuz’da Fethiye Adliyesi’nin önündeydik. Bu sıcak yaz gününde bizi kilometrelerce yolu kat edip Fethiye Adliyesi’nin önüne getiren sebep ne olabilirdi?Fethiye Adliyesi’nin önü bu sıcak yaz gününde sloganlarımızla, türküle

Adalet yerini bulana kadar
Paylaş
Derya Kayacan

Fethiye Adliyesi’nin önü bu sıcak yaz gününde sloganlarımızla, türkülerimizle inlerken içeride bir dava görülüyordu. Tecavüze uğrayan bir kadın, tecavüzcülerinin yargılanıp hak ettikleri cezayı alması için mücadele veriyordu.
Ancak bu bir o kadar da zordu. Çünkü öyle bir ülkede yaşıyordu ki bu genç kadın her gün 5 kadın abisi, babası, sevgilisi, kocası tarafından katlediliyor, niceleri tecavüze uğruyordu ve suçlular ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyorlardı sokaklarda. Çünkü bunları yapanlar da biliyorlardı, devlet ve yargı erkeklerin yanındaydı. Yargı sistemi erkekleri koruyordu, bu davada da durum farksızdı. Tecavüzcüler tutuklanmamıştı bile. Ellerini kollarını sallayarak gelmişlerdi mahkemeye. Oysa diğer yanda hem mağdur olan hem de suçsuzluğunu ispat etmesi istenen bir kadın vardı.
Davanın başlaması bile büyük bir mücadelenin sonucuydu. Dört yıl süren mücadelenin sonunda nihayet başlamıştı başlamasına, ancak genç kadın için her şey yeni başlıyordu belki de. Tecavüze uğraması yetmiyormuş gibi, bir de bütün bu erkek adalet sistemiyle mücadele etmek zorundaydı.
Önce onu yalan söylemekle suçladı karşı taraf, daha sonra bu genç kadının sosyalist bir örgütte çalışma yürüttüğü, bunun araştırılması istendi konuyla ne alakası varsa! Bu da yetmedi anne babasının boşanmış, ailesinin parçalanmış olduğu ve bu tür ailelerin çocuklarının durumunun biraz “böyle” olduğu söylendi. Karşı tarafın avukatı (Ne yazık ki Muğla Barosu’nun da başkanı) annesinden zorla ifade almaya kalktı, tehdit etti. Jandarma anneyi zorla karakola götürmek istedi. Daha nice psikolojik baskı devam etti bu süreçte.
İçeride mahkeme devam ederken Türkiye’nin dört bir yanından gelen bizlerin, kız kardeşimizin yanında olduğumuzu ve adalet istediğimizi haykıran sesi, içeriyi inletiyordu. Her gün artan kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz olayları biz kadınları isyan ettiriyordu. Bedenimiz, kimliğimiz bizimdi ve bizler “erkek adalet değil gerçek bir adalet” istiyorduk. Hâkim sesimizi duysun ve bilsin ki tecavüze uğramış o kadının arkasında nice kadınlar var.
Dava 14 Ekim’e ertelenirken sesimiz hâkimi o kadar rahatsız etmiş olacak ki bir dahaki duruşmada kadınların adliyenin önünde eylem yapmalarına izin vermeyeceği uyarısında bulunmuş. Ancak biz kadınların Fethiye Adliyesi’nin önünü, tecavüzcüler hak ettikleri cezaları alana kadar bırakmaya hiç niyetimiz yok. 14 Ekim’deki duruşmaya da daha sonrakilere de inatla çoğalarak gelmeye sözleşerek ayrılıyoruz Fethiye’den.
Bir duruşma günü daha yaklaşıyor. Biz kadınlar yine pankartlarımızı, davullarımızı, sloganlarımızı hazırlıyoruz. Sesimiz içeridekilere ulaşana, adalet yerini bulana kadar mücadeleyi bırakmaya hiç niyetimiz yok. 14 Ekim’de daha da çoğalarak yine Fethiye Adliyesi’nin önünde olacağız. “Gerçek adalet istiyoruz” diye haykıracak, hâkimin uyarılarına aldırış etmeyip adalet yerini bulana kadar adliyenin önünü bırakmayacağız.

ÖNCEKİ HABER

RAHİM İÇİ ARAÇLAR

SONRAKİ HABER

'Kürtler özgür olmadan kimse özgür olamaz'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...