Sen boşanmışsın, uğursuzluk getirirsin!
Ben 53 yaşında yıllar önce boşanmış bir kadınım. Evrensel gazetesinde Kırkyama sayfasında “Kadınlar erkeksiz nasıl yaşar?” başlıklı yazınızı okuyunca iki gün önce yaşadığım ve bu konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm bir olayı paylaşmak istedim.
Yıllar önce eşimin ihaneti üzerine iki çocuğumuda alarak evi terk ettim. Çocuklarımı büyüttüm. Kızımı evlendirdim. Dünya güzeli iki torunum var.
Sıra oğluma geldi. Onu da başgöz etmeden bu dünyadan göçmek istemedim. Yavrumu sevdiğiyle evlendirmek için üzerime düşen görevi yapmaya çalıştım. İstemeydi, nişandı derken sıra kınaya geldi. Davetliler geldiler, hoşbeş derken pastalar yenildi, içildi. Kına hazırlığı için oğlan anası çağrıldı, yanlarına gittim. Küçük bir odada iki kadın kuru tepsiye kınayı koymuşlardı. Ben de suyunu dökeyim diye davrandım. Hay davranmaz olaydım.
Kendince evliliğinde iyi giden, eli kınanın içindeki kadın, “Sen elleme, boşanmışsın, uğursuzluk getirirsin” dedi. Bu lafın altında kalmazdım ancak renk vermedim. İçeride kına bekleyen canımın parçasıydı. Bardağı yavaşca masaya bıraktım.
Şimdi, uğursuz olan ben miyim? Eğer adamın yaptıklarına katlansaydım, bana madalya mı verilcekti? O zaman benim adım ne olacaktı?
Bu forumu düzenleyenler bu konuda ne derler?
Evrensel'i Takip Et